Sen Cumhuriyetin istediği o fikri hür insan mısın?

Cumhuriyet bir kimliktir, yaka rozeti değil. 29 Ekim 1923’te, şu gün var olan Cumhuriyetçi kadar yürekli insan yoktu. O gün, o şartlarda altın tepside sunulmuş bu muazzam, bu mukaddes değer için, bugün bedel ödemeye hazır milyonlarız. Üstelik artık ne için savaştığımızı biliyoruz. Az değiliz…

 

EMİNE SUPÇİN

“Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.”

Ne kadar hür fikrin? Sen Cumhuriyetin istediği o fikri hür insan mısın? Basit anlamda soruyorum; bir karar verirken, bir yargıda bulunurken, bir siyasi oluşumu desteklerken, katılacağın sendikayı seçerken? Sinir bilimin sözünü ettiği yetiştiğimiz çevre, ana-babamız, genetiğimiz ve bilumum etmenler şurada dursun, (ki durmaz aslında) ne kadar özgür düşünebiliyorsun?

Sanırım “özgür düşünmek” de şurada dursun, ‘düşünebiliyor musun’ şeklinde düzenlemek gerek soruyu. Çünkü özgür düşünmenin temelinde bilimsel düşünebilme becerileri yatıyor. Birikim sahibi olmak, analiz yapabilmek ve sentezleyerek sonuç ya da sonuçlara ulaşmak.

“Ben bilmem, beyim bilir,” diyen binlerce kadının yaşadığı, azıcık sesi çıkanın sokak ortasında öldürüldüğü bu ülkede; atadan deden bildiği usullerden şaşmayan, eski köye yeni adet getirmenin hala bir deyim olduğu, aşkların töre cinayetlerine sebep; bırak hür düşünceyi basitçe doğru bildiğini söyleyene doğrudan hapis cezasının verildiği ve en çok düşünce suçundan içeride yatanların bulunduğu bu ülkede cumhuriyet bizden fikir hürriyeti mi istiyormuş?

Ya vicdan? Hani şu el ayak çekilince, kendinle başbaşa kaldığında, kendinden kaçtığın anların toplamı olan şey? Yok yok, kişisel olanları bir kenara alalım, o seninle senin aranda. Toplumsal olanlara bakalım biz.

Vicdan dürüstlük demek, biliyorsun. Hani olduğun gibi görünmek, ağzından çıkanın arkasında durmak. Sırf üç beş kuruş biz de nemalanalım diyerek, selam bile vermeyeceği insanlara ağam paşam yapanları hesaba katarsak, üstüne vergi kaçırabilmek için bin çeşit takla türü bilenleri eklersek, sırf kendi insanının sigortasını ödememek için kaçak işçi, göçmen işçi kullanmayı tercih eden kanı bozukları sayarsak… O hooo… Bitmedi aslında… Daha çooook var bunlardan. Denetlemeye gidip, üç beş kuruşa temiz raporu çıkarandan tut da; aman tayinim çıkmasın beni sürmesinler gibi dünyanın en basit, en rezil gerekçeleri ile görevini yerine getirmeyen (beyni tutuklu) savcılardan, yargıçlardan, polislerden, öğretmenlerden… Çok var çooookkk…

Değerlerini yitirmiş bir toplumdan vicdanlı olması beklenebilir mi? Üstelik vicdanı daha çocuk yaşta iğdiş edilirken, gelecek nesillerden umutlanmalı mıyız? (Bilemedim…)

Sahi cumhuriyet bir de irfanı hür insanlar mı istermiş? Ne demek o? Bilgi ve bilim özgürlüğü mü yani?

Aydın gözüyle baktığın adamlar hain çıkarken, üniversitelerinin kapısına kelepçe vurulurken, bilim hırsızlığına göz yumulup, eğitim sisteminin temeline özellikle cumhuriyet düşmanlığı dinamiti yerleştirilirken, bağnazlığın övüldüğü, düşüncenin dövüldüğü yerde mi? Bu ülkede mi? Haydi canım!

O, tüm varlığını bu millete adamış büyük adamın ölümünün hemen ardından başlayan kara değişimleri bir bir sayayım mı? Kapatılan okullardan, müfredattan çıkarılan konulardan, topyekun kaldırılan derslerden, kapısına kilit vurulan laboratuvarlardan, özelleştirme adı altında yok pahasına satılıp savılan fabrikalardan…  Offffff…

Demek Cumhuriyet bizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller mi istiyormuş? Doğrudur, ister. Cumhuriyet bu değerlerle yükselir ve yükseltir halkını. Cumhuriyet bir kimliktir, yaka rozeti değil. Cumhuriyet birey olarak yetişmiş kimselerin bir araya getirdikleri yüksek karakterli bir yaşam biçimidir. Herkesin yasalar önünde eşit, haklar bakımından denk, kimsenin kimseye mecbur olmadığı ve üstünlüğün sadece bilim ve sanatta söz konusu olduğu o ütopik dünya… Ne yazık ki distopyası düştü kaderimize…

Yine de…

Yine de içimde bir işkenceci var, adına umut dedikleri, işte o hiç durmadan tepiniyor. Diyor ki, “Bir gün, bir gün mutlaka orada olacağız. Sakın beni yok sayma. Çünkü 29 Ekim 1923’te, şu gün var olan Cumhuriyetçi kadar yürekli insan yoktu. O gün, o şartlarda altın tepside sunulmuş bu muazzam, bu mukaddes değer için, bugün bedel ödemeye hazır milyonlarız. Üstelik artık ne için savaştığımızı biliyoruz. Az değiliz… ”

Lütfen az değiliz deyin…

İster az, ister çok; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür tüm Cumhuriyet çocukları! Bayramımız kutlu olsun.

PAYLAŞMANIZ İÇİN