Global güç olmaya adım adım

Son yaşananlardan, “Çin’in Orta Doğu politikasındaki nitelik değişiminin” izleri gözlenmektedir. Kuşkusuz Çin-İran işbirliği, ABD’nin müttefikleriyle kurduğu ortaklığın bir benzeri değildir. Yine de “Çin’in müttefikleri yoktur ticari ortakları vardır” algısının artık sonlanabileceği anlaşılmaktadır. Bu olgu da, bölgedeki Amerikan hegemonyasının huzurunu bozmaya yeterli olmaktadır

 

ERSİN DEDEKOCA

Türkiye’de yeni “ekonomi reformlar!” açıklanırken Çin’de de “14. Beş Yıllık Kalkınma Plânı’nı” kabul ediliyordu. Başkan Xi Jinping söz konusu plânı, “Çin şimdi dünyanın gözleri içine bakabilir” tanımlamasıyla sunuyordu. Plân’da Çin için, 2025’te “her alanda kendi kendine yeterli” ve Kuzey Yarım Küre’de de “pay sahibi’’ olmak hedefleniyordu.

Diğer yandan ABD’nin yaptırım uyguladığı Çin ve İran dışişleri bakanları, geçtiğimiz hafta (27 Mart) 25 yıllık bir iş birliği anlaşması imzaladı. Çin ve İran, 25 yıllık bir iş birliği anlaşması imzalayarak, Çin Dışişleri Bakanı’nın açıklamasına göre, “stratejik ortaklık” seviyesine ulaşmış durumdadırlar.

Geçen haftaki “ABD yönünden Çin sorununu ve yeni gelişmeleri” incelediğimiz çalışmadan sonra bu haftaki yazımızı, Çin’deki son gelişmelerin ve geçen hafta Tahran’da bağıtlanan anlaşmanın irdelenmesine ayırdık.

ÇİN’İN SON (2021-2025) BEŞ YILLIK KALKINMA PLÂNI

Covid-19 salgını sonrasında 2020 yılı üçüncü çeyreğinde yüzde 4,9 oranında “yıllık büyüme” gerçekleştirdiği anlaşılan Çin ekonomisinin, her iki yönden de (talep ve arz) “yeniden canlandığı” ve 2020 yıllık büyümesinin yüzde 2 veya üzerinde olacağı anlaşılmıştı.[1] Nitekim 2020 yılı GSYH büyümesi yüzde 2,3 olarak gerçekleşti ki, bu veriyle Çin, büyük ekonomiler içinde “büyüme oranı pozitif” tek ekonomiydi.  

29 Ekim’de sonuçlanan 19 ncu Çin Kominist Partisi Merkez Komitesi toplantısında ekonomide “kaliteli büyüme” vurgusu yapılmıştı. Bu strateji, Çin’in 14 ncü Beş yıllık Plân (2021-2025) ve 2021-2035 yıllarını içeren orta vadeli plânda da içerilmektedir. Her iki plân da, nihai karar organı olan Çin Ulusal Halk Kongresi’nin 5 Mart-11 Mart tarihlerinde Beijing’te yaptığı toplantılarda kabul edildi.[2]

Yeni Plânın bir özelliği de, 2015’te ortaya atılan “made in China” kavramının 2025 programı olmasıdır. 13’ncü Beş yıllık Plan’ın imalat sanayiine ilişkin kesiminde yer alan bu sanayi programı, yüksek teknoloji içeren üretim kollarının öncelikli gelişimini hedeflemekteydi. Bu sefer, yapay zekâ ile başlayıp, derin yeryüzü, deniz, uzay, kutup araştırma/sondajları (deep earth, sea, space and polar exploration) ile son bulan “yedi öncelikli alan” belirlenmiştir. Yeni liste, önceliklerin bir “sanayi programı” olmanın ötesine; teknoloji ve bilim politikası alanlarına taşındığını göstermektedir. Söz konusu plân, “teknolojide kendine yeterlilik, ulusal gelişmenin stratejik bir hedefidir” ifadesini açıkça içermektedir.

Çin’in bu yeni kalkınma plânı âdeta, “yeni Çin Çağı’nı anlatan bir belge” gibi durmaktadır. Bir diğer ifadeyle, yedi kıtada “Çin İpek Kemerini” örmüş olan bu ülke, şimdi Kuzey Yarım Küre’de de “pay sahibi’’ olmayı amaçlamaktadır. Dünyada yakın dönemde Çin’in “hissedilir sıcaklığının” çok artacağı anlaşılmaktadır.

14 ncü Plânda bu yıl için “yüzde 6’yı aşan” bir büyüme hedefi belirlemiştir. Bu “alt sınır”, IMF, DB ve OECD’nin Çin için öngördüğü yüzde 8 civarındaki büyüme öngörülerine göre ılımlıdır. Bunu tamamlayan ikinci iddialı hedefi ise, yüzde 65 oranı ile bir “kent toplumu” olmanın düşünülmesidir. 2021’ye ilişkin diğer makro-ekonomik hedeflere baktığımızda, “kentsel işsizlik oranıyüzde 5,5’in altına çekilecek; enflasyon yüzde 3 civarında seyredecek; Ar-Ge ve savunma harcamaları yüzde 7 ve yüzde 8,6 oranlarında artacağını görmekteyiz.

Borç/GSYH oranı yüzde 300’e ulaşmış olan Çin için bunun “azaltılması” ise hedef olarak alınmamış. Yüzde 3.2’lik “çok iddialı” bir “bütçe açığı” hedefi bulunmaktadır.

Dünya Bankası ölçütlerine göre “kişi başına ulusal gelir düzeyi” bakımından Çin’in “zengin ülkeler eşiğine 2025’te ulaşacağını” ileri sürülmektedir. Keza son yıllarda iki ekonomi arasında oluşan büyüme makasının daralmaması halinde, “GSYH bakımından Çin’in 2028’de ABD’yi aşacağı” Batı çevrelerinde de öngörülmüştür.[3]

İran Dışişleri Bakanı Zarif, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi

13. Plân “Çok Taraflı Dünya İşbirliği” temalıydı. 14. Plân’daki hâkim vurgu ise “Dünya ve Hegemonya” olarak ortaya çıkmaktadır. Burada anlaşılan o ki, son 5 yılda, dünya genel ve Çin özel köprülerinin altından çok sular akmış görünüyor.

ÇİN ile İRAN ARASINDAKİ ANLAŞMA

Geçen haftaki “Eskimiyen.com.” da yayınlanan yazımızda da belirttiğimiz gibi, 18 Mart’ta Alaska’da Çin’le yaptıkları ilk buluşmada Biden’ın ekibi, azar modunda Tayvan, Hong Kong ve Sincan (Uygur) dosyasıyla lafa girince, alışık olmadıkları bir yanıtla karşılaşmıştı. Çinli diplomatlar, ABD’nin insan haklarından bahsedecek durumda olmadığını, uluslararası toplum adına konuşamayacağını ve üst perdeden buyuramayacağı karşılığını vermişti. Bu yaklaşımda, artık “alttan alan ağırbaşlı Çinli” görüntüsünün değiştiği ortaya çıkmaktadır.

Yaşananlar, ABD’in “Çin’i önleme stratejisini” önceledikçe Pekin de, küresel stratejisinin eksik duran askeri-politik taraflarını öne çıkarmaya çalıştığını; Amerikan baskılarını, jeopolitik hamlelerle karşılıksız bırakmayacağını göstermektedir.

Pekin’in bu yaklaşımının son örneğini Çin-İran ilişkilerinde görmekteyiz. Çin lideri Xi Jinping’in 2016’daki İran ziyareti sırasında üzerinde durulan “25 yıllık kapsamlı ortaklık anlaşması”, nihayet 27 Mart’ta Tahran’da iki ülkenin dışişleri bakanları tarafından imzalandı.

New York Times’ın haberine göre, anlaşma bankacılık, telekomünikasyon, liman, demiryolları, sağlık ve bilgi teknolojileri gibi birçok sektöre Çin’in 400 milyar Amerikan Dolar’lık ($) yatırım yapmasını öngörmektedir. Karşılığında ise Çin, İran’dan düzenli olarak “indirimli” petrol tedarik edebilecektir.[4]

  • Anlaşma Öncesi Gelişmeler

2016’da anlaşma ile ilgili 19 maddelik ortak bir açıklama yapılmıştı. Bu metin ekonomik, siyasi, askeri ve güvenlik alanlarında ikili ilişkilerin genel çerçevesini çiziyordu. Açıklama ne somut projelere ne de yatırım hedefiyle ilgili rakamlara yer veriyordu.[5]

23 Haziran 2020’de Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, taslak anlaşmanın kabinede onaylandığını duyurmasına paralel olarak yeni bilgiler sızdı. 18 sayfalık taslakta enerji, elektrik, su, arıtma ve iletişim projeleri; havaalanı, liman, hızlı tren ve metro inşaatları; Keşm, Maku ve Ervend serbest bölgelerine yatırımları içeren 100 kalemlik bir listeden bahsediliyordu. Körfez’deki Kiş Adası ile bir deniz üssünün Çin’e tahsis edileceği, tatbikat, eğitim, silah geliştirmeyi içeren askeri ortaklık kurulacağı ve istihbarat paylaşımına gidileceği öne sürülüyordu.[6]

  • Anlaşmanın İçeriği

İran ve Çin, Pekin’in başlattığı “Kuşak ve Yol” projesine, Tahran’ın katılımını öngören 25 yıllık işbirliği anlaşması imzaladı. Anlaşmaya göre Çin, 25 yıl içinde İran’a 400 milyar $’lık yatırım yapacak, karşılığında ise İran’dan ucuz petrol alacak.

New York Times’ın haberine göre, anlaşma taslağında önümüzdeki 25 yıl içinde bankacılık, telekomünikasyon, limanlar, demiryolları, sağlık hizmetleri ve bilgi teknolojisi dâhil birçok alanda yapılacak 400 milyar $’lık Çin yatırımı ayrıntılı olarak yer aldı. Buna karşılık Çin, İran petrolünü düzenli olarak ve büyük ölçüde iskontolu biçimde alacak. İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade iki ülke ilişkilerinin derin ve çok boyutlu olduğunu ve bu yönde bir anlaşma imzalanmasının gerekli olduğunu söyledi. Anlaşmanın ekonomik ve siyasi boyutu olduğunu ve anlaşmada özel sektör için özel önem atfedildiğinin altını çizdi.

Bilindiği gibi İran’ın ambargo altındaki petrol ve doğalgaz sektörlerine yatırım ihtiyacı yıllar içinde büyüdü. Bir hesaba göre bu ihtiyacın boyutu 200 milyar $’ı aşmaktadır. Bu nedenle Çin’in İran enerji sektörlerine yatırım yapmasıyla, anılan yaptırım döngüsü kırılabilir gibi görünmektedir. Öngörüler gerçekleşirse İran, hem ekonomik hem politik olarak biraz nefes alabilir.

Çin yönünden ise, Kuşak ve Yol Projesi’nin İran ayağına el atılmış olmaktadır. İran 80 milyonluk nüfusuyla Çin malları için önemli bir pazar konumundadır. İlâveten, piyasa fiyatlarının altında petrol alımı da Pekin için önemli bir avantaj olarak durmaktadır.

Diğer bir yönden, söz konusu iş birliğinin ne kadar “askeri boyut” kazanacağı, ortaklık konusunun en belirsiz tarafı olarak durmaktadır. Bu aşamada anılan konuda söylenecek her şey spekülâsyondan öteye geçemez.

İLGİLİ BÖLGE AKTÖRLERİYLE BİRLİKTE DEĞERLENDİRMELER

Son yaşananlardan, “Çin’in Orta Doğu politikasındaki nitelik değişiminin” izleri gözlenmektedir. Kuşkusuz Çin-İran işbirliği, ABD’nin müttefikleriyle kurduğu ortaklığın bir benzeri değildir. Yine de “Çin’in müttefikleri yoktur ticari ortakları vardır” algısının artık sonlanabileceği anlaşılmaktadır. Bu olgu da, bölgedeki Amerikan hegemonyasının huzurunu bozmaya yeterli olmaktadır.

ABD tarafı iki olmazı birden istemektedir: Hem Rusya, Çin ve İran’ı baskılamak için saldırgan bir strateji izlemekte, hem de bu baskının ABD’ye karşı güç birliğini tetiklememesini beklemektedir. 2000’den beri birbirine yakınlaşan Çin ve Rusya, enerjideki ortaklığı yeni projelerle büyütürken,  ilişkilere birkaç yıldır askeri işbirliğini de eklemişlerdir. Çin, Rusya’dan 2014’te 24 adet Su-35 savaş uçağı, 2015’te S-400 satın aldıktan sonra 2017’de “ortak askeri tatbikatlara” da başlamıştır. Bu ikiliye 2019’da İran da eklenmiştir. Üç ülke Hint Okyanusu’ndaki ilk ortak askeri tatbikatı yapıp, ikincisi için de takvim belirlemiştir.

Bunlarla birlikte Çin-İran anlaşmasından “yeni bir eksen” çıkarmak da abartılı bir kurgu olarak değerlendirilmektedir. Çin, 2014’de Cezayir ve Mısır, 2016’da Suudi Arabistan ve 2018’de Birleşik Arap Emirlikleri ile ‘Kapsamlı Stratejik Ortaklık’, 2010’da Türkiye ile “Stratejik Ortaklık”, 2017’de İsrail’le ‘Yenilikçi Kapsamlı Ortaklık’, 2014-2018 arasında Sudan, Irak, Fas, Katar, Ürdün, Cibuti, Kuveyt ve Umman’la ”Stratejik Ortaklık” anlaşmalarına imza atmıştı. Bu ülkelerin hiçbiri İran ile eş bir konumunda değildir. Ama şimdiki bu tablo Pekin’in, İran düşmanlarının az olmadığı bir bölgede sessiz sedasız ilerlettiği ilişkileri, Tahran için riske atmayacağını doğrulamaktadır. Nitekim Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin temas trafiği, bölge ile ilişkileri “fincancı katırlarını ürkütmeden” götürmeye çalıştıklarını göstermektedir. Bilindiği gibi Yi, Tahran’a gitmeden önce Türkiye ve Suudi Arabistan’da temaslarda bulunmuş; ardından Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman’ı kapsayan turuna devam etmişti.[7]

Sonuç olarak, Çin’in, uygun fiyatla alınacak petrol karşılığı 25 yıl süre ile yapacağı yatırımlar İran’ı, muhatap olduğu çeşitli yaptırım ve kısıtlamalara karşı rahatlatacağını söyleyebiliriz. Saniyen, kıt’alara “Çin İpek Kemerini örmüş” olan bu ülkenin, şimdi bu kemeri Kuzey Yarım Küre’de ipek yaparak “pay sahibi’’ olmak istediği, önümüzdeki çeyrek yüzyılda Pekin’in “hissedilir sıcaklığının” çok artacağı “kesin” durmaktadır.

 

[1]Bert Hofman,”Putting China’s economy back to work”, East Asia Forum, 17.11.2020, https://www.eastasiaforum.org/2020/11/17/putting-chinas-economy-back-to-work/

[2] Bert Hofman, “China’s bold economic plans and modest targets”, East Asiz Forum, 27.03.2021, https://www.eastasiaforum.org/2021/03/27/chinas-bold-economic-plans-and-modest-targets/

[3] Korkut Boratav, “Çin’de 14’ncü Beş Yıllık Plan”, Sol, 19.03.2021, https://sol.org.tr/yazar/cinde-14ncu-bes-yillik-plan-28245

[4] Farnaz Fassihi ve Steven Lee Myers, “China, With $400 Billion Iran Deal, Could Deepen Influence in Mideast”, NYT, 29.03.2021, https://www.nytimes.com/2021/03/27/world/middleeast/china-iran-deal.html

[5] Golnar Motevalli, “China, Iran Agree to Expand Trade to $600 Billion in a Decade”, Bloomberg, 23.01.2016, https://www.bloomberg.com/news/articles/2016-01-23/china-iran-agree-to-expand-trade-to-600-billion-in-a-decade; “Full text of Joint Statement on Comprehensive Strategic Partnership between I.R. Iran, P.R. China”,

http://www.president.ir/EN/91435

[6] Farnaz Fassihi ve Steven Lee Myers,” Defying U.S., China and Iran Near Trade and Military Partnership”, NYT,11.07.2020, https://www.nytimes.com/2020/07/11/world/asia/china-iran-trade-military-deal.html; Olum Lymch, “Trump Administration Unveils Security Council Resolution Extending Iran Arms Embargo”,Foreign Policy, 23.06.2020, https://foreignpolicy.com/2020/06/23/trump-iran-nuclear-united-nations-european-allies-russia-china-sanctions/

[7] Shannon Tiezzi, “What’s in the China-Iran Strategic Cooperation Agreement?”, The Diplomat, 30.03.2021, https://thediplomat.com/2021/03/whats-in-the-china-iran-strategic-cooperation-agreement/

 

PAYLAŞMANIZ İÇİN