Kibrin Yansın!

Yangınla mücadele eden Erdal Tokla ve Yaşar Cinbaş adlı işçilerin de ölüm haberi geldi. Bir devlet yangına bu kadar hazırlıksız olur mu? Bu orman işçilerinin büyük çoğunluğu bu iktidarca bildiğiniz anlamda köleleştirilmiş! Yeni mezun genç çocukları sınav kılıfı altında taşeron işçi yapıyorlar. Elbette ki yeterli eğitimleri yok! Canlarını hiçe sayarak…


ALİ HAN EREÖRNEK

AKP iktidarında yaşanan; doğadan insana bütün kıyım ve kırımların üç nedeni var: birincisi fıtrat,  ikincisi muhalefet, üçüncüsü de “Büyük Türkiye’yi çekemeyen dış güçler”. Maden kazası mı, fıtrat; doğal afet mi, kader; salgın mı, dış güçler; kuraklık mı, inançsız ve duasız muhalefet…

Yaz başından bu yana Orman Bakanlığı bütün televizyon kanallarında “Ormanları yakmayın, geleceği yakmayın” diyerek kamu spotu döndürmekten başka bir şey yapmamış. Peki ne yapmış; “bütün ağzı dualılar gibi” yangın çıkmasın diye dua edip durmuş. Doğa “dua mua” dinlemediğini binlerce yıldır biz ahmak insanlara anlatıp duruyor da, onun dilini anlayan ve konuşan bir tane bile insan bulunmuyor. Onun dilini anlayanlar bize çeviri yapmaya kalktıklarında “duasız ve inançsız” olarak linç ediliyorlar. Anlayacağımız bu “ağzı dualı iktidar” yine yavuz hırsızı bastırdı. Üstelik bunu yapanlar bir distopik veya komedi roman karakteri değil bizim ülkemizin siyasi liderleri. Bunca yer yanıyorken ülkenin Cumhurbaşkanı : “THK’nin elinde kullanabilecek uçak yok”, “siyasi partilerin yaklaşım tarzları üzüntü verici”, “dünyanın sayılı itfaiye örgütlerine sahibiz”, “THK’nin elinde uçakları varmış falan. Bunu neye göre söyleyebiliyorsunuz?” minvalinde açıklama yapmış!(1)

Peki daha iki ay önce Ay’a yola çıkan iktidar, var olduğunu bildiğimiz yangın uçaklarını ne yapmış, Ay modülüne motor mu? Hani bilmiyorum, öğrenmek için soruyorum sadece. Peki geçen yıl Avustralya yangınlarında o ülkelerin iktidarı farklı bir şey mi yaptı sanıyorsunuz; hayır. Belki biraz daha “utangaç” davrandılar, o kadar. Bir devletin “çok kurak bir yazın geçeceğini öngörememiş olması” mümkün mü? O devletin iktidarı, doğanın dilini anlayıp konuşanları değil, rüyaya yatanları dinlerse mümkün.

Bakanlığın görevi, halkın eğitimi

Öncelikle internette de bulacağınız bir linkten Orman Bakanlığı görevlerinden bahsedelim.  Orman Yangınlarının Önlenmesi ve Söndürülmesi Uygulama Esasları adı altında bir genelge var. Uzun uzadıya girmeyeyim, ancak 2.Bölüm’de;“halkın eğitimi” diye bir bölüm bulunuyor.(2) Burada söz konusu eğitimleri alan beri gelsin! Benim de içinde bulunduğum köyde duyan ve eğitim alan yok! Bu kuralları koyanlar uygulamakla ya da biz yurttaşlar talep etmekle mükellef değil miyiz? Bu konuya yazının ilerleyen bölümünde değineceğim. Benim yaşadığım köyün 15 metre ilerisi orman ve ben ne yapacağımı bilmiyorum! Kimse bununla ilgili bir önlem bilgisine sahip değil? Ne yapacağız tüyecek miyiz yangın çıkınca ya da mücadele edecek miyiz? Hani Avropa vs. bizi kıskanıyor ya, halk olmasa bu orman işçisi kahramanlar bizim evimizi, yurdumuzu belki de kurtaramayacak.

Cahil ve aç bırak

Marmaris’te geçen yangında ölen orman işçisi sözleşmeliymiş. Ne önemi var canım diyeceksiniz şimdi. Tabii ki var! Konuyu deştim ve bu orman erlerinin büyük çoğunluğu bu iktidarca bildiğiniz anlamda köleleştirilmiş! Yeni mezun ve “devlete kapağı atar mıyım?” diyen genç çocukları sınav kılıfı altında taşeron işçi yapıyorlar. Bu konuda çoğunun elbette ki yeterli eğitimi yok! Canlarını hiçe sayarak insan böyle çalıştırılır. Türk sağının en büyük siyaseti: Cahil ve aç bırak, sonra senden beslenen bir tarikata, bir derneğe, partinden bir belediyeye işçi olarak al ve ölene kadar sana kul köle olsun. Bu siyaset 50’lerde köyleri boşaltıp köylüleri kentin çeperlerine hapseden siyaset, bugünkü de devamı.

Yeşil Gazete, Bartın Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erdoğan Atmış’la bir röportaj yapmış. Atmış,   öncelikle “Ormanların madencilik, otel yapımı, köprü ve karayolu yapımı gibi sebeplerle yapılaşmaya açıldığına dikkat çekmiş, sonra da “Ülke genelinde bu tarz amaçlarla tahsis edilen orman alanı yaklaşık 700 bin hektara ulaştı.Biz parçalara ayırdıkça insanlar gelmeye başladı. Gördüğünüz gibi orman yangınları artık yerleşim yerlerinin çok yakınlarında çıkıyor. Orman alanı içinde bu kadar yerleşim olması yangın riskinin artması anlamına geliyor.”(3) Burada hükümet politikaları önemlidir, tabii ki biraz akıl ve izan olsa. Ormanı o kadar bölüp açtılar ki zaten birinin kibrit çakması gereksiz!

Yakacaksın bunları!

Manavgat’ta, yangına neden olmakla suçlanan iki kişi halk tarafından linç edilmek isteniyor. Jandarma haklı olarak iki kişiyi kurtarıyor, jandarma aracını taşlıyorlar. O insanların bölgeden çıkmasına müsaade etmiyorlar ve aracı ters çevirip bir güzel yakıyorlar; niye çünkü yangına karşılar. Üstüne üstlük bir de komando ve TOMA takviyesi geliyor. Yola kalasla barikat kurup kalasları da yakıyorlar! Yani bizim insanın yangına bakış açısı da bu: Yakanları yakmaktan tut idam isteyene kadar…

Konuşacak şey var mı bu konuda?

Marmaris orman yangınını 10 yaşında iki çocuk çıkarmış. Çocuklar ormanlık alanda kitap yakarken yangın büyümüş. Kola şişesiyle su taşımışlar, ama nafile korkup kaçmışlar. Haberleri sitelerden okuyun. Kimi PKK desin kimi başka bir melanet. Sorun bilimsel aklın, doğanın dilini konuşup anlayanları linç etmemizde… “Kâfirler için yaşasın cehennem” öyle mi? İşte size cehennem, hem de inanan, inanmayan diye ayırmayıp hepimizi yakıyor!

Suçu başkasına atmak

Terörle bağdaştırıldı bütün yok oluşlar.“Yok oluş, diyorum, çünkü bu yitenleri geri kazanmamız mümkün değil artık. Sebebi ne olursa olsun bunca yangının neredeyse eşzamanlı çıkmasına o kadar takılmışlar ki. Niye? Yukarıda söz ettiğim, “önlem ve bilimsel müdahale” diye bir öngörü yapacak devlet kalmamış. Köylü ve yerleşim birimlerindeki halka herhangi bir eğitim verilmediği gibi ben bu satırları yazarken muhtarları bir toplantıya çağırdılar. Sonuçta yöredeki halk traktörlere takılacak su pompalarıyla destek verecek ve şüpheli araç görülürse jandarma haberdar edilecek. Önlem bu!  Suyun nereden basılacağı, hareket noktaları vs. bir yangın tatbikatı köylerde yok! Oysa her köyün ve yerleşkenin kendine has arazi, rüzgâr yapısı var. Bas suyu! Su nerede? Yok! Yahu çeşmeden doldur. Önlem bu.

Aklı çoktan geçtim küçücük bir vicdan kırıntısı kalmamış. Yandaş basına bakıyorsun, birinde dahi THK uçaklarıyla ilgili tek satır yok ya da “Niye bunca Cumhurbaşkanı uçağı var da yangın uçağı yok” demiyor, diyebilir mi? Küresel ısınmayı yaratan sizin liberal beyinler olunca bu sorguyu yapmak zaten tuhaf da, insanlık da yok mu arkadaşlar?

Bu körlüğü, bu egoizmi insanın, bu kibri kapitalistlerin sonsuza dek sürmez! Biz hesap soramazsak Dünya kendi faturasında “Büyük Yok Oluş” yazacak. Belki şu biraz teselli olabilir: İnsanın “homo” türü olarak evrimleşmesi 200 milyon önce başladı. Birçok insansı ata türümüz yok oldu, biz de yok olabiliriz!

 

PAYLAŞIMLARINIZ İÇİN