Sivas, Keşan, Edirne, Gevar… “Yurdum Yüzünle Başlar”

Şiirden Yayınevi’nin yayımladığı Cafer Yıldırım’ın aşk, arayış ve umut ekseninde birbirine eklemlenen şiirleri sonunda Gezi olaylarında toplumsal gerçekliğin parçası haline geliyor.

NURSEVİM YILDIZHAN

Yurdum Yüzünle Başar, Cafer Yıldırım’ın sekizinci şiir kitabı.

Kitabın ilk şiirinde zaman, ikincisinde ise insanlığın kadim duygusu aşk sorgulamasıyla karşılaşıyoruz. Sonrasında ise aşkın rumuzu “yüz”ün aranışıyla devam ediyor şiirler. Arayan, bulmak için kuşkusuz canhıraş bir çaba gösteriyor. Arayışla ilgili şiirlerde âdeta 16. yüzyıl gezginci ozanların mistik, serüvenci profiliyle karşılaşıyoruz.

Şiir kişisinin Sivas, Keşan, Edirne, Germiyan, Gevar, Van üzerinden tanıklık ettiği ve gözlem alanına aldığı Türkiye sosyolojisi, halkın yaşantısıyla ilgili aktarılan ayrıntılar hikâyeye serüven heyecanı, şiirin bütünlüğüne de imrendirici bir zenginlik katıyor. Bu durum, aynı zamanda anlatımı şiir kişisinin bireyselliğinden de çıkartıyor ve ona bütünü kapsayan tümel bir nitelik kazandırıyor.

Aşk, arayış ve umut ekseninde birbirine eklemlenen şiirler; sonunda Gezi olaylarının mekânında toplumsal bir gerçekliğin parçası haline geliyor. Sürekli beslenen umut ve sürekli kılınmış bir arayışın ardından aranan yüze Gezi isyanı esnasında rastlanıyor.

Kitap boyunca süreklilik arz eden aşk teması, ara kesitlerde arayış, özlem gibi yine başat temalarla ilişkilendirilerek ustalıklı bir kurgunun sonunda umutla taçlandırılıyor.

Şair, Yurdum Yüzümle Başalar ile duyarlıkla dokunmuş, yepyeni duygu ayrıntıları sunan, kelimenin gerçek anlamıyla özgün, naif, akıcı ve oldukça etkileyici bir şiir sunuyor.

Kitabın ilk şiirini paylaşmak isterim:

ZAMANIN AYNASINDAKİ SIR

ne bir şüpheye ne de hayal kırıklığına yer vardı
benim dünyamda zamanla ilgili, üstelik bilmiyordum
hangi anlamın karşılığıydı zaman varlığımın gündelik ritüelinde
geçmişin ve geçenin değerini bilecek yaşta değildim
umutla tutunduğum, dayanak edindiğim ve beklediğim her şey
şimdi’nin ötesindeydi, üstelik yürünecek yollarla bedelliydi
günler, haftalar, aylar… sonunda yıllar da geçti
geçip giden kendisiyle birlikte beni de götürdü
meğerse orasıymış ulaşacağım menzil
artık biliyorum zaman kadar geçici olduğumu
zaman kadar naif, zaman kadar çaresiz
ve geri dönülemez olduğunu kat ettiğim mesafelerin
günü geldiğinde sen de anlarsın, demişlerdi bana
aynadaki yansın söyler sana, demişlerdi
benim varlığımın şifresi hangi aynanın aksinde asılıdır
benim hayatımın aslı hangi umudun geleceğinde saklıdır

 

PAYLAŞMAK İÇİN