Müzik Susmasın!

Mekanı en son müzisyen terk eder. Oysa her şeyi dakik yapmıştır, yıpranmıştır onca saat… Emeğinin karşılığı değil elbette ama ücretini alma anı geldiğinde nedense herkes meşguldür… Bir türlü gelmez o üç kuruşluk yevmiye. Belki de hiç gelmez. En son onun parası verilir. Çıktığında, artık son otobüs de gitmiştir. Elinde sazı başka çare bulacaktır

 

HASAN BALAN                                                      1974 yılında Adana’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Ankara’da tamamladı. İktisat fakültesinde okudu. 1991 yılında sahne çalışmalarına başladı. Birçok ünlü gurup ve sanatçıyla sahne ve albüm çalışmaları yaptı. Yine birçok tiyatro eserine müzik yaptı. Usta şair ve yazarların çeşitli projelerinde çalıştı. 2020 yılında ilk şiir kitabı “Hayaldin Usta” okurla buluştu. Müzik ve edebiyat çalışmalarına Ankara’da devam etmektedir. Evli ve iki kız babasıdır.

 

HASAN BALAN

Efendim, öncelikle bana bu imkanı veren Eskimeyen ailesine ve yazdıkIarıma değer verip okuma sabrını gösteren siz değerli okurlara teşekkür ederim.

Sanırım bir müzisyenin girizgahı da bu tarz olur. Elimden geldiğince, kalemim döndüğünce, yüreğim yettiğince sizlerle ‘müzisyen olmanın dayanılmaz hafifliği’ni anlatıp paylaşmaya çalışacağım. Sahnenin arkasını yani.

Müziğin toplayıcı vasfını kırdılar önce

Ankara’nın kış akşamlarında Sakarya caddesindeki “barlar sokağı”nda, her meslekten, her görüşten insan toplanırdı. Kimi işten çıkar, kravatını cebine koyar öyle gelirdi, kimi okuldan, sınavdan. Bazıları tek başınadır, bazıları sevgilisiyle eşiyle; dostuyla arkadaşıyla.

Hep beraber söylenen şarkılara türkülere eşlik etmek için çıkar gelirlerdi. Öyle ki, geçmişin yan yana gelmesi imkansız düşmanları bile eski bir şarkıda, Anadolu ezgilerinin gücüyle  barışırdı. Üzerlerindeki tüm stresi atıp öyle giderlerdi evlerine.

Her mekanın demirbaş müşterisi olurdu. Bir kaç gün gelmese, ne oldu acaba diye telefon edilir, eşten dosttan sorulurdu.

İnsanlar müziğin etrafında toplanırdı, o masalarda sağcı solcu olmazdı. En hararetli tartışmalar bile bir Neşet Ertaş türküsüyle, bir Alevi deyişiyle, bir Cem Karaca şarkısıyla o anda biter, unutulurdu.

Önce mekanlar kapatıldı bir çok bahaneyle, sonra alkole sistematik zamlar başladı. Her gece yapılan taciz halindeki uygulamalar hem müşteriyi hem de işletmecileri soğuttu.

Zamanın vasıflı işletmecileri ya kapattı ya da başka işler peşindeki tiplere sattı mekanlarını.

Müşteri azaldıkça kalite de düştü elbette.

Derken, arz başka talep başka oldu. Her gün bir önceki günden daha kötü, bir öncekini aratır oldu…

Bir zamanlar baş tacı olan müzisyenler de artık sırf ekmek paralarını kazanmak için bu ağır şartlara boyun bükmek zorunda kaldı.

Bir çoğu meslek değiştirdi. Müziği bıraktılar, enstrümanına küstüler.

Müziğin toplayıcı, birleştirici vasfını kırarak başladılar yavas yavaş, ağır ağır…

Pandeminin başında ilk susturulan da müzik oldu.

Bir yılı aşkın bir süredir süresi belli olmayan bir kapatmaya maruz kalan müzikli mekanlar bundan sonra sırtlarını doğrultabilirler mi, çok zor! Doğrultsalar bile müşteri bulunabilir mi,  o da çok zor. Yani müzik emekçisinin bundan sonrası eskisinden daha zor ve de meçhul.

“Müzik Susmasın” dedim ya, trajikomik bir şekilde Kültür Bakanlığı’nın müzisyenler için başlattığı yardım kampanyasının adı da Müzik Susmasın!

Bilinmez

Mekanı en son müzisyen terk eder. Oysa her şeyi dakik yapmıştır, yıpranmıştır onca saat… Emeğinin karşılığı değil elbette ama ücretini alma anı geldiğinde nedense herkes meşguldür; şefi, garsonu, patronu, barmeni, kasiyeri… Bir türlü gelmez o üç kuruşluk yevmiye. Belki de hiç gelmez. En son onun parası verilir. Çıktığında, artık son otobüs de gitmiştir. Elinde sazı, soğukta it gibi titreyerek eve dönmek için çareler arar. Oysa az evvel baş tacı edildiği masalardan kalkanlar birer birer arabalarına biner geçer gider önünden. Saltanatı en son türküde bitmiştir.

 

TEŞEKKÜR

Alışık değildir müzisyen milleti yardıma, hep tek tabanca yaşamıştır çünkü. İsteyemez, istemez. Pandemi’nin başından itibaren Ankara müzik emekçisine desteğini esirgemeyen Ankara Büyükşehir Belediyesine, değerli başkanı Mansur Yavaş’a, Ankara Kent Konseyine, Ersan Petekkaya’ya ve yardımları ulaştırmak için geceler boyu benimle ter döken müzik emekçisi dostlarıma huzurunuzda bir kez daha teşekkür ederim.

HAYAL’DİN USTA                    HASAN BALAN                            Şiirler                                                İzan Yayınevi

PAYLAŞMANIZ İÇİN