Yarın sabah, sessiz ve yavaş adımlarla “ga ga ga” diyerek gelecekler… Evleri tek tek dolaşıp dağınık ve pis evlerin sahiplerinin karnını kocaman makaslarıyla deşecek saman ve çakıl taşıyla doldurup iğne iplikle dikecekler… Eviniz temizse endişelenecek bir şey yok!
AŞÇI FOK
NURDAN ÇAKIR TEZGİN
Orta Avrupa’da özellikle Avusturya’da tuhaf bir gelenekten söz etmek istiyorum. Yok öyle Zemheri girdi, Christmas, Noel geçti ve de Yılbaşı bitti deyip kendimizi rahata vermek! Ritüeller bitmiyor. Hani Asya (Anadolu) ve Balkanlar kültüründe kış cini Karakoncoloslar var ya, işte ona özenmiş başka kültürlerin türlü başka yaratıkları var.
Schnabelperchten (gaga Perchten) mitolojisi oldukça ilginç. Schnabelperchten’ler, gayet uzun gagaları ile paganik semboller olarak öne çıkıyor. Ayrıca illa ki el örgüsü gri ceketler giyiyorlar, başörtüleri, yamalı kadın önlükleri, yere kadar kadın eteği, örgü eldivenler, hasır patik terlikler filan giyiyorlar. Ellerinde kocaman bir makas, iğne iplik, sepet ve süpürge ile dolaşıyorlar.
5 Ocak günü yani bizim karakoncolosların yer altına çekilmesinden bir gün önce (Epifani arifesinde) sessiz ve yavaş adımlarla “ga ga ga” diyerek geliyorlar… Köylerdeki evleri teker teker dolaşıp dağınık ve çok pis evlerin sahiplerinin karnını o koskoca makaslarıyla deşip iğne iplikle dikiyorlar, uzun gagaları sayesinde evin en kıyı köşesine dahi ulaşabiliyorlar. O yüzden evi kıyı köşe süpürüp temizleyip çöpleri de sepetlerine alıp yine yavaşça gidiyorlar.
Eviniz derli toplu ve temiz ise endişelenecek bir şey yok, yok eğer dağınıksa acele edip temizliğe girişmenizde yarar var!
Elbette, hepsi halk arasında antik ve arkaik zamanlara uzanan mitolojik öykülerle değişerek gelmişler bugünlere… Schnabelperchten o kocaman tahta makas ile sembolik olarak kötü şansı ortadan kaldıracak, gelecek yıl için evleri kutsayıp kalpleri yumuşatacaktır. Tabii bütün bu sembolik pagan uygulamaları değişiklikler göstererek yüzyıllardır uygulana gelen ritüellerdir.
Hem Yunanca hem de Latince metinlerde görülen klasik Strix, geceleri kan ve etle beslenmek için insanları ziyaret eden, genellikle baykuş olarak düşünülen uğursuz bir kuştur. Perchta veya Perchten’in kuş benzeri temsilleri, özellikle Avusturya’nın Rauris kasabasında görülen Schnabelperchten (“Gagalı Perchten ”) figürlerinde görülüyor.
Perchta (Berchta) kadın ve çocukların koruyucusu olarak da bilinir. Eski zamanlarda çocuk ölümleri çok fazlaymış. Salgın hastalıklar, sağlıksız koşullar nedeniyle kadınlar doğum yaptıktan kısa bir süre sonra bebeklerini kaybederlermiş ve lohusalık günlerinde rüyalarında hep çocukları toplayan birini görürlermiş. Bir çuvala doldurulan çocuklar ya da bir bahçe çitinden atlayıp kurtuluşa giden çocuklar. Yani iyilik ve kötülük düalitesi! Tüm hayatın dengesi gibi… Schiachperchten (Çirkin Perchten) de vardı köylülere şans getireceği bilinen Schönperchten (Güzel Perchten) olarak halk arasındaki korku unsurunu dengeleyen diyebiliriz buna.
Tüm ürkütücü mitler gibi bu Schnabelperchten’nin de binbir türlü rivayete açık oluşu şüphesiz şaşırtmıyor bizi. Meselâ bir rivayet de var ki; Avrupa’da altın madenciliğinin ilk zamanlarına kadar uzanıyor. O dönemlerde madenciler gerek üst başlarına gerekse yaşadıkları evlere önem vermeyip oldukça dağınık ve kirli olurlarmış. Özellikle madenci evlerine musallat olan Schnabelperchten’in, onları korkutarak temizlenmeye yönelttiği üzerine söylentiler oldukça fazla. Kolay değil tabii, karnının makasla deşilmesi içinin boşaltılıp saman ve çakıl taşıyla doldurulması! Yalan söyleyen çocukların da gözlerini çizermiş! Oy oy çok korkunç!
Tabii bu korkunç akıbetten korunmanın da bir yolu var! Ailesini beslemek için yemek yapan kadınlar (Noel’in on ikinci gecesi) 5-6 Ocak günleri balıklı bir yulaf lâpası pişirirlermiş. Schnabelperchten’in gazabından kaçınmanın bir yolunu bulan kadınlar lâpayı (Perchtenmilch) pişirince bir kâse de dışarıya bırakırlarmış. Gece yolculuk eden ruhlar tarafından yenen lâpa gelecek yıl için kehanet sayıldığından o yıl korunduklarına inanırlarmış.
Şimdi gelelim Perchtenmilch Lâpasına:
Tesadüf mü diyelim yoksa eski ananelerin devamı mı bilemiyorum fakat, bu yulaf lâpası Apicius’un 4. Kitabına da kurulmuş meğer! Elbette kitapta geçen bazı baharat ve yeşillikler günümüzde yok ya da kullanılmıyor! O yüzden bugüne evrilmiş haliyle reçete aşağıda.
Barley broth, porridge, gruel
(Arpa suyu ile yulaf lâpası)
Bir gün önceden ıslatılmış yulaflar iyice ezilir. Su dolu bir tencerenin üzerine konan başka bir kapta (benmari) yulaflar yumuşatılır. Sonra bir tencereye zeytinyağı ile birlikte alınır.
Doğranmamış bütün halde bir demet dereotu, doğanmış kuru soğan, yarım demet taze kişniş, iki kaşık kadar garum sos (balık sosu), biraz sirke ekleyerek pişirilir.
Pişince dereotu çıkarılır. Bu defa biraz et suyu, arpa suyu (bira) süt koyup sıvı hale getirilir. Ezilmiş karabiber, kimyon, yaban mersini, (pyrethrum-pire otu ve artık yeryüzünde kökü kazınan silphium konuyormuş), pire otunun yüzlerce tehlikeli çeşidi olduğu için onu da kullanmıyoruz, ama bunların yerine biraz rezene tohumu koyuyoruz.
Hepsi birlikte kaynatıp lâpa haline gelince ocaktan alıyoruz. Başka bir ocakta pişirdiğimiz küçük balıkları bu lâpaya karıştırıp servis ediyoruz. Şimdilerde balıklar lâpa yatağında sunuluyor.
Schnabelperchten için Perchtenmilch pişiren kadınlar muhtemelen balıkları lâpayla birlikte karıştırıp pişirmişlerdir.
Bu balıklı lâpa size neyi çağrıştırıyor? Etli ya da tavuklu keşkeğin atalarından biri olabilir mi?
Hiçbir şey bugünün icadı değil.
Teknoloji dışında!