Muharrem İnce’nin Sivas’ta Başlattığı Eylemin Bir Karşılığı Var mı?

Görünen o ki İnce’nin kitlelerde bir karşılığı yok. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oy ise CHP+muhalefetin aldığı oydu. Hatta alabileceği oyun çok altında bir oydu.

METİN CENGİZ

Yazının başlığı uzun oldu. Başlıklar da sanırım yazıya göre şekilleniyor. Hayır, yazı uzun olacağından değil. Yazıyı yazmakta heyecan duymadığımdan. Zorunlu bir yazı olmasından. Muharrem İnce’den kaynaklı bu.

Muharrem İnce de Sivas’ta heyecan bulamayınca, mücadelesinin uzun soluklu olduğunu söylemiş.

Ama görünen köy kılavuz istemez…

Görünen o ki Muharrem İnce’nin kitlelerde bir karşılığı yok. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oy ise CHP+muhalefetin aldığı oydu. Hatta alabileceği oyun çok altında bir oydu. Zira Muharrem İnce kimsede bir heyecan yaratmadığı gibi Ekmeleddin benzeri, gerçek demokrat, sosyal demokrat ve sosyalist kesimde, hadi biz buna sol çevreler diyelim, sol çevrelerde bir hayal kırıklığı da yaratmıştı.

Neden?

Sebebi çok basit: Muharrem İnce sol çevrelerde bir fikre karşılık gelmiyor, lider olarak sempati yaratmıyor.

Bir fikre karşılık gelmiyor dedik, bir fikri yok zira. Konuşmaları orta malı şeyler. Sosyal demokrasiden, solun evrensel değerlerinden habersiz ya da içselleştirememiş.

Kılıçdaroğlu ise yapıp ettikleriyle, muhafazakâr kesimi kendi silahıyla vurma düşüncesinde. Başarılı olsun olmasın, dinin referans alındığı bir yönetime adım adım gidişata karşı bu taktiği uyguluyor. Bu taktiğinde tutarlı ve başarılı olduğu söylenebilir. Muhalefet partilerini meclise sokmak için elinden geleni yapıyor.

Ama Muharrem İnce’nin başkanlık yarışında bile bir özel savı, taktiği olmadı. Kurnaz kasabalı bir politikacının söyleyeceklerini aşamadı.

Kılıçdaroğlu ise partisi adına özeleştiri yapıp CHP’nin iktidara gelememesinde hatanın kendileri olduğunu bile söyleyecek cesareti buldu. Bu önemli ve cesur bir adımdır. Hiçbir CHP’li politikacı bunu dillendirememişti.

Bu özeleştiri CHP’nin şimdiye değin yürüttüğü politik taktikleri de eleştirinin odağına koyuyor.

Hatta CHP’nin iktidar hedefi olmadığını bile düşündürüyor: muhalefette kalıp ayar vermek…

Ama bu taktik ancak siyasetin normal olduğu, anayasaya uyumlu bir ortamda geçerli. İktidarın güçler dengesini elinde tutarak anayasayı amacı doğrultusunda yavaş yavaş değiştirdiği, adım adım hedefine yaklaştığı bir siyasi rejimde geçerli değil hatta tehlikeli, iktidarın işini kolaylaştırıcı.

Muharrem İnce’nin bu konularda da hiçbir düşüncesi yok. O CHP’nin başına gelince her şeyin kendiliğinden düzeleceğini sanıyor.

Muharrem İnce’nin en büyük yanlışı da sol çevrelerde CHP’nin değişimi doğrultusunda dipten gelen bir rüzgarın olmaması. Ancak böyle bir rüzgâr dipteki dalgalanmaları harekete geçirebilir. Muharrem İnce kendini güçlü bir rüzgâr sandı. Oysa partisinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün mücadele tarihini iyi etüt etmiş olsaydı, bir hareket yaratmanın ne mene bir şey olduğunu da görürdü.