Şiirde gerçeklik… Kimdir bu Dalgacı Mahmut

Toplumun sanatçıya bakışını yansıtan “artist, türkücü…” gibi hafifseyici adlandırmalara söyleyici aynı hafifseyicilik tonundaki “dalgacı” kavramıyla bir yandan toplumla aynı dili konuşarak onu tiye almakta ve tiye alarak toplumun olumsuzlayıcı bakışını reddetmektedir.

 

CAFER YILDIRIM

Orhan Veli’nin “Dalgacı Mahmut”[1] şiiri nesnel gerçekliğin şiirsel gerçekliğe nasıl dönüştürüldüğünü göstermesi bakımından yalın ve çarpıcı bir örnektir.

Şair ilk iki bölümde “gökyüzü” ve “deniz”in sunduğu doğal olanaklardan yararlanarak bambaşka bir gerçekliğin tablosunu çizer.

İşim gücüm budur benim,

Gökyüzünü boyarım her sabah,

Hepiniz uykudayken

Uyanır bakarsınız ki mavi.

 

Deniz yırtılır kimi zaman,

bilmezsiniz kim diker?

Ben dikerim.

İşi gücü olmayan birisi, herkes uyurken gökyüzünü boyamakta, kimi zaman yırtılan denizi dikmektedir. Bunları kendine iş edinmiştir. Ahali uyandığında ise gökyüzünü mavi; denizi onarılmış, eski dinginliğine kavuşmuş bulmaktadır.

Doğal gerçekliğin şiirsel gerçekliğe dönüştürülmesi, “gökyüzü”nün “boyamak”, “deniz”in “dikmek”  eylemleriyle ilintilendirilmesiyle sağlanmıştır. “Gökyüzü” ve “deniz” kavramları kendileriyle bir araya getirilemeyecek eylemlerle ilişkilendirilerek yepyeni bir anlam alanı oluşturulmuştur. Bu alan yoruma açık ve oldukça da elverişlidir.

TOPLUMUN SANATÇIYA BAKIŞINA İRONİK İMA

Bize göre şiirde söz konusu edilen gerçeklik, sanatçının toplum içindeki konumudur. Gökyüzünün maviye boyanması, toplumsal hayata sanatın sunduğu estetik gerçekliğin karşılığı olarak düşünmek için oldukça uygun bir eylemliliktir. Toplumsal hayattan yansıyan ıstırapların sanat eliyle sarılıp sağaltılmasını da yırtılan denizin dikilmesi imgesi üzerinden zihnimizde pekâlâ canlandırabiliriz.

Sanat; varlığında taşıdığı umut verici, iyileştirici, telkin edici, keyiflendirici, mutlu edici vb. olanaklarla etkilediği, etki alanı içine dâhil ettiği bireyler üzerinden toplumun dokusuna sirayet etme gücüne sahiptir ki bu ilişki sanatı toplumsal hayatta belirleyici gücü olan bir aktör haline getirmiştir. Ne var ki bu durum güncel rutinde ve görünürde bu denli berrak ve belirgin değildir. Dolayımlı ve karmaşık bir yapı arz eder. Zira Dalgacı Mahmut da bu durumun farkındadır: “Deniz yırtılır kimi zaman,/ bilmezsiniz kim diker?”

Şiirin son bölümünde toplumun sanatçıya bakışına dönük ironik bir imada bulunulurken bir taraftan da sanatçının gündelik yaşam içindeki geçim kaygısı nükteli bir dille yansıtılmaktadır:

Dalga geçerim kimi zaman da,

O da benim vazifem!

Bir baş düşünürüm başımda,

Bir mide düşünürüm midemde,

Bir ayak düşünürüm ayağımda,

Ne halt edeceğimi bilemem.

“BAŞ, MİDE” VE “AYAK”

İlk başta şunu not edelim: Toplumun sanatçıya bakışını yansıtan “artist, türkücü…” gibi hafifseyici adlandırmalara söyleyici aynı hafifseyicilik tonundaki “dalgacı” kavramıyla bir yandan toplumla aynı dili konuşarak onu tiye almakta ve tiye alarak toplumun olumsuzlayıcı bakışını reddetmektedir.

Toplumsal hayatı estetize etmenin yanında günlük hayata keyif ve neşe katan sanatçı da diğer insanlar gibi yemek, içmek, giyinmek ve barınmak yani organik bir varlık olmaktan kaynaklanan gereksinimlerini gidermek durumundadır. Dalgacı Mahmut’un düşüncesinde kendini gösteren “baş, mide” ve “ayak” uzuvları onun bu halini somutlaştırmaktadır. Ne yapacağını bilemez durumda bulunmasından ise hayli etkin bir geçim derdi içinde olduğunu anlayabiliyoruz.

BİR BÜTÜNLÜĞÜN İKİ DEĞİŞİK TARAFI

Şiirin ilk bölümünde sanatçının sanatsal eylemleri, mizahi dozu sınırlandırılmış keyifli bir dille ifade edilirken ikinci bölümünde sanatçının günlük hayat içindeki ihtiyaçları, dozu artırılmış yürek burkucu bir mizahi söylemin prizmasından yansıtılmıştır. Bir bütünlüğün iki değişik tarafıyla ilgili olan bu anlatım aslında karşıt parçaların görünür kılınmasıdır. Şöyle ifade edebiliriz. Sanat gibi ayrıcalıklı bir güce sahip olan ve toplumsal hayatın estetik atmosferini oluşturan sanatçı bu işlevinin karşıtı olan bir hayatın zaruretleri içinde didinen yanı başımızdaki sıradan birinden farksızdır.

Bu karşıtlık üzerinden Orhan Veli’nin bütün bir topluma, devlete ve Türkiye’nin yeni kuşaklarına, geleceğine ilettiği mesaj oldukça açık değil midir?

[1] Orhan Veli Kanık, Bütün Şiirleri, YKY, İstanbul, 2003.

PAYLAŞMAK İÇİN