İşte bu hiç olmadı Serhan Asker!

Çünkü 12 Eylül bir şair ve bir öğretmen olan Enver Karagöz’ün boğazına kaynar su dökerek sesini almaktır. Artvin’de 12 Eylül bu olay görmezden gelerek anlatılamaz. 12 Eylül karşıtlığınız samimi olmaz ve yalan söylemiş olursunuz. Adama 12 Eylül’den de Artvin’den de haberi yok bile derler.

 HAYRETTİN GEÇKİN

Anlatacaklarım için bana kızacağınızı biliyorum. İçinizden; “ülkeyi zaten kararttılar, doğru dürüst bir iki kanal var, onların yaptığı birkaç aydınlık programı izleme şansımız da olmasa nerdeyse boğulacağız, siz ne demek istiyorsunuz” gibi öfke karışımı seslerin yükseleceğini de biliyorum.

“Öyle durumlar vardır ki susarsanız yalan söylemiş olursunuz” der bir bilge. Onun sözünden alarak bir konuya açıklık getirmesem ben de yalan söylemiş olurum. Hiçbir kötü niyetim yok. Kimseyi azaltmak ve ötekileştirmek niyetinde değilim. Benim dünyayı kavrayışıma ve insana bakışıma böyle bir şey yakışmaz da zaten.

Metin Lokumcu.

12 Eylül günü Halk TV “Görkemli Hatıralar” programı ile Artvin- Hopa’daydı. Kazım Koyuncu’nun ve Metin Lokumcu’nun doğup büyüdüğü, gök mavisi, su  ve yaprak yeşili topraklarda yani… Dostlarım Metin’e de Kazım’a da bir ölçüde hak ettikleri yer verildi programda. Bu iyi bir şeydi, acılarımızı dindirmeye, onlara olan özlemlerimizi ifade etmeye, gönüllerimize su serpmeye, daha güzel dünya umutlarımızı yeşertmeye yönelikti. Değerlerimizi yaşatma kültürümüze katkıydı. Onların üstünden dağlarımızı, derelerimizi ve geleceğimizi savunmak için bir duyarlılık yaratma işiydi de aynı zamanda. Doğadan görüntüler, folklor ekibinin ortaya koyduğu performans, dahası Nâzım’ın Hopa’daki geçmişi ve hapishane hayatı da programa yansıdı; yakıştı da doğrusu. Bunlara denecek şey yok.

Ne eksik ne fazla diye dönüp geriye bakmaz mısınız?

Ama bir şey olmadı. Hatta hiç olmadı: 12 Eylül’ü kınama biçimi.  Adeta bir geçiştirme. Bildik şeylerle konudan şöyle bir söz etme… Bir ilde, bir ilçede yapılacak programa gidiyorsanız ve orayla ilgili bir takım araştırmalar yapmıyorsunuz. Olacak şey mi? Kaldı ki daha önce de Artvin’den Görkemli Hatıralar Programı’nı izletmiştiniz bizlere. Yaptığınız programlarda ne noksan ne fazla diye dönüp geriye hiç bakmaz mısınız Allah aşkına?

Görkemli Hatıralar Programı’nı Burgaz Adası’nda yapacaksanız Sait Faik’i, Bodrum’da yapacaksanız Halikarnas Balıkçısı’nı, İzmit’te  yapacaksanız Ruşen Hakkı’yı araştıracak bilinen ve bilinmeyen yönleriyle ortaya koyacaksınız. Çünkü programınızın formatı bu. Eğer böyle olmayacaksa oralara kadar zahmet etmenize gerek yok, benzer şeyleri Halk TV’nin merkez binasında da yapabilirsiniz.

Bir şey daha var: Bir ilde, bir ilçede yaşamış sanatçılar, halk önderleri, devrimciler ulu şair Kemal Özer’in deyimiyle o yerin üzerindeki saydam örtülerdir, orayı bilinir-görünür yapar ve geleceğe bırakırlar. O yerleri, o insanlar olmadan görseniz bile eksik görürsünüz.

Keşke 11 Eylül günü Artvin Borçka’da yapılan Görkemli Hatıralar Programı’nda Memleket şiirleri de yazan ve “Ben Artvinim Dostlar Bensiz Olmaz” adlı şiiriyle tüm Artvinliler tarafından bilinen-sevilen Borçkalı şair Ruhan Odabaş’ın da adı anılsaydı, andığım şiiri okunsaydı.

Anladığıma göre Serhan Asker bu programlara yeterince hazırlanacak zaman bulamıyor. Gördüğüm kadarıyla donanımı da eksik. Ruhan Odabaş ismi ve andığım şiiri öğretmen kökenli Borçka Belediye Başkanı’nın da aklına gelmedi ne yazık ki; Artvin temsilcisi, hukukçu milletvekili Uğur Bayraktutan’ın da…

Böyle hukuk olmaz ama!

Türkiye’nin Victor Jara’sı

Bir önceki paragrafta “Ama bir şey olmadı. Hatta hiç olmadı” diye söz ettiğim meseleye asıl şimdi gelmek istiyorum. Artvin’de 12 Eylül’ü anlatma meselesine: Artvin; yurt, dünya  ve çevre sorunlarına karşı duyarlı ve mücadeleci insanlarıyla bilinir. Artvinli bir şeyi isterken herkes için ister. O herkesin elde edeceği şeyin içinde kendi payına düşene razıdır. Haram yemez, kimseye zarar verme planları için girmez. Bu yüzden 12 Eylül’ün Artvin’le hesaplaşması da akıllara, vicdanlara sığacak cinsten değildi. Diyebiliriz ki Artvin’de 12 Eylül’den nasibin almayan insan bulmak çok azdır. Gençlere işkence mi yapılmadı, binlerce insan işkenceden geçirilip hapislere mi atılmadı… Köylüler, kentliler sıra dayağından geçirilip itirafa mı zorlanmadı. Saymakla bitmez. Ancak ülkemizde  12 Eylül’le birlikte öne çıkan bir isim var : Enver Karagöz; Türkiye’nin Victor Jara’sı. Nasıl ki Victor Jara Şili’de Pinocet Cuntası tarafından “bir daha gitar çalmasın, şarkı söylemesin, kitlelerin yüreğini havalandırmasın” diye önce parmakları, o haldeyken gitarını çalmaya devam edince de bileklerini kesmişse, benzer şey 12 Eylül Cuntası tarafından Artvin’de şair, öğretmen Enver Karagöz’e de uygulandı. Benim mezun olduğum Artvin Öğretmen Okulu 12 Eylül’le birlikte işkence haneye çevrildikten sonra “bir daha şiir okumasın, ateşli konuşmalarıyla kitlelerin yüreğini havalandırmasın” diye bir gece boğazına kaynar su dökülerek sesi alındı. 12 Eylül’ün en geniş özetidir bu olay aslında.

Enver Karagöz.

Evet! Türkiye’nin her yerinde ve dünyada bilinen bu olay üzerinde her nedense bir izleyici tarafından mesaj yoluyla  Serhan Asker’e anımsatılmasına rağmen durulmadı. Enver Karagöz’ün bazı kaygılardan ötürü Serhan Asker’in şairler ve devrimciler listesinde olmamasına bir şey diyemem. Fakat  Enver Karagöz ismi geçtikten sonra program konukları içinde yer alan  ve üstelik Kazım Koyuncu, Metin Lokumcu’ gibi değerlerin doğup büyüdüğü topraklarda belediye başkanlığı yapan birinden ve Artvin’in TBMM’deki temsilcisi Uğur Bayraktutan’dan susmalarını beklemezdim.

Çünkü 12 Eylül Artvin’deki öğretmen okulunu kapatmaktır. Çünkü 12 Eylül bir şair ve bir öğretmen olan Enver Karagöz’ün boğazına kaynar su dökerek sesini almaktır.

Türkiye’nin pek çok yerinde 12 Eylül bu olayı içine alan bir şekilde anlatılıp lanetlenirken Artvin’de 12 Eylül’ü bu olay görmezden gelerek anlatılamaz. 12 Eylül karşıtlığınız samimi olmaz ve yalan söylemiş olursunuz. Adama 12 Eylül’den de Artvin’den de haberi yok bile derler.

Serhan Asker’in şair listesi

Bitirirken bazı okurlardan da şöyle bir  ricam var. Ne olur bu yazıyı okuduktan sonra örneğin “Görkemli Hatıralar Programı Assos’tan yayın yaptığında Homeros’tan, Assos’ta yaşamış felsefecilerden, adı İda ile özdeşleşmiş şair Ahmet Uysal’dan, 348 bin ağacın kesildiği Kaz Dağları’ndan, orada madencilere karşı verilen mücadeleden, dünyada ilk güzellik yarışmasının bu topraklarda yapıldığından söz edilmediğinde neden sesinizi çıkarmadınız” diye sormayın. Örnekleri çoğaltmaya kalkıp sözgelimi; “Didim’deki Görkemli Hatıralar Programı Apollon Tapınağı’nın bulunduğu alanda yapılmadığı için niçin itiraz etmediniz” diye çıkışmayın bana. Veya “Tokat’taki Görkemli Hatıralar Programı ile ilgili program konuklarından Kıvırcık Ali’nin bağlama hocası Nejdet Kurt’un program sonrası  sosyal medya aracılığı ile Serhan Asker hakkında yaptığı olumsuz değerlendirmelere ağzınızı açıp da yakınmalarınızın bir kısmını adamın yakınmalarına niçin eklemediniz” diye üstüme gelmeyin. Hatta daha da ileri gidip “Serhan Asker’in körün bellediği gibi Nevzat Çelik ve Ataol Behramoğlu’ndan başka şair ismi bilmeyişine eleştiri getirmediniz ve o zat-ı muhteremin popülist isimlere düşkünlüğünü görmezden geldiniz” diye ve daha pek çok şey için yüklenmeyin bana. Zaman tanımak gerekebilirdi. İnsanlar yanlışlarının öğrencisidir çünkü, onlardan da çok şey öğrenir diye düşünmemin neresi garip? Sonra benim niyetim bağcıyı dövmek değil ki. Hala iyi niyetimi koruyorum üstelik. Belki bu yazı Halk TV’nin ve Serhan Asker’in eline ulaşır ve hepimizin ihtiyacı olan böylesi programlar nitelikli bir hale, estetik bir yapıya kavuşur umudundayım.

Ne dersiniz? Olmaz mı?

PAYLAŞMAK İÇİN