Eylül’deki Almanya Seçimleri: Değişim Umudu

Avrupa’nın büyüklük ve sağlamlık yönünden ilk sıradaki ekonomisi olan Almanya’daki yapılacak seçimin sonuçları, AB’nin geleceği ve ekonomi-politiği yönlerinden önemlidir. Bu önemi dikkate alarak bu haftaki yazımızı, yaşanan seçim süreci ve sonuç beklentileri yönlerinden önümüzdeki Alman seçimlerine ayırdık     

 

ERSİN DEDEKOCA

Bilindiği gibi 2021 yılı, Alman başbakanı Angela Merkel’in bu görevdeki son yılı olacaktır. Böylece başında bir kadın politikacının yer aldığı 16 yıllık siyaset dönemi şimdilik sona eriyor. Merkel, 26 Eylül’deki genel seçimden sonra “federal başbakanlığı” bırakacağını çok önceden açıklamıştı.

Almanya bir yandan Covid-19 salgınını kontrol altına almaya çalışırken, bir yandan da Eylül ayının sonunda gerçekleştirilecek genel seçime kadar sürecek yoğun bir iktidar mücadelesine sahne olmaktadır.

2017 yılındaki genel seçimde yüzde 12’yi aşan bir oy oranıyla Federal Parlamento’ya yerleşen ve 2018 yılında yapılan AB seçimlerinde de sandalye sayısını 11’e çıkaran “aşırı sağ ve AB karşıtı” bir parti gerçeği de, hızı yavaşlasa da yaşanmaktadır.[1]

2021 ALMAN SEÇİMLERİNİN ANLAMI ve ÖNEMİ

AB’nin lokomotifi/ motor gücü, aynı zamanda eski kıtanın en önemli aktörü niteliğine sahip Almanya’da, 26 Eylül günü 20. Bundestag (Almanya Federal Meclisi) seçimleri gerçekleştirilecektir.

Angela Merkel’in başbakanlıktaki son yıl olacak 2021 boyunca Almanya, 26 Eylül’deki genel seçimlere kadar çok sayıda eyalet meclisi ve yerel yönetim seçimlere sahne olmaktadır.

Mart, Nisan ve Haziran aylarındaki eyalet meclisi ve yerel yönetim seçimlerini, Eylül ayının sonundaki genel seçimler izleyecektir. Böylece 60 milyon seçmenin bir bölümü bir değil, iki kez oy kullanmış olacaktır. Seçimlerde oyların büyük bir bölümünün, yaşanan salgın nedeniyle mektupla verilmesi beklenmektedir.

Seçim kampanyalarında ekonomik krizin yanı sıra, göç ve göçmenlerle ilgili sorunların öne çıkması söz konusudur.

15-16 Ocak’ta gerçekleşen Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) kurultayının sonuçları, Almanya siyaseti için çok önemlidir. Çünkü söz konusu kurultayda genel başkan ve ekibi seçilmektedir. CDU’nun yeni genel başkanının, hem bu partinin, hem de Bavyera eyaletinde örgütlü kardeş partisi CSU’nun (Hıristiyan Sosyal Birlik) “ortak federal başbakan adayı” olması söz konusu olduğu için 16 Ocak’taki seçim çok belirleyiciydi.

HIRİSTİYAN DEMOKRAT BİRLİK PARTİSİ’NİN (CDU) KONGRESİ

Bir yandan tüm önlemlere rağmen kontrol altına alınamayan Covid-19 salgınıyla mücadele eden Almanya‘nın siyasi gündemi, birbiri ardına gerçekleştirilecek seçimler nedeniyle olağanüstü bir yoğunluk yaşamaktadır. Altı eyaletin ve sonunda federal hükümetin yenileneceği “2021 yılı seçimler sürecinin” belki de en önemli ilk aşaması 15 Ocak’ta başladı.

Almanya‘yı yöneten parti olduğu için Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU)‘nun kongreleri her zaman çok önemli olmuştur. 16 yıldır iktidardaki koalisyon hükümetlerinin en büyük ortağı olan Angela Merkel’in partisi CDU genel başkanının ve yeni yönetiminin seçileceği Almanya tarihinin “ilk sanal kongresinde” genel başkanlığına Armin Laschet seçildi. İlk turda en fazla oy alan iki adayın yarıştığı ikinci turda Laschet, 991 geçerli oyun 521’ini alarak CDU’nun yeni genel başkanı seçildi.  CDU’nun 9 ncu genel başkanı olan Laschet, daha sonra da 18 Nisan’da parti karar organınca “partinin federal başbakan adayı” olarak uygun görüldü.[2]

  • Armin Lashet’i Tanıyalım

Kuzey-Ren Vestfalya Eyaleti’nin Aachen kentinde 1961’de doğan Laschet, 1981-1987 yıllarında Münih ve Bonn üniversitelerinde hukuk ve gazetecilik eğitimi almıştır.

Laschet, 1994’e kadar Bavyera’da serbest gazeteci, aynı zamanda dönemin Federal Meclis Başkanı Rita Süssmuth’a danışmanlık, 1994-1998’de Federal Meclis’te, 1999-2005’te Avrupa Parlamentosu’nda milletvekilliği yaptı.

Üç çocuk babası Laschet 2017’de, yaklaşık 18 milyon nüfusla Almanya’nın en yoğun nüfusuna sahip Kuzey-Ren Vestfalya eyaletinin Başbakanı oldu.

Liberal görüşleriyle tanınan Laschet, NATO üyesi ve AB’nin komşusu olduğunu vurguladığı Türkiye’nin Almanya için önem taşıdığına dikkat çeken bir isimdir ve göçmenlik yanlısı politikalarıyla bilinmektedir.[3]

  • CDU Kongresi Sonuçlarının Değerlendirilmesi

16 yıldır iktidardaki koalisyon hükümetlerinin en büyük ortağı olan CDU’un genel başkanının ve yeni yönetiminin seçildiği kongresinin ilk mesajı, Almanya‘da başında bir kadın politikacının yer aldığı siyaset dönemi –en azından şimdilik– sonlandığı şeklindedir. Ancak tahmin,  Yeşiller‘den eş başkan Annalena Baerbock’ın federal başbakanlığa adaylığa seçilinceye kadar sürmüştür. Şimdilerde ise “ikinci bir kadın şansölye” ihtimali giderek güçlenmektedir.

Daha önce de belirttiğimiz gibi Federal Başbakan Angela Merkel, 26 Eylül‘deki genel seçimden sonra başbakanlığı bırakacağını açıklamıştı. CDU genel başkanlığını da iki yıl önce bırakan Merkel, böylece selefi Helmut Kohl gibi, Federal Almanya Cumhuriyeti‘nde en uzun süre başbakanlık yapmış politikacı (ve de ilk kadın) olarak tarihteki yerini alacaktır.

Merkel‘den sonra, onun yoğun desteğiyle, CDU Genel Başkanlığı‘na Annegret Kram-Karrenbauer‘in (AKK) seçilmesiyle, “kadın lider” döneminin onunla süreceğine dair iyimser beklentiler fazla uzun sürmemişti. Aynı zamanda Federal Savunma Bakanlığı görevini üstlenen AKK, parti içindeki Merkel karşıtı güçlü lobinin yıpratma çabaları sonucu genel başkanlıktan ayrılmıştı.

Kamuoyu yoklamalarına göre son zamanlarda oyları büyük oranda düşüş gösterse de, halen en fazla oyu alacak gibi görünen merkez sağ partiler ittifakını (Hıristiyan Birlik) oluşturan partiler CDU (Hıristiyan Demokrat Birlik) ve CSU‘nun (Hıristiyan Sosyal Birlik) ortak federal başbakan adaylığına Laschet getirildi. Söz konusu adaylık için CDU‘nun Genel Başkanı Laschet‘le, CSU‘nun Genel Başkanı Markus Söder arasında kıyasıya bir mücadele süreci yaşandığını da belirtmeliyiz.

Çok yakın zamana kadar, Eylül‘deki federal seçimde şu anki siyasi tercihlerin devam etmesi durumunda, CDU-CSU ittifakının yeni genel başkanı Laschet’in, Almanya’nın Eylül 2021’den sonraki federal başbakanı seçilmesi güçlü bir olasılıktı. Ancak yazımızın sonraki bölümlerinde açıklanacağı gibi, Yeşiller Partisi’nin lideri ve şansölye adayı Annalena Baerbock’un seçilme şansı da yükselmektedir.

DİĞER ADAYLAR

Almanya‘yı 16 yıldır yöneten Angela Merkel‘in 26 Eylül’deki genel seçimden sonra boşaltacağı federal başbakanlık (şansölye) koltuğunun adayları artık kesinleşmiş durmaktadır: Hıristiyan Birlik (CDU-CSU) ‘ten Armin Laschet (60), Yeşiller‘den Annalena Baerbock (40) ve Sosyal Demokrat Partisi                (SPD)’den Olaf Scholz (63).

Covid-19 salgınıyla mücadele sürecinde kamuoyuna “güvenilir, güçlü lider“ izlenimi veren Söder ile bu süreci “iyi yönetemediği“ gerekçesiyle halk arasında, birlik tabanında ve kendi partisinden sürekli eleştiriler alan Laschet arasındaki yarış oldukça çetin geçmiştir. Bu nedenle Söder ve Laschet, önümüzdeki seçim kampanyası sürecini gerçekten “uyum içinde“ götürseler bile, geride kalan iki-üç haftalık süreçte yaşanan “prestij kaybının” giderilmesi epey zor görünmektedir.

Son zamanlarda oyları büyük artış gösteren Yeşillerin Partisi’nin adayı da, partinin eş genel başkanlarından Annalena Baerbock oldu.[4]

Aslında tahminler diğer eş genel Başkan Robert Habeck‘ten yanaydı. Daha deneyimli ve yetkin bir politikacı izlenimi veren Habeck‘in, kamuoyu önünde kavga yaşanmadan önceliği kendisinden çok daha genç, deneyimsiz bir parti üyesine bırakması, Yeşiller‘e yönelik kamuoyu desteğinin daha artmasına yol açtığı gözlendi.

2017‘deki genel seçimlerden sonra sürekli gerileyen SPD‘den Olaf Scholz’un adaylığı zaten geçtiğimiz Ağustosta belli olmuştu. Mevcut Merkel hükümetinde Federal Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı olarak görev yapan Scholz‘un adaylığının oldukça sembolik nitelikte olduğunu söyleyebiliriz.[5]

  • Annalena Baerbock kimdir?

Uluslararası hukuk ve iklim konularında uzman olan, parti tabanından büyük destek alan Yeşiller Eş Başkanı ve sonbaharda yapılacak federal meclis seçimlerde Yeşiller’in başbakan adayı olan Annalena Baerbock Aşağı Saksonya eyaletinin güneyindeki Pattensen’da 1980 yılında doğmuştur.

Baerbock, Hannover’de kamu hukuku alanında öğrenim gördü ve ünlü Londra Ekonomi ve Siyaset Bilimi Okulu’ndan uluslararası hukuk okudu. Baerbock, birçok Alman siyasetçinin aksine, akıcı bir İngilizce ile röportaj verebilen politikacılar arasında bulunmaktadır.

Hırslı bir yapısı olan Baerbock’un Yeşiller eş başkanlığı görevine gelmesinden sonra, kamuoyu yoklamalarına göre partinin oyları yüzde 20 civarına yükseldi. Eşi ve iki çocuğu ile birlikte Almanya’nın doğusundaki Brandenburg eyaletinin başkenti Potsdam’da yaşamaktadır.

Muhafazakâr siyasetçilerle yan yana gelmekten çekinmeyen Baerbock’un Yeşillerin eş liderliğini üstlenmesinden bu yana, 2021 sonbaharında yapılacak genel seçimler sonrasında CDU, CSU ve Yeşillerin koalisyon hükümeti kurabileceğine dair spekülasyonlar yapılmaktadır. Ancak Baerbock, partisinin yeşil programına büyük önem veriyor. Baerbock, iktidarda olan Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ile SPD hükümetinin izlediği siyasetten farklı olarak, kömür enerjisinden 2038’den önce vazgeçilmesi gerektiğini savunmaktadır.[6]

SEÇİM SONUÇLARINA İLİŞKİN BEKLENTİLER

26 Eylül’deki 20. Bundestag (Almanya Federal Meclisi) seçimlerine kadar Almanya çok sayıda eyalet meclisi ve yerel yönetim seçimlere sahne olacaktır.

Eyalet bazında yılın ilk seçimleri Baden-Württemberg ve Rheinland Pfalz eyaletlerinde yapıldı. Her iki eyaletteki seçimler kendi içlerinde önem taşımakla birlikte, sonbaharda yapılacak federal seçimler sonrası kurulması muhtemel koalisyon hükümetleri için bir “ön test” olarak kabul edilmektedir. Baden-Württemberg eyaletinde yapılan seçimde Yeşiller, Rheinland-Pfalz’da ise Sosyal Demokrat Parti sandıktan birinci parti oldu. Şansölye Angela Merkel’in partisi CDU oy kaybı yaşarken, beklendiği gibi sandıktan koalisyon çıktı.[7]

Federal meclis seçimlerine kadar geçecek beş aylık süre içinde sosyal demokratların (SDP) toparlanmaları ve sandıktan Scholz‘un başında olabileceği bir koalisyon seçeneğinin çıkma olasılığı çok düşük durmaktadır. Bu nedenle asıl yarışın Laschet ile Baerbock arasında gerçekleşmesi beklenmektedir. Son siyasal gelişmelere bakılırsa, her ikisinin de, seçimden sonra oluşturulacak üç veya dört partili bir koalisyon hükümetinin başında olma şansı bulunmaktadır.[8]

Laschet, Yeşiller, liberaller ya da sosyal demokratların yer alacağı koalisyon seçeneklerinden birinin başına, önümüzdeki yasama döneminde Federal Almanya Cumhuriyeti‘nin dokuzuncu şansölyesi olabilir.

Keza Baerbock da, Hristiyan demokratlar, liberaller, sosyal demokratlar ve demokratik sosyalistlerin yer alacağı bir koalisyon seçeneğinin başına geçerek, Almanya tarihinin ikinci kadın şansölyesi, daha da önemlisi bu göreve seçilen en genç politikacısı unvanını alması da olasıdır.

Son kamuoyu yoklamalarına göre CDU-CSU‘nun oyları yüzde 21 ile 29 arasında değişmektedir. Yeşillerin oyları ise yüzde 21-22 civarındadır. Ancak Baerbock’un adaylığının açıklamasından sonra bu partiye seçmen desteğini yüzde 28 olarak da gösteren anket sonuçları da mevcut.

Diğer partilerin oy durumlarına baktığımızda da;

SPD: yüzde 13-18, FDP: yüzde 8-12, Sol Parti: yüzde 7-8,5 ve AfD: yüzde 19-12 civarında oy potansiyelinin olduğu görülmektedir.[9]

Merkel’in başında olduğu mevcut hükümeti oluşturan partiler CDU, CSU ve SPD, özellikle koronavirüs salgınıyla mücadele sürecinde yaşanan başarısızlıkların, belirsizliklerin ve yolsuzlukların bedelini ödemekte ve destek kaybettikleri izlenmektedir. Aslında son haftalarda ortaya çıkan yolsuzluklarda sosyal demokratların bir dahli olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak hükümetin yaşadığı prestij kaybının SPD’yi de olumsuz etkilemektedir.

Yapılan son anketler, muhalefetteki partilerden Yeşiller ve FDP (Libaral Demokrat Parti)‘yi “sürecin kazananı” olarak göstermektedir. Diğer muhalefet partileri aşırı sağcı AfD (Almanya için Alternatif) ve Sol Parti‘nin oylarında ise fazla bir değişim olmadığı izlenmektedir.

FDP‘nin, mevcut hükümetin uygulamalarından memnun olmayan kesimlerin desteğini alarak güçlenmesinin şaşırtıcı bir yanı yoktur. Ancak aynı şey Yeşiller için söyleyemeyiz. Şöyle ki, federal düzeyde muhalefette görünen Yeşiller, aslında ülkenin çok büyük bir bölümünde iktidardadır. Toplam 16 eyaletin 11‘nde Sol Parti ve AfD dışında her partiyle çeşitli koalisyon hükümetlerinde ortak olan Yeşiller, aslında diğer partiler gibi salgınla mücadele sürecinde yaşanan başarısızlıkların, belirsizliklerin sorumlu görülebilirdi. Çünkü sonuçta söz konusu başarısızlıkların önemli bir bölümü bu eyalet hükümetlerinin uygulamalarından da kaynaklanıyor. Ancak bu durum Yeşillerin federal düzeyde güçlenmelerini etkilemediği izlenmektedir.[10]

Giderek güçlenen Yeşiller, “kapitalizmle mücadele cephesinin bir parçası” olarak siyasete katılmışlardı. Ne var ki aradan geçen sürede, kapitalizmle sorunu olmayan çok partili demokratik sistemin istikrarlı bir parçası oldular. Katıldıkları koalisyon oluşumlarının doğal sonucu olarak birçok konuda uzlaşıya giderek, çevre korumadan savunmaya kadar çeşitli alanlarda tutumlarında değişiklik yapmak zorunda kaldılar. Bu sürecin devamı olarak tarihlerinin en önemli seçiminin öncesinde de, yine “uzlaşı mesajlarıyla yarıştıklarını” görmekteyiz.[11]

Ancak konuya daha yakından bakıldığında bu mesajların, ağırlıkla merkez sağa yönelik olduğu fark edilmektedir. Yeşiller bu kez seçim programında, daha önceki yılların aksine SPD ile koalisyon kurmak için çaba göstereceklerine dair bir ifadeye yer vermedi. Yapılan son kamuoyu yoklamalarına göre de, Yeşillerin sadece Sosyal Demokratlarla bir koalisyon kurması mümkün görünmüyor, fakat Sol Parti’nin de bu koalisyonda yer alması gerekiyor.  Her ne kadar bu olasılık için, özellikle Sol Parti’nin başta dış politika olmak üzere çeşitli alanlardaki tutumu, bunun çok kolay olmayacağına işaret etse de, olanaksız değildir.

Realist pencereden baktığımızda, elbette böyle bir hükümetin kurulması kapitalist düzenin sömürüsünün sonunu getirmeyeceği açıktır. Ancak “genç bir çevreci kadının” liderliğindeki böylesi bir “ilerici güçler koalisyonu”, hem Almanya, hem tüm kapitalist Batı ve hem de tüm dünya için yepyeni bir dönemin başlangıcı olma niteliğini ve umudunu taşımaktadır.

 

[1] Ersin Dedekoca”, “Sağa Yaslanan Almanya ve Şimdi Avusturya”, Söyledik.com.,20.10.2017, http://soyledik.com/tr/makale/6533/saga-yaslanan-almanya-ve-simdi-avusturya–ersin-dedekoca.html

[2] “Germany: CDU party board backs Armin Laschet as chancellor candidate”,DW, 18.04.2021, https://www.dw.com/en/germany-cdu-party-board-backs-armin-laschet-as-chancellor-candidate/a-57258957

[3] Laurenz Gehrke, “German conservative Armin Laschet: 5 things to know”, Politico, 21.04.2021, https://www.politico.eu/article/german-conservative-cdu-csu-armin-laschet-5-things-to-know-elections-chancellor/

[4] “Germany’s Greens edge ahead of Merkel’s conservative bloc in voter poll, boosting party confidence”,CNBC, 21.04.2021, https://www.cnbc.com/2021/04/21/germanys-greens-want-to-shake-up-the-countrys-politics-heres-how.html

[5] Almanya’daki siyasi partilerle ilgili topluca bilgi için: “Germany’s political parties — what you need to know”, DW, 1.03.2021, https://www.dw.com/en/cdu-csu-spd-afd-fdp-left-greens/a-38085900

[6] “Could Green Party leader Annalena Baerbock become Germany’s next Angela Merkel?“,DW,19.04.2021, https://www.dw.com/en/could-green-party-leader-annalena-baerbock-become-germanys-next-angela-merkel/a-57092415

[7] “Almanya’daki ‘Süper Seçim Yılı’nın ilk seçimlerinde sandıklardan koalisyon çıktı”, Sputnik, 15.03.2021, https://tr.sputniknews.com/avrupa/202103151044028750-almanyadaki-super-secim-yilinin-ilk-secimlerinde-sandiklardan-koalisyon-cikti/;

[8] Thorsten Benner, “German Greens’ reality check”, Politico, 23.04.2021, https://www.politico.eu/article/german-greens-reality-check/

[9] “Germany — 2021 general election”,Politico, https://www.politico.eu/europe-poll-of-polls/germany/

[10] Haluk Arıcan, “Almanya’da süper seçim yılı ‘yeşil’ renk mi olacak?”, soL,16.03.2021, https://sol.org.tr/haber/analiz-almanyada-super-secim-yili-yesil-renk-mi-olacak-28050

[11] Emma Beswick, “Six months out from an extraordinary election, is German politics about to get interesting?”, Euronews, 5.04.2021, https://www.euronews.com/2021/03/26/six-months-ahead-of-germany-s-extraordinary-election-where-do-things-stand

 

PAYLAŞMAK İSTERSENİZ