Maduro ambargoyu aşıyor ama…

14 Ağustos’ta ise ABD Adalet Bakanlığı Venezuela’ya yakıt taşıyan dört İran tankerine el konulduğunu duyurdu. İran açıklamayı yalanlayarak tankerlerin Venezuela hükümetine ait olduğunu söyledi. BM Genel sekreteri Antonio Guterres Karayip sularında doğabilecek askeri bir çatışmaya karşı tarafları uyardı.

ABD’nin Maduro hükümeti üzerindeki baskıları arttırmak için uyguladığı ambargo üçüncü yılında.

Ambargonun etkileri bu yıla kadar halkın ihtiyaç mallarına ulaşmasında yetersizlikle sınırlıydı. Fakat Venezuela petrollerine yönelik yaptırımla beraber ülkede mali kriz derinleşirken bir de enerji problemi ortaya çıktı.

İRAN’LA İŞBİRLİĞİ

Trump’un 2019’da Venezuela ile iş yapan tüm şirketlere yaptırım kararı alması, Venezuela’nın petrol ihracatının ve üretiminin düşmesine neden oldu. Dünyanın en zengin petrol ve gaz rezervlerinden birine sahip Venezuela’da petrol üretimi durma noktasına geldi. Venezuela Devlet Petrol şirketi PVDSA altı ay öncesine kadar Rus Rosneft şirketinden benzin yapımı için gerekli kimyasalları alıyordu. Fakat yaptırımlardan etkilenmek istemeyen Rosneft ülkeyi terk etti.

Elinde olan ham petrolü işlemek için gerekli seyrelticileri de piyasadan elde edemeyen Venezuela’da yakıt ve elektrik kıtlığı oluştu. Ulaşım durdu, su ve elektrik başkent dahil bir çok merkeze verilemez hale geldi.

Maduro ambargoyu kırmak için ABD’nin hedefindeki bir başka ülke İran’la işbirliğine gitti. Mayıs ayının son haftası beş İran tankerinin Venezuela karasularına girişi Maduro yönetimince “yanki emperyalizmine karşı zafer” propagandası eşliğinde tüm televizyonlardan yayınlandı.

12 Haziran’da Maduro yönetiminin dış alımlarını gerçekleştiren iş insanı Alex Saab İran’a giderken Cabo Verde adasında uçağından alınarak tutuklandı. Saab son dönemde yakıt krizinin çözümü için faaliyetteydi. İran’dan alınan mazotun ödemelerini değişik ülkelerdeki ticari girişimler üzerinden yapıyordu. Bunların arasında Venezuela’dan taşınarak Türkiye’de işlenen altından elde edilen gelir de vardı.

İKİNCİ BİR HALKBANK KRİZİ Mİ?

Saab’ın basına yansıyan bilgiye göre Türkiye’de kayıtlı iki şirketi ülkeler arasındaki ticareti yürütüyor. Türkiye’den bu ülkeye giden gıda ve ilacın da altın karşılığı yapıldığı iddia ediliyor. ABD’ye iade edilme sürecindeki Saab’ın davasının ikinci bir Halkbank krizi yaratacağına kesin gözüyle bakılıyor.

14 Ağustos’ta ise ABD Adalet Bakanlığı Venezuela’ya yakıt taşıyan dört İran tankerine el konulduğunu duyurdu. İran açıklamayı yalanlayarak tankerlerin Venezuela hükümetine ait olduğunu söyledi. BM Genel sekreteri Antonio Guterres Karayip sularında doğabilecek askeri bir çatışmaya karşı tarafları uyardı.

ABD’nin seçim ve pandemi gündemiyle meşgul olduğu sırada İran’dan alınan yakıt yüklü tankerler yeniden Venezuela limanlarına ulaşmaya başladı. Geçen hafta 832 bin varil benzin yüklü Forest ve Fortune isimli iki tanker Venezuela’ya vardı.

Ayrıca Hindistan’dan yola çıkan Malta bandıralı mazot yüklü bir tankerin 26 Eylülde gelişi Venezuela basınına yansıdı.

İlginç olan söz konusu tankerlerin gelişinin TankerTrackers.com sitesinden takip edilebiliyor olması. Son iki tankerin Ümit Burnu’nu döndükten sonra navigasyon sistemlerini kapatmış olmasına rağmen Venezuela’ya doğru geldiği biliniyordu.

Bu arada 23 Eylülde PVDSA mazot dağıtımına başladı. İlk olarak Maracaibo rafinerisinden taşınan mazot başkent limanına aktarıldı. Petrol Bakanı Tareck El Aissami duran petrol üretimine yeniden başlanıldığını açıkladı. Kapanan 1568 benzin istasyonunun yeniden açılacağını söyleyen bakan krizin aşılması için OPEC’i devreye sokmaya çalıştıklarını ifade etti.

Yakıt krizine neden olan başlıca etkenin ABD ambargosu olduğuna kuşku yok. Ancak petrol endüstrisinin ihtiyacı olan yatırımların yapılmamış olması da bugünkü krizin boyutunu belirleyen asıl etken.

Diğer yandan planlama kadar yatırımlar için gerekli olan yabancı sermayenin ülkeye girmemesi de petrol endüstrisinin çöküşünü hazırladı.

HEDEF 6 ARALIK SEÇİMLERİ

Venezuela petrolün çıkarılma maliyeti açısından dünyanın en uygun yerlerinden biri. Hem zemine yakın hem de kalite bakımından yüksek. Fakat petrol endüstrisi gerek mühendislik açısından gerekse de piyasada paraya çevirme açısından sanıldığından çok daha karmaşık. Ambargo kalksa, Venezuela yeniden uluslararası bankalarda işlem yapabilse kısacası her şey mükemmel bile gitse örneğin OPEC’in Venezuela’ya bir faydası olması zor. Çünkü petrol fiyatlarının bu kadar düşük seviyede seyrettiği bir dönemde Venezuela gibi bir aktörün piyasadan çekilmiş olması diğer petrol üreticisi ülkelerin işine geliyor.

Uzmanlara göre ülkedeki petrol üretiminin günlük iki milyon varilin üzerine çıkabilmesi için Venezuela’nın en az 6 milyar dolarlık bir yatırıma ihtiyacı var. Bu para bulunsa bile üretim için gerekli seviyeye ulaşması yedi yılı alacak. İçinde bulunulan şartlarda ise gerçekleştirilmesi olanaksız görünüyor. Maduro da taşıma mazotla yakıt sorununun çözülmeyeceğini biliyor. Venezuela yönetimi önündeki yılları değil ayları planlayarak hareket ediyor. İlk hedef de 6 Aralıktaki seçimlerin gerçekleşmesi.