Kim bilir hangi denizlerde buluşur dileklerimiz

O Deniz’ler ki bizim yürek sızımızdır. Bir çiğ damlası gibi, kırmızı bir gül yaprağı gibi naif ve temiz bir dilek sundum kendi denizimin maviliğine, kabul ola, sevda ola, şifa ola memleketime…

 

AŞÇI FOK

NURDAN ÇAKIR TEZGİN

 

Hıdrellezde ne yapacağını herkes bir şekilde biliyor artık. Yüzlerce sayısız gelenek görenek var. Bazıları arkaik ve antik çağlara uzanan çok eski gelenekler. Hepimiz çok şükür okuyup öğreniyoruz. Öyle ya, herkes köklü görenekleri uygulayan bir aileden geliyor olmayabilir. Fakat sonradan öğrenip kendine yakın gelen bir uygulamayı biraz meraktan biraz hoşluktan veya inanmak dürtüsüyle seçebilir. Hıdrellezin BAHAR ile özdeşlenmiş olması, her coğrafya, her millet, her dinden insanın sahiplendiği ortak miraslardan biridir.

Hıdrellez ritüelleri öyle zengindir ki, hangisinin ucundan tutacağımızı inanın şaşırıyoruz. Kültürel zenginlik denen şey bu olmalı. 

Hıdrellez arınmadır, başlangıçtır, şifalanmaktır, berekettir, doğumdur, canlanmaktır.

Hıdrellez günü yenecek tadına bakılacak yedi çeşit taze yeşillik, kimilerinde yedi çeşit S harfiyle başlayan yiyeceğe dönüşür. Soğan, sarımsak, salça, sirke, susam, süt, su, salatalık gibi her dilde değişebilen yiyecek içecekler. Kimileri hıdrellezi 48 saate böler iki gün boyunca kutlar ve mezarlık ziyaretlerinde sofra kurup öte aleme göçmüşlerini anar, onları unutmadıklarını ifade etmek için etsiz sebzeler ve börekler, buğdaylı mercimekli yiyecekler yer. Yumurta her inanışın içinde baş tacıdır. Yumurtasız Hıdrellez olmaz. Taze soğansız ve ısırgansız hiç olmaz.

Gövdesi kalın ağaçlara sarılmayı, gül ağacını, gül dalını da unutmayalım!

Nasıl ki hıdrellez ateşini kutsal biliriz, nasıl ki ateş yakıp üzerinden üç kere atlarsak şifa sayarız işte onun gibi, sırtımızı sağlam çınar, meşe, zeytin ağacına sürtersek ağrı sızıdan uzaklaşacağımıza inanırız. Gövdesi kalın ağaçlara sarıldığımızda doğa anamızın kollarıyla bir olup yenilendiğimizi düşleriz. Sabahın erkeninde kalkıp yeşil yaprakların üzerinden topladığımız çiğ tanelerinin yoğurdumuzu, ekmeğimizi mayaladığını şifalandırdığını, bereketle coşturduğunu söyleriz. Tabii mutfak ve kilerimizdeki taneli hububatımızın kapaklarını açıp çuvalımızın bağını çözüp Hızır’ın dokunmasına bereketini bırakmasına da teşne olup kalben inanmak isteriz. İnanmak istediğimiz ne çok şey…

O Deniz’ler ki bizim yürek sızımızdır.

Akarsulara, denizlere atılan dilek kâğıtlarımızı kim okur? Kim bilir hangi denizlerde buluşur dileklerimiz. Hangi DENİZ’lerin ruhuna dua yollarız… O Deniz’ler ki bizim yürek sızımızdır. Bir çiğ damlası gibi, kırmızı bir gül yaprağı gibi naif ve temiz bir dilek sundum kendi denizimin maviliğine, kabul ola, sevda ola, şifa ola memleketime…

Sabah çiği topladık

Mayamızı sakladık

Hıdrellez geldi diye

Ateşlerden hopladık.

Yeni bir görenekten ilham almadığımız gün yok. Bu yıl karınca yuvalarının Hıdrellez bereketine dair ne işlev gördüğünü öğrendim konu komşumdan.

Ne vakit Mayıs gelip Hıdrellez olur, işte o zaman yakar eli ayağı ısırgan otu. Öteki adı Ege’de dalağan ya da dalgandır. Dalar geçer insanı, dalayıp yakar ki şifa versin değdiği tene. Evet şifalıdır ısırgan, değdiği teni kızıştırıp kaşındırır, yakar, acıtır. İşte bu yanma ve kaşınma hissi kan dolaşımını hızlandırdığından, baharla birlikte kış miskinliğini atmaya yardımcı olur. Koyu kanı dellendirip damarlarda hızlandırmasının yanı sıra, ısırganı pişirip böreğe çöreğe, çorbaya, kavurmaya, haşlayıp ekşilemeye koymayı seviyoruz. Şifa niyetine…

Yeni bir görenekten ilham almadığımız gün yok. Bu yıl karınca yuvalarının Hıdrellez bereketine dair ne işlev gördüğünü öğrendim konu komşumdan. Hıdrellez gününün bir öncesi bir sonrası üç güne yayılabileceğini de bu vesileyle duymuş oldum. Bu üç günün birinde Güneşin doğuşu istikametine durup yedi ayrı karınca yuvasından kum toplanacakmış. Tabii karıncanın yuvasına zarar vermeden usulünce! Bu yedi ayrı yuva kumunu karıştırıp gül yapraklarıyla birlikte kurutup mutfağımızın bir köşeciğine asacakmışız ki bütün bir yıl evimizin bereketi dolsun taşsın.

Biter mi, bitmesin bu şirin adetlerimiz eksilmeden çoğalsın, hiç bitmesin. Bereketi ve şifasıyla Hıdrellezimiz kutlu olsun. Umut olsun, sağlık olsun. Amin.

 

Hızır suyu içtik mi

Isırganı biçtik mi

Kor ateşi sönmeden

Gül ağacı seçtik mi.

PAYLAŞMAK İÇİN