Mutlu anneler eksiği

Keşke bir okulu olsaymış anneliğin. Yeni bir birey yetiştirirken en azından ön bilgi verilseymiş yeterli olmayan anne olmasaymış mesela. Karnını doyurmanın yanında ruhunu doyurmanın en doğru yolunu öğretselermiş mesela

HİCRAN AYDOĞDU
Hamile olduğumu söylediğimde annemin yüzünü hatırlıyorum. Elimde iki şiş, bir yumak iple karşısına çıkıp, al örmeye başla hamileyim ben demiştim. Sonra en yakın arkadaşlarıma anne olacağım ben dediğim gün, bütün şımarıklığımla aş ermeye başlamıştım.
Ben istemiyorum bebek istiyor ,bana ne ya ben hamileyim nidalarıyla geçti dokuz ay. Herkes benim gibi bir delinin anne olamayacağını söyleyip, kızım akıllı ol kedi köpek bakmaya benzemez bu iş, yazık doğuracağın bebeğe deyip vazgeçirmeye çalışmıştı. Yok olmaz anne olmalıydım ben artık hormonlarımın emrine çoktan girmiştim bile. Çoooookk istiyordum ,her zamanki gibi istiyordum, yapmalıydım benim olmalıydı. Annemin ‘inşallah benim senden çektiklerimi çektirir sana” ile başlayan hayır duaları ve benim “inşallah bana benzer onu anlamam kolay olur” cümleleri birbirine karışırken anne oldum.
Bir sürü şey öğrendim bu arada. Hamileyken tırabzandan kayılmazmış mesela. Sonra aldım benim veledi kucağıma ve tüm dileklerim gerçek oldu sanki. Hayatı öğrendiğim kadarıyla öğretebileceğim, hayatımın sonuna kadar benim diyebileceğim küçücük bir şey. Ne büyük yanılgıymış mesela onu öğrendim. 21 yılda ancak öğrendim. Senin değilmiş o doğurduğun şey. Sadece öğrenene yolunu bulana kadar, o istediği sürece eşlik ediyormuşsun hayat yolculuğunda.
Şimdi anneyim ,provası yok bu işin. Yani burada hata yaptım , dur başa alayım şunu deme şansın olmuyormuş ,onu öğrendim en azından .Keşke bir okulu olsaymış anneliğin. Yeni bir birey yetiştirirken en azından ön bilgi verilseymiş yeterli olmayan anne olmasaymış mesela. Karnını doyurmanın yanında ruhunu doyurmanın en doğru yolunu öğretselermiş mesela. Elimden geldiğince okudum öğrendim öğrenirken de doğru bildiğim ne varsa öğretmeye çalıştım ona. Doğru mu yaptım bilmiyorum. O yıllar sonra annesini düşününce ne hissedecek bilmiyorum. Ama fark ettim ki gerçekten tüm kızlar biraz annelerine benzermiş anne olunca. Günüm oğlum tabağını bitir, oğlum odanı topla nidalarıyla geçse de, bazen ben neden doğurdum of desem de o yolu yürürken hem annemi hem oğlumu anladım. Oğlumu anlıyorum çünkü bana benziyor, sokakta tutup kaptığı hayvanı eve getiriyor, İnsanları seviyor en az benim kadar dağınık.. Üstelik annemin bende kızdığı her şeyi, ben oğlumla aynen yaşıyorum şimdi (annem fena beddua etmiş yani bu kadından korkulur)
Anneliği dibine kadar yaşayan, bazen eline yüzüne bulaştıran, hatta deneme yanılma yöntemiyle anneliği öğrenen biri olarak söylüyorum. Zor zanaatmış annelik. O çok kızdığım, hala bir dargın bir barışık kapris yaptığım annemi bile anlamaya çalışıyorum, fakirlik bir yanda 5 çocuk bir yanda neler yaşadı kim bilir? Ben 21 yıldır yaşıyorum o 50 yıldır yaşıyormuş hem de 5 katını (çünkü benden 4 tane daha var annemde ). Ama tüm bunları söylerken iyi ki anneyim, iyi ki hayatımda oğlum var, iyi ki bana benziyor, iyi ki yapmışım diyorum bencilce.
Bu arada kendi doğurmadığın bir çocuğu da kendi çocuğu kadar sevebilirmiş insan, o duyguyla da 40 yaşında tanıştım,
Önce kaybettiği annesinin ardından ağlayan bir adamın gözyaşlarına bir anneler gününde aşık oldum. Annenin hayatta olmamasının acısını da eksikliğini de onda yaşadım, tüm gerçekliğiyle. Onun acısını gördükçe, anneme kızayım ,o bana kızsın ama orada bir yerde dursun eksilmesin hayatımdan diye çok dua ettim . Sonra sevdiğimin kızı ile tanıştım minicikti daha .
Yani ben doğurmadım ama doğurana hep teşekkür ettiğim çok sevdiğim bir de kızım oldu benim.
Anne deyip sonsuzluğa yolcu ettiğim annelerim de oldu, çünkü arkadaşlarımın anneleri de benim için anneydi hep. Hepsine özellikle Anne dedim. Hiç abla ,teyze demedim . Çünkü hep sevdiler ,hepsi merak ettiler beni. Kiminin kapısına dayandım bayram sabahı sarma, baklava yiyeceğim diye kimi hastalandığımda evini açtı. Ailemden yüzlerce km uzaktaki evlerinde saçımı okşayarak uyuttular beni. Sevdiğimi adamların anneleri oldu hiç kaynanalık yapmadan gecenin bir yarısı bir bardak sütle başucumda beklediler. Suratım düşse oğullarının kulağına yapıştılar.
Aslında bu kadar şeyi sadece bundan sonraki cümleleri yazabilmek için anlattım sanırım.
Çocuk doğurmak değil, zor olan anne olmak. Her çocuk doğuran anne olmadığı gibi her anne olan da çocuk doğurmuyor. Bir kadının anne olmak için sevme, onarma, sahip çıkma iyileştirme ve dimdik ayakta kalabilme gücü olmalı
Anne olmak için kendi yaşayamadığını doğurduğuna dayatmak değil, deneyimlerini aktarıp yeni bir yol çizmesine yardım etme bilinci olmalı
Yeni bir nesil yetiştirmeye ona adaleti, vicdanı kadına ve doğaya saygıyı öğretebilecek yetisi olmalı.
Kendini doğurandan bir adım öne çıkarken kendi doğurduğunu ya da büyüttüğünü bilgisi ve sevgisi ile bir adım öne atabilecek gücü olmalı
Doğurduğunu bencilce sahiplenmek değil özgür bırakıp, onun ihtiyacı olduğunda ise sevgi ile hep buradayım gel diyebilecek  hoşgörüsü olmalı
Anne olabilmek için önce kendini sevebilmeli, saçını süpürge edip yıllar boyu bunu çocuklarının yüzüne bir bir vurmak yerine çocukları ile birlikte kendini de geliştirecek aklı ve ön görüsü olmalı
Önce kendi mutlu olmalı ki dünyaya umutla bakan mutlu çocuklar yetiştirebilmeli
Türkiye’nin en büyük eksiği bu sanırım mutlu anneler
İşte sırf bu yüzden anneliğin de bir eğitimi olmalı önce anneler ya da anne olacaklar eğitilmeli. Toplumun çarpıklıklarının giderilmesi ancak kadının doğru eğitilmesi ile mümkün olacaktır.
Son söz,
Vakti dolup giden annelere
melekler yoldaş olsun
Doğurduğunu bağrına basan
Bağrına bastığını boğmayan
Bağrıma bastım diye
Kafasına vurmayan
Doğurmadığını da kucaklayan
Sevgiyle sarmalayan
Anneliği kendi doğurduğu ile sınırlı olmayan
Doğa ana gibi güçlü
Doğa ana gibi huzurlu
Doğa ana gibi koruyucu
Herkesin Anneler Günü Kutlu olsun
PAYLAŞMAK  İSTERSENİZ