Gelişmiş Ekonomilerde Büyüme Ve Enflasyon

Eğer IMF tahmini gerçekleşirse, 2020’de yüzde 3,3 ile “1929’daki Büyük Buhran’dan bu yana en sert küçülmesini” kaydeden dünya ekonomisi, 2021’de “son 40 yılın en hızlı büyümesini” kaydetmiş olacaktır

 

ERSİN DEDEKOCA

Covid-19 salgınıyla geçen 1,5 yıldan sonra “küresel büyüme” güçlenmeye devam ediyor. ABD ve Avrupa öncü PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi/ Purchasing Managers’ Index) rakamları[1], salgının kontrol altına alınmasıyla birlikte büyümede rekor bir canlanmaya işaret etmektedir.[2]

“Küresel risk barometresi” olarak da izlenen “S&P 500 endeksi” yılbaşından bu yana yüzde 10, “Dow Jones sınai endeksi” yüzde 12, “teknoloji endeksi Nasdaq” yüzde 5, “Russell 2000 endeksi” ise yüzde 12 civarı yükseliştedir. Keza yılbaşından bu yana “ABD 10 yıllık tahvil faizi” 70 baz puan artarken, FED eşliğinde aşağı baskı altında kalan “dolar endeksinin” bu yılın diplerine yüzde 1’den daha az uzaklıkta olduğunu görmekteyiz.[3]

Avrupa ekonomisindeki canlanma, “son 15 yılın en güçlü büyümesine” işaret ediyor. Salgına karşı alınan önlemlerin Ekim ayı seviyelerine çekilmesiyle birlikte, hizmet sektörünün büyümedeki etkisi giderek artmaktadır. Diğer yandan Avrupa ekonomisinde “üretim ile talep arasındaki açık”, 23 yıllık PMI serisindeki en yüksek seviyesine çıkmış durumdadır.[4]

GELİŞMİŞ ÜLKELERDE BEKLENEN BÜYÜME

Dünya Ekonomik Görünüm raporunu yayımlayan IMF, küresel büyüme tahminini 2021 için yüzde 5’ten yüzde 6’ya, 2022 yılı için ise, daha önce yüzde 4,2 olan tahminini yüzde 4,4’e yükseltti.[5] Eğer IMF tahmini gerçekleşirse, 2020’de yüzde 3,3 ile “1929’daki Büyük Buhran’dan bu yana en sert küçülmesini” kaydeden dünya ekonomisi, 2021’de “son 40 yılın en hızlı büyümesini” kaydetmiş olacaktır.

Yakın zamanda gelen veriler ve yapılan tahminlerden, gelişmiş ekonomilerde bu yıl “hızlı bir toparlanma” görüleceği anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi, 18 aydır globâl ölçekte yaşanan Covid-19 salgını, özellikle “gelişmiş ülkelerin ulusal gelir” düzeyini çok düşürmüştü. Anılan IMF Raporu’nda 2021 yılı için “büyüme tahminlerini”;

Gelişmiş olan ülkeler için yüzde 6,3’ten 6,7’ye,
ABD için yüzde 5,1’den 6,4’e,
Euro Bölgesi için yüzde 4,2’den, yüzde 4,4’e,
Çin için yüzde 8,1’den 8,4’e,
Hindistan için yüzde 11,5’dan, 12,5’a
revize etmiştir.

Bu bağlamda 2019 yılının GSYH seviyesini 100 olarak alırsak tahminler, salgın ile birlikte 2020 yılında ulusal hasılası 96.5’e düşmüş olan ABD’nin 2022 yılındaki ulusal gelirinin 106.2 seviyesine çıkarabileceğini göstermektedir.

Söz konusu güçlü bir toparlanma, 2020’de 93.5’e kadar gerilemiş olan Euro Bölgesi’nde de GSYH’yı 2022’de 101.5’e ulaştırması beklenmektedir. Bu arada, salgının yanında bir de Brexit darbesine maruz kalan İngiltere’de, her ne kadar son dönemde iyi büyüme rakamları gösterse de, 2022 yılındaki 97.9 sayısıyla, 2019 yılının hâlâ gerisinde kalacağı anlaşılmaktadır.

2022 ve sonrasına baktığımızda, gelişmiş ülkelerdeki büyüme konusunda o kadar da iyimser olunamayabilir. Çünkü sonuçta, “istihdam ve büyümeyi artırıcı kalıcı yatırımlar” yapabilmek için şirketlerin kârlılıklarını artırabilmeleri gerekmektedir. ABD’de son dönemde teknoloji devlerinin performansı çok ön plana çıkmış olsa da, bir bütün olarak bakıldığında, “finans-dışı şirketlerin kârlılığının yüzde 3’ün altına gerilemiş” durumda olduğu izlenmektedir. Aslında bu sadece günümüzün bir sorunu da değildir. Çünkü son 40 seneye bakıldığında, kârlılıkta belirgin bir düşüş yaşanmaktadır.

BÜYÜMENİN KAYNAKLARI

Özellikle ABD’nin büyümesinde, verilen mali desteklerin ve harcamaların boyutunun önemi büyüktür. Başkan Joe Biden döneminde yapılan yardımlarla birlikte ABD, toplamda ekonomiye 2019 GSYH’ın yüzde 25’ine varan bir “mali destek” sağlamış olacaktır. ABD’den sonra en yüksek mali desteği sağlayan ülke ise, yüzde 16 ile Japonya’dır. Ancak buna karşın Japonya’nın GSYH’sinin 2022 yılında bile 99.8 ile 2019’un gerisinde kalacağı tahmin edilmektedir. Aynı parametre ölçümlerine göre Fransa yüzde 11, Almanya ise yüzde 9 oranında destek sağlamış durumdadır.[6]

Joe Biden, bir yandan etkili bir aşılama seferberliğiyle salgından çıkışın koşullarını hazırlarken, diğer yandan Trump’a oy vermiş olan seçmenleri de etkileyecek 1.9 trilyon $’lık “büyük bir ekonomiyi canlandırma paketini” uygulamaya koydu. ABD Merkez Bankası FED’de genişlemeci para politikasını sürdüreceğini ve faizleri uzun süre yükseltmeyeceğini ilan etti. Salgın nedeniyle yaşanan “kapanma döneminde” harcamalarını kısıtlamak zorunda kalan ABD yönetiminin, halkının 2 trilyon $ üzerinde bir tasarruf birikimine sahip olduğu ve bunu harcamak istediği de bilinmektedir.

ABD’DE BEKLENEN ENFLÂSYON ARTIŞI

Artan büyümeyle birlikte gündeme gelen diğer bir konu da enflasyonda artış olmaktadır. Salgından çıkışla birlikte “ötelenmiş talebin” devreye girmesi; bu olurken de, bir yıldan fazladır ciddi zarar yazmış hizmetler başta olmak üzere, pek çok sektörün ister istemez fiyat ayarlamalarına gitmeleri; hâlâ tedarik zincirlerinin tam olarak düzelmemesi nedeniyle oluşan “arz aksaklıkları” yüzünden fiyatlarda artışlar meydana gelmeye başladı.

Nitekim ABD’de “Nisan enflasyonu” yüzde 4.2 ile “2009’dan beri en yüksek seviyeye” çıktı. “Çekirdek enflâsyon” aylık bazda yüzde 0.9 gerçekleşerek, “1981 yılından beri en sert yükselişi” göstermiş oldu. Bu nedenle yılın ikinci yarısında, ilk olarak FED’den utangaç bir sıkılaştırma hamlesi görmek şaşırtıcı olmayacaktır.[7]

Trump’ın başkanlığı döneminde devreye giren cömert desteklerden yararlanarak yükselişini sürdüren borsalar sayesinde daha da zenginleşen kesimin de talepteki patlamaya önemli bir katkı yapacağı açıktır. Bu çok yönlü talep patlamasının eninde sonunda enflâsyonu körükleyeceğini ileri süren ekonomistleri n sayısı da giderek artmaktadır.

Yüksek çıkan ABD enflâsyonunun kısaca nedenlerinin ilki, geçtiğimiz yaz ülkenin tam kapanma nedeniyle deflâsyonist bir süreçten geçmesi ve bu nedenle enflâsyonun önemli ölçüde artmasına yol açmasıydı.

İkincisi ise, arz yönlü sıkıntılar ve özellikle belirli sektörlerde hızlı bir biçimde üretim artışı yaşanamıyor olmasıdır. Özellikle imalât sanayinde ve ithalâtta yaşanan sorunların fiyatları arttırıcı bir rol oynamasıdır. Üçüncü faktör ise işgücü talebindeki artıştır. Nisan istihdam verileri de işgücü arzındaki bu durumu ortaya koymaktadır. Özel sektörde ortalama saatlik kazançlar 20 cent yükselerek 25.45 $ çıkması bunun bir göstergesidir.[8] Dördüncü faktör de, benzinin pompa fiyatındaki artıştır(Bazı boru hattının siber saldırıya maruz kalmasının bir kısım bölgelerde perakende fiyatların artmasına neden olması). Sonuncu ve etkin neden ise, 2008’de yaşananların tersine, ABD hükümeti tarafından gönderilen harcama çeklerinin ve salgın döneminde artan tasarrufların harcamaya dönüşmesidir.

Piyasaların yakından takip ettiği göstergeler (5 yıl vadeli başa baş enflasyon verisi ve 5Y5Y ileriye dönük enflâsyon beklenti oranları), uzun dönem enflâsyon beklentilerinin yüzde 2 civarında çapalandığını göstermektedir.

ABD ekonomisinin arz ve talep cephesindeki bu gelişmelerin geçtiğimiz Nisan ayında ABD tüketici fiyatları endeksinin 2008’den beri ilk kez yüzde 4,2’ye yükselmesine yol açması, “enflâsyon tehdidini” önemseyenlerin haklı olabileceğini düşündürmeye başladı. Enflâsyondaki yükselme eğiliminin sürmesi halinde, FED’in öngördüğü tarihten çok daha önce faizleri yükseltmek zorunda kalacağını savunanlar da bulunmaktadır. Bu olasılığın borsalardaki yükselişin önünü kesip, yeni bir süreci başlatacağını bilenler ise hayli kaygılı yaklaşmaktadırlar.

Mayıs ayına “zayıf tarım dışı istihdam verisi” ve pozitif momentumla başlayan piyasalarda, yükselen enflâsyon beklentilerinin öne çıktığını ve soru işaretlerine neden olduğunu gözlenmektedir.

Bütün bu olasılıklar hesaba katılırken ABD ekonomisinde yaşanmakta olan hızlı canlanmanın seyri konusunda da farklı tahminler yapılıyor. Financial Times gazetesi yazarı Robert Armstrong’ın son yazısında, Goldman Sachs’ın bu konudaki son tahminine yer verildi.[9] Bu tahmine göre ABD ekonomisindeki büyüme hızı, içinde bulunduğumuz ikinci çeyrekte zirve yaptıktan sonra inişe geçmeye başlayacak ve bu iniş 2022 sonuna kadar aşamalı olarak devam edecektir. Bu öngörünün doğru çıkması halinde şu anda kimi kesimlerde yaşanmakta olan “kalıcı enflasyon geliyor” telaşının yersiz olduğunu düşünenlerin rahat bir nefes alması mümkün olabilir.

KÜRESEL EKONOMİK SİSTEM HAKKINDA BİR ÇIKARIM

Savaş gibi endüstriyel altyapıyı da yok eden yıkıcı yöntemleri saymazsak, kârlılık ancak sistem içerisindeki çürük elmaların (diğer bir deyişle zombi şirketlerin) tasfiyesi ile mümkün olabilir. Ancak 2008 küresel krizinden beri önce “faiz politikaları”, sonrasında “parasal genişleme politikaları”, Covid-19 salgınıyla birlikte de, “maliye politikaları” ile sistem desteklenmekte, serum verilmektedir. Bu koşullar altında da, temel olarak zayıflamış ve çoktan sistemden çıkarılmış olması gereken şirketler bir şekilde “yüzdürüldükleri” (kamu kaynaklarıyla) için, kapitalizmin “neoliberal” çarklarının istenilen şekilde dönmesi için gereken “temizlik” bir türlü gerçekleşememektedir. Keza ilginç bir şekilde, gelişmiş ülkelerde” salgın sonrasında kârlılık azalmış olmasına” karşın, çeşitli destekler sayesinde “iflas eden şirketlerin sayısında da yüzde 20 azalma” izlenmektedir. Günümüz zaman diliminde, gelişmiş ekonomilerdeki şirketlerin en az yüzde 15-20 kadarının “zombi şirket”[10] statüsünde olduğu tahmin edilmektedir.[11] Bu şirketler tasfiye edilemediği sürece, gelişmiş ekonomilerin üretkenliklerini, şirketlerin de kârlılıklarını artırmaları oldukça zor olacak gibi durmaktadır.

 

[1] PMI verilerindeki unsurlar: Yeni siparişler, üretim, istihdam, tedarikçilerin teslimat süreleri, girdi stoklarıdır.

[2]“ US Manufacturing Rises at Fastest Pace Since 2010”,Gurufocus, 3.05.2021, https://www.gurufocus.com/news/1414092/us-manufacturing-rises-at-fastest-pace-since-2010

[3] “DXY Endeks Grafiği”, TradingView, 28.05.2021, https://tr.tradingview.com/symbols/TVC-DXY/

[4] “Euro Area Manufacturing PMI2007-2021 Data | 2022-2023 Forecast”, Trading Economics, https://tradingeconomics.com/euro-area/manufacturing-pmi

[5] “WORLD ECONOMIC OUTLOOK, MANAGING DIVERGENT RECOVERIES”,IMF, Nisan 2021, https://www.imf.org/en/Publications/WEO/Issues/2021/03/23/world-economic-outlook-april-2021

[6] Adam Taylor, “How the $1.9 trillion U.S. stimulus package compares with other countries’ coronavirus spending”,The Washington Post, 5.04.2021, https://www.washingtonpost.com/world/2021/03/10/coronavirus-stimulus-international-comparison/

[7] “Inflation speeds up in April as consumer prices leap 4.2%, fastes since 2008”, CNBC, 12.05.2021, https://www.cnbc.com/2021/05/12/consumer-price-index-april-2021.html

[8] Patricia Cohen, “Job Growth Slowed in April, Muddling Expectations”, NYT, 7.05.2021, https://www.nytimes.com/2021/05/07/business/economy/jobs-report-april-2021.html

[9] Robert Armstrong, “Inflation and markets are tied”, FT, 28.05.2021, https://www.ft.com/content/759f2858-7a22-4157-91d3-f034a3600758

[10] Zombi şirket, gerçekte batmış durumda olan şirketlerin finansal destek sağlanarak ayakta kalmasına çabalanması veya finansal destek olarak sıkıntılı durumundan kurtulmasına yardımcı olunan şirketler için kullanılan bir ifadedir.

[11] Lisa Lee and Tom Contiliano, “America’s Zombie Companies Rack Up $2 Trillion of Debt”, Bloomberg, 17.11.2020, https://www.bloomberg.com/news/articles/2020-11-17/america-s-zombie-companies-have-racked-up-1-4-trillion-of-debt; David J. Lynch, “Here’s one more economic problem the government’s response to the virus has unleashed: Zombie firms”, The Washington Post, 23.06.2020,  https://www.washingtonpost.com/business/2020/06/23/economy-debt-coronavirus-zombie-firms/

PAYLAŞMAK İÇİN