Ramazan’da ilahi yerine Brother Louie’yle inlemişti ortalık

Yıl 85 ya da 86. Lanet Milenyumdan önce elbette. Özal iktidarda. Babam Beyağaç Belediye meclisinde. Aylardan Ramazan, mevsimlerden yaz. Tütün kırımı vakti. Öyle tarikat, cemaat gibi musibetler başını çıkarmış durumda değil henüz. Henüz insanlar temiz Müslüman, kara taassup çöreklenmemiş.

EMİNE SUPÇİN

Belediye meclisi ramazan ayı boyunca davulcu tutup para vermektense, sahur vakti belediye hoparlöründen ilahi çalmaya karar vermiş. Evimiz belediyenin tam karşısında olduğundan, görev de babama düşmüş. Bir görev aşığı olan canım babam da seve seve üstlenmiş.

Babam uykuya mağlubiyeti dışında her konuda mükemmeldi. En azından bizim için öyleydi. O bizim babamızdı, başka tüm babaları dövebilirdi. Ama uyku var ya, offf… O uyurken odasında, zilleri davullarıyla, tam takım bando çalsa yine uyanmazdı. Hatta çok küçükken, yenice uzamış sakallarından tek tek yolmuşluğum bile vardır, ona bile uyanmamıştı. Sadece yolduğum yeri, sayıklayarak kaşıyor ve uykuya devam ediyordu. Uyandırılması gerekiyorsa, omzundan tutup sarsmak gerekirdi. Belinleyerek uyanır (hatta bu hareketiyle uyandıranı da korkutur) ama tekrar oturduğu yerde uykuya dalabilirdi. Öyle bir uyku işte.

Babamın o ramazandaki görevini yerine getirmesi anneme bağlı tabii. Aslında o ramazan, tüm görevi annem yaptı desek yeridir. Babamı güç bela uyandırıyor, eline kasetçaları veriyor ve belediyeye gönderiyor. Babam hoparlör odasına varır varmaz, içinde ilahi kaseti olan çaları hoparlöre bağlıyor ve bütün Beyağaç “Sordum sarı çiçeğe” ile uyanırken bizimki masaya başını koyup uykuya kaldığı yerden devam ediyor. Annem sofrayı hazırlıyor, bekliyor, bekliyor, gelen giden yok. Anlıyor ki bizimki uyudu kaldı. Haydi bakalım, annem de belediyeye. Toplayıp geliyor babamı da kasetçaları da.

Yukarıda tütün kırımı zamanı dedim ya, sabah ezanında annem bizleri uyandırıyor, üç kardeşle doğruca tütün tarlasına. Lanet tütün, kırmakla bitmez ki! Bir de dizersin onu akşama kadar. Elinin akması ayrı dert, sürekli oturmaktan karıncalanan ayakların ayrı derttir.

Neyle vakit geçireceksin? Tabii ki müzikle. Babamın geceden kalan ilahi kasetini çıkarıp o günün popüleri ne şarkı varsa onları dinliyoruz. Kasetçalarla işimiz bitince yine babamın ilahi kasetini içine koyuyoruz.

Tahmin edeceğiniz üzere bir gün kasetçaların içinde bizim gündüzden dinlediğimiz Modern Talking adlı grubun Brother Louie şarkısı kalmış.

Babam, aynı hikayenin kahramanı. Güç bela uyandırılıp belediyeye yollanmış. Otomatikman kasetçaları takıp kendisi uykuya dalmış. Ne çalan parçayı duymuş ne de farkına varmış. Küt uyku! Bütün hoparlörler o muhteşem müziği üflüyormuş. Brother Louie bitmiş, You’re my Heart başlamış. Düşün, öyle güzel, öyle hisli, öyle marjinal, öyle uluslararası bir sahur vakti…

Duruma ilk uyanan annem elbette. Bir yandan sofra hazırlıyor, bir yandan “Bu çocukların dinlediği şarkı,” diye geçiriyor içinden. Ne panik ne de telaş. “Çalsın bakalım” diyor kendi kendine, haklı olarak. Ne de olsa beş on dakika sonra babamı toplamaya gidecek. Öyle de yapmış.

O gece tüm Beyağaç Brother Louie ile sahura kalkıp oruca niyetlenmiş. Kimsenin orucu da imanı da bozulmamış. Amaç uyandırmak olduğu için kimse de ertesi gün kıyameti koparmamış. Duyanlar gülüp geçmiş, duymayanların zaten haberi olmamış. Bu konu halkın arasında konuşulmamış bile. Sadece bizim aramızda espri konusu oldu yıllarca.

Seneler seneler sonra “Şu brother’ınıza verin oyunuzu” diyen biri gelip aramızdaki tüm brotherhood (kardeşlik) anlayışına tuz biber ektiğine mi yanarsın, o güzelim insani günlere hasretine mi?

Birbirine diş bileyen bir toplum olup çıktık. Hepimiz öküzün altında buzağı arıyoruz. Gelen Brother Louie değil çünkü. Çünkü tüm Louie’ler toplansa yapamazdı onun yaptığı ayrıştırmayı.

Hay bin brother!

O gün, bugün olsaydı ve kazara kasetten Bella Ciao çalsaydı?… Canım babam uykusunda yakılırdı herhalde!

Yazarımız Emine Supçin’in yazısına eşlik eden o bir zamanların çok ünlü melodisi, Modern Talking’den – Brother Louie (Official Music Video) şarkısını “hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak” sizlere sunmayı ihmal etmiyoruz. _ Eskimiyen 🙂