Mucizenin Elazığ’daki sözcüsü: Altan dergisi

CEM BAYINDIR

Genel verilere bakacak olursak, dünyayı artık ikinci bir dünya savaşı tehlikesinin sardığı 1936 yılında Türkiye Cumhuriyeti bütçesi açık değil, 36 milyon Dolar fazla vermiş, stokta 26 milyon TL karşılığı da altın tasarruf edilmişti.

Şeker, kereste, çimento, deri gibi akla gelen gereksinimler tümüyle yerli malı; bugün dışa bağımlı olduğumuz birçok ürün de %60-80 oranında Türk malıydı. Enflasyon ise 1930’da %-25.4, 1931’de %19, 1932’de %-5.7, 1933’te %-15.9, 1934’te %0.5, 1935’te %11.1, 1936’da %5, 1937’de %5, 1938’de %-4.2 idi yani fiyatlar düşüyor, TL ise Batı para birimlerine karşı hep değer kazanıyordu.

1936 yılında dünyanın en hızlı ve sağlam büyüyen ülkesi Türkiye olmuştu ve o yıl, kırılan rekor da inanılmazdı.  Cumhuriyetin yıllık büyüme hızı %23,2 idi. Bugüne değin bu rakamı hiç kimse geçemedi. Bu rekor Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e aitti.

Dolar, o yıl 2 liradan 1.2 TL’ye geriledi. 1 Sterlin 1936’da 620 kuruş idi. Atatürk döneminde Amerikan para birimi dolar hep 1 lira, İngiliz para birimi Sterlin ise hep 50-60 kuruş düzeyinde seyretmişti.

Elazığ Halkevi’nin çıkardığı ve günümüzde büyük bir kültürel servet sayılan Altan dergisinin 22 Kasım 1936 tarihli 20. sayısında bu ekonomik gelişmelerin anlatıldığı bir yazı denk geldi. Derginin 14-15. sayfalarındaki yazı Elazığlılara “Yurddaş” diye seslenerek birtakım ekonomik öğütler vermekte ve dönemin ekonomisini, Türk lirasının öteki paralar karşısındaki yerini, milli ekonominin ve yerli malının önemini göstermekte, az çok herkesin para biriktirmesini ve bankalarda saklamasını salık vermekte.

Yazının altındaki imzanın C.A olması derginin yazarlarından Cemile Aytaç’ın yazısı olduğunu gösteriyor.

“Yurddaşlar!

Önümüzdeki Birinci kânunun on ikinci günü başlayan artırma ve yerli malı haftasını bu yıl da kutluluyoruz.

Her yıl daha iyi ve ulusal davranışlarla yerli mallarımız değerini artırdı ve artırılmış paralarımız Bankada (60,000,000) altmış milyonu buldu. Bundan on sene evvel bankalarımızda artırılmış paramız yoktu.

Bugün 60 milyon gibi büyük bir servet ve sermaye var. Hem de Türk parası olarak. Bazı düşüncesiz yurddaşlar veya yurdumuzda çalışıp kazanan yabancılar para­larını ecnebi parasına çevirerek Bankalara Frank ve Sterlin olarak yatırıyorlar.

Sterlin gittikçe düştü çok zarar ettiler. Frank ise birdenbire %30 düşürüldü. Bankadaki paralar yarıya yakın zarara uğradı. Türk parası ise sapa sağlam bulunuyor.

Yurddaş ulusal kalkınmada millî paranın çok büyük değeri vardır. Artır ve bankaya koy.

Çocuklarını artırmaya alıştır. Ona hemhal bir kumbara al her gün birer metelik attığını düşün beş on yıl içinde yüzlerce liraya sahib olursun.

Kazancından mutlaka, küçük bir miktar da olsa artır. On kazanıyorsan dokuz harca, birini artır ve fakat bankaya koy.

Paranı yerli malından başka mala verme. Yerli mallarımız yabancı mal­lardan hiç de geri değildir. Hem de sevimlidir. Yerli malı kullanırsan yurda da büyük hizmet eder yurtsal ve ulusal ödevini de yapmış olursun.

Aşağıdaki sözleri kısa manaları zengin olan sözleri dikkatle oku ve aklından çıkarma:

Yurddaş; Türk parası, kaya gibi sapa sağlam duruyor: En emin tasarruf parası, Türk parasıdır.

Yurddaş; Başbakanımız İsmet İnönü. Türk parasının en emin bir para olduğunu daima söyledi. Hakkı varmış. Bak, en sağlam gibi görünen yabancı paralar bile %30 düştükten sonra, Türk parası sapa sağlam yerinde duruyor.

Yurddaş; Bankada Türk paran mı var? Korkma, çünkü Türk parası en sağlam paradır.

Yurddaş; Paraların düşmesi hadisesi karşısında Türk parası biriktiren, akıllı olduğunu ispat etti.

Yurddaş; Türk parası en sigortalı paradır.

Yurddaş; Balık en mükemmel gıdadır. Onu bol bol ye.

Yurddaş; Türkiye dünyanın en iyi meyvelerini yetiştirir. Sofrandan meyveyi hiç eksik etme.

Yurddaş; Büyük şehirlerimizdeki kuru yemiş çarşıları, atalarımızın kuru yemişlere verdikleri değeri anlatır. Sen de kuru yemişlerimizi sev, ye ve yedir.

Yurddaş; Türkiye, yemiş memleketidir. Yemiş en faydalı gıdadır.

Yurddaş; Bankaya yatırılan para, tarlaya atılan tohum gibidir. Ürer.

Yurddaş; Son pişmanlık para etmez. Genç yaşında arttırmağa alış.

Yurddaş; Türk arttırıcılarının sayısı yıldan yıla çoğalıyor. Sen de onlara katıl, Bankada bir arttırma hesabı açtır.

Yurddaş; Bankada bir arttırma hesabı olan adanı, kara günlere karşı aşılanmıştır.

Yurddaş; Banka olmayan zamanlarda atalarımız “ak akça, kara gün dostudur” demişler. Şimdi biz “Bankalardaki arttırma hesapları, kara gün dostudur; diyoruz Kara günlerinde dostsuz kalma.

Yurddaş; Kış gecelerinde misafirlerine, kuru üzüm, incir, fındık, Malatya kaysısı, Antep fıstığı, badem, ceviz, elma portakal ikram et.

Yurddaş; İlim, kuru yemişlerin faydalarını, yeni yeni anlamağa başlıyor. Halbuki eski Türkler, uzun kış gecelerinde hep kuru yemiş yerlermiş. Atalarımızın bu adetini yenide evlerimize sokalım

Yurddaş; Az para ile çok gıda. Bu sır, kuru yemişlerimizde var.

Yurddaş; Yerli malı kullanmak, Türk ekonomisine borcumuzdur.

Yurddaş; İngiltere’de “İngiliz malı kullan”, Fransa’da “Fransız malı kullan”, Almanya’da “Alman malı kullan” diyorlar. Biz de bağırıyoruz: “Her Türk Türkiye malı kullanmalı”

Yurddaş; Bir şey alırken sor Yerli malı mı? Yerli malı satmayan, senden değildir.

Yurddaş; Arttırma, bir alışma işidir. Çocuğunu küçük yaştan arttırmağa alıştır.

Yurddaş; Bankalara emniyet etmeyip de paralarını evle­rinde saklayan yurddaşlar, şimdiye kadar kaybettikleri faizleri bir hesaplasalar, çok peşiman olurlar.

Yurddaş; Yerli malı kullanmak ulusal ahlakımız o malıdır.

Yurddaş; Ulusal istihsalin artması, yerli malı kullanmakla gerçekleşir.

Yurddaş; Para biriktirmek için yalnız çok kazanmak değil, hesaplı harcamak lazımdır.

Yurddaş; Bankalarda biriken paramız Yetmiş Milyona yaklaştı Yüz milyona varma­lıdır.

Yurddaş; Doğan çocuğuna nüfus tezkeresi çıkartır gibi, Bankada bir tasarruf he­sabı açtır. Çocuğuna büyük eyilik etmiş olursun.

Yurddaş; Bir Milyon Türk ayda birer lira biriktirseler yılda 17 milyon lira birikir. İşte millet servetleri böyle toplanır ve böyle çoğalır.

Yurddaş; En değerli ve en manalı hediye arttırma kumbarasıdır,

Yurddaş; Her Türk, yerli malı kullanmak sava­şında gönüllü bir propagandacı olma­lıdır.

Yurddaş; Türk köylüsü yurdumuzun eşsiz mah­sullerini senin için yetiştiriyor. Onları bol bol ye ki; köylünün yüzü gülsün.

Yurddaş; Üzüm, incir, fındık giren eve ilaç girmez.

Yurddaş; Pehlivanlar zeytin yağını niçin severler? En iyi kuvvet şurubudur da ondan.

Yurddaş; Çocuğunun kuvvetli ve sağlam olmasını istiyorsan ona bol bol üzüm, incir fındık, fıstık, portakal, elma, kaysı yedir.”

Elazığ Halkevi’nin görkemli binası; bölgenin kültür – sanat merkezi