Metinde anlam sorunu

Toplumsal yapı çözümlemeleri küçümsenmekte, insanı bu yapı içinde kavramak ve anlamak bahsi alaya bile alınmaktadır. Özellikle “yazınsal metnin kendi kendini ürettiği” biçimindeki yanlış anlayışlarla da pompalanmakta ve insan tekyanlı verilmektedir.

Metin CENGİZ

             Birey-toplum diyalektik ilişkisi günümüz yazarları, şairleri ve sanatçıları açısından çok daha büyük önem taşımaktadır? Zira ne yazık ki bütün dünyada ve de ülkemizde insanı toplumun dışında iç dünyasıyla ele almak ve öyle göstermek bir marifet, yüksek sanat tekniği olarak gösterilmekte, aydınlar bu doğrultuda işlenmektedir. Toplumsal yapı çözümlemeleri küçümsenmekte, insanı bu yapı içinde kavramak ve anlamak bahsi alaya bile alınmaktadır. Özellikle “yazınsal metnin kendi kendini ürettiği” biçimindeki yanlış anlayışlarla da pompalanmakta ve insan tekyanlı verilmektedir. Romancılar arasında pek yaygın olan, toplumsal yapımızdan kaynaklı ve günümüze özgü politik sonuçlara yol açan ve şablon haline gelen (alevi-Kürt-İslam-laiklik-cinsellik bağlamında) konulara göre insanı ele almak yazarı, sanatçıyı, şairi kısır bir fasit daire içine itmiş, yazın hayatı verimsizleşmiştir. (…)

            Metnin kendi kendini ürettiği safsatasına gelince… Metin kendi kendini üretmez, metin kendi anlamını üretir. Metin neyse odur ve bir metin kendi anlamını içerik olarak sahip olduğu zenginliğe göre üretir. Yani metne içeriğinde olmayan şeyle anlam yükleyemeyiz. Bir metnin böyle anlam üretme veya ek metin üretme gibi bir yetisi yoktur. Bu anlam ve bağlamda sanat yapıtının anlamı, iletisi (mesajı), içeriği o sanat yapıtının kapsamında/kendisinde oluşur. Bir metnin kapsamında olmayan bir anlamı siz üretemezsiniz. Yorumladığınızda bile yoruma esas yine metindir. Metin buna uygun değilse yorum atmasyondur. Yani bir metnin insanla, toplumla, düşünceyle ilişkisi kendi içinde aranır. Uydurulamaz.

            Metnin ucu açıklığı, anlam bakımından üretkenliği de böyle anlaşılmalıdır. Okuyanın metinden çıkardığı insan, toplum vb’na dair anlam kültürel farklılıklara göre ya da hakeza okuyucudan okuyucuya, değişir, değişebilir, zenginleşir veya cılızlaşır demektir bu. Yani farklı açılardan yapılan okumalara uygun ise metin buna göre, yani kurulan bağlam ilişkisine göre anlam üretir, üretebilir.

***

            Özdemir İnce’nin Yaşar Kemal Türkiye‘dir adlı kitabında altını çizdiğim bazı metinler bu konuda oldukça açımlayıcı. 74-80. sayfaları arasında yer alan makale meseleyle ilgilenenler için oldukça öğretici. Ben yalnızca şu üç cümleyi alıntılamak istiyorum:

1-La poésie, c’est le langage dans sa fonction esthétique (Roman Jakobson): Şiir, estetik işlevinde (estetik işlevi olan) dildir (dilyetisidir).
2-La fonction esth’tique du langae, c’est fiction: dilin (dilyetisinin) estetik işlevi, yapıntıdır.3-Le message s’immobilise dans l’existence autosuffisante de l’ouvre d’art: Mesaj, sanat yapıtının kendi kendine yeterli varlığında durur.