ÖLÜM CEZASI ÜZERİNE… Her Adi Olayda Akla Gelen Ceza: İdam

Günümüzde de en kanlı, en kalleş, en alçakça, en sapıkça, en utanmazca suçları gördüğümüz, duyduğumuzda ilk aklımıza gelen “ölüm” ya da bilinen adıyla “idam cezası” oluyor. Buna en son “Müslüme” adlı kızımızın canına kıyıldığında yine tanık olduk. Çözüm; insandaki kadına, çocuğa, bebeğe, canlıya karşı aşağılık, sapık, iğrenç duyguların, kafa yapısının, zihniyetin yok edilmesidir. Sapıklığın, utanmazlığın, ahlaksızlığın, sapkınlığın giderilmesi de eğitimle, sağlıklı bir toplum yapısı, toplumun ve bireyin bilinçlendirilmesi ile olur.

 AV. CEM BAYINDIR

1950’lerde, Malatya Akçadağ Öğretmen Okulu öğrencisi babam, tatil için Elazığ’a geldiği bir gün sabah saatlerinde hırsızlık ve cinayetten suçlu bulunan bir gencin, kent meydanında asıldığını ve cesedinin halka teşhir edildiğini görmüş ve bu onun ömür boyu etkilendiği ve anlattığı bir olay olmuştu.

Geçtiğimiz günlerde adliyede karşılaştığım, uyuşturucu davasından çıkan bir avukat arkadaşım, savunduğu sanığın 37 yıl ceza aldığını söyledi. Bu normal bir ülkede korkunç yüksek bir cezadır.

Ama ülkemizde saçma sapan aflar, ceza infaz yasaları, hükmün açıklamasının geri bırakılması, iyi hal indirimleri gibi işlerle en azılı suçlular bile kısa sürede içeriden çıkarlar.

Günümüzde de en kanlı, en kalleş, en alçakça, en sapıkça, en utanmazca suçları gördüğümüz, duyduğumuzda ilk aklımıza gelen “ölüm” ya da bilinen adıyla “idam cezası” oluyor. Buna en son “Müslüme” adlı kızımızın canına kıyıldığında yine tanık olduk.

 

Ben de yüzlerce davaya girdim, müebbet hapis alan, yüksek cezalara çarptırılmış, ağır hükümler kurulan, hatta karar kesinleşmişken karar düzeltme gibi olağanüstü yasa yollarıyla Yargıtay’ca bozulan ya da yeniden onanan, değiştirilen yüzlerce davaya…

Belki, yüreğimizin soğuması, bu sapık, utanmaz, ahlaksız adamların hak ettikleri en ağır cezayı almaları, yok olmaları, Tanrı’nın gazabına uğramaları hepimizin dileği…

Bunların en ağır cezalara layık oldukları hepimizin ortak düşüncesi. Cinsel suçlar, hele de yaşı küçüklere karşı işlenirse ceza ve infaz yasalarımızdaki en ağır cezalar kaçınılmaz, yeter ki af, infaz, denetimli serbestlik gibi indirim nedenleri dışında tutulsun…

İdam çözüm mü?

Sakın, bakmaya, sevmeye kıyamadığımız masum çocuklarımıza, bebelere, güzelliklere kıyan sapık, pislik katillere hoşgörülü baktığımız anlaşılmasın…

Öncelikle, idam cezasının, suçları önleyeceğine ilişkin kesin veriler bulunmuyor. Yani idam cezası verilip de o suçun sona erdiğini, düşüş gösterdiğini dünya hukuk tarihi yazmıyor. O zaman ölüm cezasının caydırıcı olduğu kesin değil.

ABD’de ölüm cezası olan eyaletlerde ölüm cezası olmayan eyaletlere göre cinayet ve öteki suçların oranlarının hiç de ötekilerden aşağı olmadığı görülür.

Ölüm cezasının en çok uygulandığı yerler Çin, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Afrika, Orta Doğu’da kadın ve çocuk cinayetleri dünyada birinci sırada. Demek ki buralarda da bir işe yaramamış.

Ya Bizde İdam Yürürlükte Olsaydı

Ülkemizde ölüm cezası olsa büyük olasılık, İlker Başbuğ, Fatih Hilmioğlu ve birçok general, gazeteci, yazar, akademisyen bugün asılmış olacaktı.

Eğer 1960’ta idam cezası olmasaydı, Menderes ve arkadaşları; ihtilallerde siyasal suçlu oldukları gerekçesiyle asılan birçok genç, daha uzun yıllar yaşayacaklardı.

Ceza hukukunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası da en az ölüm cezası denli etkilidir.

Ülkemizde idam cezasına denk gelen ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanan yüzlerce insanının mahkeme sonunda beraat ettiği gerçeğini de unutmayalım. Ama idam cezasının geri dönüşü yoktur.

Ölüm cezası, siyasal iklimden etkilenen yargı sistemlerinde büyük tehlikeler ve zararlar doğurur. Bunun en basit örneği Menderes ve arkadaşlarıdır.

Haklı Olan Her Zaman Kazanır mı?

Hukuk sisteminde ben de birçok davada şunu gördüm ki, haklı olanlar her zaman kazanamaz. Haksızken de kazanılan dava olmamış mıdır, hem de çok olmuştur…

Gücü olan, kendini iyi savunan, iyi ifade eden, pişkin yüzlü, parası olan, yoksula, kimsesize ve içe kapalı kişilere göre her zaman bir adım öndedir ve toplumu, kamuoyunu yönlendirmeyi daha iyi başarır.

Hukuk bilinci yeterince gelişmemiş toplumlarda, ölüm cezasının, hak eden yerine muhalif ve hedef gösterilen kişilere uygulanmayacağının garantisi yoktur.

Güç sahiplerinin hedef gösterdiği karşıt düşünceli herkes böyle bir riskle karşılaşabilir.

Bugün Türkiye’de birçok yargıç ve savcının meslek deneyimi 3-5 yıldan az. Çoğunun hangi partinin gençlik kolları, kadın kolları, hangi ilçe teşkilatı, hangi vakıf üyeliğinden yani siyasal tercihlerle mesleğe alındığını gazeteler yazıp duruyor.

12 Eylül Döneminde İdam

Türkiye’de 12 Eylül döneminde idam adı altında öldürülen sağ ve sol görüşten suçlu olduğu bile kesinlik kazanmamış, 47 genç idam edilmiş, yaşamları sona erdirilmiştir.

Edebiyatta İdam

İki yüz yıl önce, Victor Hugo, yazdığı “Bir İdam Mahkumunun Son Günü”nde idam cezasının kötülüğünü kusursuz anlatır. Hele kitabın sonunda, son isteği olarak, yazdığı mektubun ailesine ulaştırılmasını isterken, idam edilir edilmez rüzgarlara karışıp uçup giden bu mektubun sayfaları, okura inanılmaz üzüntü verir.

Arthur Koestler ve Camus’nün ortak yapıtları “İdam”da ölüm cezasının suçlular için hiç de ibretlik bir yönünün olmadığı yazar. Tutucu kalemlerden Necip Fazıl da hapisteyken yazdığı “Reis Bey” adlı tiyatro yapıtında acıma duygusundan yoksun, yasayı uygulayan biçimci ve kuralcı bir yargıcın öyküsü anlatılır. Kitabın kahramanı: “Cemiyette bir ferdi korumak için gerekirse bin kişiye idam gömleği giydirmekten kaçınmamalıdır.” düşüncesindedir.

Yapıtta, Reis Bey, baktığı bir dosyada, öz annesini öldürdüğü savıyla yargılanan birinin idam edilmesi kararını vermiş ve genç idam edilmiş ise de, sonradan kararın yanlışlığını anlamış ve tüm yaşamının etkileneceği bir süreç başlamıştır.

Ceza hukukçusu Faruk Erem’in “Bir Ceza Avukatının Anıları”, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza adlı büyük romanı, yine Arthur Koestler’in “İspanya’da Ölüm Güncesi”, “Gün Ortasında Karanlık” romanları da ölüm cezasını derinlemesine anlatan yapıtlardır.
Haksız Yere İdam Edilen Büyük Kişilikler
Antoine Lavoisier
, Giordano Bruno, Michael Servetus, Socrates, Molla Lütfi, Piri Reis, Nefi, Ebu Hanife, Pir Sultan Abdal ve İskenderiyeli Hypatia ve daha birçok bilim insanı, dinsel kişilik, sanatçı, halk önderi, düşünür haksız yere öldürülmüş, idam edilmişlerdir.

İtalyan gökbilimci, mühendis, düşünür, matematikçi Galileo Galilei gibi insanlığa ve bilime yön vermiş bir bilim insanının salt dünyanın döndüğünü söylediği gerekçesiyle, engizisyon mahkemesince, idam edilmek üzereyken düşüncelerinden caydığını söylemesiyle kurtulabildiğini de söylemek gerekir.

Sonuç

Evet, bugün, çok küçük, dünya güzeli çocuklar, kızlar, bebeler tecavüze uğruyor, öldürülüyor, aşağılık, sapıkça şeylere uğruyor ama sorunun çözümü kesinlikle “idam” değildir. Çünkü “idam” da insanoğlunun bilinçaltındaki şiddetin dışa yansımasıdır…
Sapıklık, cinsel özellikli, sapkın ruhsal sorunlar hastalıktır ve en çok da bir işle uğraşmayan, çalışmayan, boş zamanı bol insanlarda görülür. Bir işle uğraşan, okuyan, çalışan, koşturan insan hasta eğilimli bile olsa sapıklığı düşünmeye, yapmaya zaman bulamaz.
Çözüm; insandaki kadına, çocuğa, bebeğe, canlıya karşı aşağılık, sapık, iğrenç duyguların, kafa yapısının, zihniyetin idam edilmesi, yok edilmesidir. Sapıklığın, utanmazlığın, ahlaksızlığın, sapkınlığın giderilmesi de eğitimle, sağlıklı bir toplum yapısı, toplumun ve bireyin bilinçlendirilmesi ile olur.
Yine çözüm, çocuklar, kadınlar, korumasız bireyler için güvenli ve sağlıklı koşulların yaratılması, gerekli önlemlerin alınmasıdır.
Yine, sahtekâr dinci tiplerin, çocuklar, kadınlar, kızlar üzerine sapkın fetvalarını reddetmek, çocuklarımızı başıboş bırakmamak, onlara karşı işlenen suçlara ağır yaptırımlar uygulanmasını sağlamak, bu suçları, her türlü affın ve infaz yasasının dışında tutmak gibi kısa vadeli çözümler de düşünebiliriz.
İnanıyorum ki, akıl, ahlâk ve bilginin yüceltildiği; kitabın, bilimin, resmin, sinemanın, sporun, edebiyatın, tiyatronun, şiirin, heykelin yaşamın merkezinde tutulduğu bir toplumda sapıklık ya da sapkın suçlar en son rastlanılacak eylemler olacaktır.

 

PAYLAŞMAK İÇİN