Helal Etmiyorum…

Mesela bana yaşattığınız hayal kırıklığını helâl ederek başlayabilirdim

Sonra düşünmeye başladım.

Hangi birini helal edeyim?

Mesleğimin, müzisyenliğimin itibarını mı?

Haksız vergiler ile yarısı boğazınızdan geçen kazancımı mı?

HİCRAN AYDOĞDU
İlk seçildiğiniz yılı hatırlıyorum.
Meclis lojmanlarını reddedip, halkın arasında oturacağınızı ilan ettiğinizde, işte dedim, ne düzgün davranış, sonunda halkı anlayan biri mi geliyor acaba? Öyle ya şiir seviyor, sanat seviyor, hapse girdi özgürlüğün değerini biliyor.
Çünkü tüm söylemler özgürlük, halk gibi yaşamak, eğitimi yüceltmek üzerindeydi.
Oysa devrimci bir gençtim ben. Bana çok yabancı bir düşünceden geliyordunuz,  baktığımda. Buna rağmen savundum, dedim ki: “doğru şeyler yapıyor bir durun bekleyin, bakalım”.
Sonra, oturduğunuz yerin değeri arttı. Çünkü tüm yandaşlarınız çevrenize taşındı. Sonra aşama aşama saraya sıçradınız.
Mesela bana yaşattığınız hayal kırıklığını helâl ederek başlayabilirdim
Sonra düşünmeye başladım.
Hangi birini helal edeyim?
Mesleğimin, müzisyenliğimin itibarını mı?
Haksız vergiler ile yarısı boğazınızdan geçen kazancımı mı?
Mahvedilen eğitim sistemi ile çocuklarımın belirsizleşen geleceğini mi?
Anlamsızca, sınır dışlarında şehit verilen gençlerin kanını mı?
Mafya ve tarikatlara yedirilen hazineyi mi?
Kendi ülkem de yabancı haline getirilerek elimden alınan nitelikli yaşam hakkımı mı?
Yetersiz yasalarınız yüzünden katledilen kadınların ve hayvanların arkasından döktüğüm gözyaşımı mı?
10 tanesi 1 yabancı para etmeyen liramı mı?
Parsel parsel kestirdiğiniz ağaçları mı?
Yandaşlarınızın otel yapmasına izin verdiğiniz o güzelim koyları mı?
Maden çıkaracağız diye siyanürle oyduğunuz Kazdağlarını mı?
Sektörleri ile ilgili hiç bir deneyimi olmayan insanları sırf yandaş ilişkileri yüzünden en tepelere getirip, bu sektörlere gerçekten emek veren sektör çalışanlarının, boşa giden emeğini mi… helal edeyim?
Bin bir emekle kurulan ama satılamazsa kapatılan fabrikaları mı helal edeyim?
Sadece yapan firmanın kazançlı çıktığı ben değil, torunum bile ödese borcumun bitmeyeceği köprülere verdiğim parayı mı?
Ülke dışına çıkınca yarı fiyatına alabildiğim ama ülkeye dönünce vatanımın üretimi ürünlere verdiğim iki kat parayı mı?
Devlet televizyonu olması gereken ama partinizin propaganda aracı haline geldiği için yıllardır izlemediğim halde her ay vergisini zorla aldığınız TRT katkı payını mı?
Tarikatlara peşkeş çekilen arsaları arazileri mi helal edeyim
50 yıllığına kiralanıp sonra özelleştirilip parsel parsel satılan vatan toprağını mı?
Tüm ülkenin üzerine serpiştirdiğiniz ötekileştirmeyi mi?
Bazılarını korkutarak, bazılarını hapse atarak hatta bazılarını ihya ederek engel olduğunuz, gerçek haber alma özgürlüğümü mü?
Mahkeme salonlarında artık var olmayan adalete güveni mi?
Bunlar Müslümansa, ben değilim diye artık sorguladığım dinimi, inancımı mı?
Ülkede bu kadar eğitim, sağlık, iş alanı eksiği varken yaptırdığınız hapishaneleri camileri, külliyeleri mi?
Vatanım derken yüreğimden artık parça parça eksilen gururu mu?
Mustafa Kemal’in söylediği “vatanını en çok seven işini en iyi yapandır” sözü çınlıyor kulaklarımda.
İşini iyi yapanın değil işini bilenin yükseldiği ve Türkiye insanının karakterinin en çok bozulduğu son 20 yılı mı helal edeyim mesela?
Bırakmadığınız yaşam sevincime ne dersiniz, onu helal edeyim mi?
Oysa sokaklarında dans ederek şarkı söyleyerek dolaşabileceğimiz, her dinin özgür , her kökenden insanımızın mutlu yaşayabileceği bir vatan hayal ediyordum sadece.
Kırdığınız  hayallerimi mi helal edeyim?
“Kul hakkı, Allah’ın affetmediği günahlardandır. Bunun büyüğü de küçüğü de aynıdır. Kesinlikle hak sahibi ile helalleşmek gerekir” diyor ya “ulemâ”.
“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir kul hakkı varsa, altın ve gümüşün geçerli olmadığı hesap günü gelmeden önce helalleşsin. Aksi halde yaptığı haksızlık oranında iyi amellerinden alınarak hak sahibine verilir.  Şayet sevabı kalmamışsa hak sahibinin günahlarından alınıp, haksızlık edene yüklenecek” diyor ya Hadis… 
Yani üzerinde  “kul hakkı” olan herkese istediğiniz kadar dinin yasaklarına uyun,  istediğiniz kadar namaz kılın, ibadet edin, “kul hakkı varsa omuzlarınızda” yeriniz cehennemin dibi diyor ya…
Bir nebze katkımız olursa şu cehennemin dibi işine ne mutlu bize ..
Bilemem elbette “öteki dünyada” ne olur haliniz…
Ama bu dünyada ben, helal etmiyorum hakkımı.
PAYLAŞMAK İSTERSENİZ