Kıçtan Beyinli Olmak!

Bunca gerçek rezillik, perişanlık, açlık sefalet, adaletsizlik, eşitsizlik, liyakatsizlik boyumuzu aşmışken hepsine göz yumuyor, duymazlıktan geliyor, sesimizi çıkarmıyoruz…
Ama…

 

EMİNE SUPÇİN

Konuşma organı başta olduğu için; herkesi, ağza en yakın bölge olan beyniyle konuşuyor sanıyoruz. Oysa genelimizin beyni bacak arasında. Orayla düşünüyor, orayla yorum yapıyor, orayla dedikodu üretiyoruz. Hatta sadece bacak arasındaki o kıllı bölgeyle itibarlar kaybedilip kazanılabiliyor. Pek bi’ muteber bölge. Diğer organları at gitsin.

Ne kıçtan beyinli bir milletmişiz yahu! Neden mi böyle diyorum? Haydi hemen akla geliveren birkaç problemimizi minik paragraflarla sıralayalım.

CDS yani Credit Default Swap (Kredi Temerrüt Takası), ülke risklerini açıklayan bir göstergedir. En basit anlatımla bir ülkeye verilen borcu geri alamazsanız bunu kefilden talep edeceksiniz demek. Ve ülkemizin CDS puanı yerlerde sürünüyor. Kimse bize kefil olmak istemiyor, olacak olanlar da tefeci mantığı ile bakıyor.

Güzelim memleketimiz, kara para aklama ve terörün finansmanı konusunda eksiklikleri bulunan ve risk içeren ülkeler arasında. Yani yakın gözetim altında tutulması anlamına gelen gri listedeyiz. Kara listeye girmemize az kaldı.

Ormanlarımız yanıyor, üstelik geçen yıl yaşadığımız afetlerden hiçbir ders almamış gibi aynı beceriksizlikle seyrediyoruz. Hatta yangından idam hükmünü tekrar geri getirmek için fayda umuyoruz.

Ülkemizin altın madenlerini çıkarıp işleten şirket siyanürle işlem yapıyor, halkımız zehirleniyor kimsenin umurunda değil. Daha dün Türkiye’nin Çernobil’i olarak adlandırılan, 20 ton siyanürün Fırat Nehrine karışmış olduğu Jandarma raporuyla sabitlenmişken ne iktidarın ne de muhalefetin gündemi bile olmuyor.

Öte yandan…

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;

Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.

Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…

Hani, tâ’ûna da zuldür bu rezil istilâ!

 

Hatırladınız mı bu mısraları? Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Savaşımızı anlatan ve dünyanın kim bilir neresinden gelip bizimle savaşan belaları anlattığı dizeler. Şu gün sessiz bir istila altındayız ve 10 milyonun üstünde, adı sığınmacı ama aslı bilmem ne bela ile yüz yüzeyiz.  

Her ne kadar TÜİK, ufak at civcivler yesin oranında enflasyon açıklasa da gerçekte hissedilen ve yaşanan enflasyon yüzde yüzün çok üstünde. Halk perişan ama sesini çıkarmaya ya korkuyor ya da artık güvenecek kimseyi göremediğinden içine kapanıyor.

Toplumsal değerlerimizi bir bir kaybediyoruz ve insanların en namuslusu bile ayakta kalabilmek için çakallık özel derslerine kayıt yaptırıyor.

Ve…

Bunca gerçek rezillik, perişanlık, açlık sefalet, adaletsizlik, eşitsizlik, liyakatsizlik boyumuzu aşmışken hepsine göz yumuyor, duymazlıktan geliyor, sesimizi çıkarmıyoruz…

Ama…

Kim kiminle üçlü yapmış, kim kimin şeyine el atmış, kimin kaseti varmış, kimin aşna fişnesi ortaya çıkmış meselesine gelince herkes konuşuyor! İşte bunun adı “kıçtan beyinli” olmak!

 

paylaşmanız için