Etekli erkekler!

Ah hanım efendiciğim, ah… Sizler ne zaman bu denli erkek oldunuz ve biz sizi kadın zannettik? Siz ne ara bu kadar bencil oldunuz, biz farketmedik?

 

EMİNE SUPÇİN

Bülbülün çektiği dili belasıdır.

Dilin cirmi küçük, cürmü büyüktür.

El yarası geçer, dil yarası geçmez.

Dile dair birkaç atasözümüz. Atalar da çok çekmiş olmalı dilden. İçlerinde benim en sevdiğim, baş dil ile tartılır. Tüm medyaya, siyasete, insan diye geçinenlere bakınız ve başlarını söylemleri ile tartınız. Haydi hep birlikte tartalım; getirin teraziyi, getirin getirin. Hatta adaletin sembolü olan o güzel kadının elindekini getirin. Nasılsa bizim ülkemizde kullanmıyor artık, bari bizim işimize yarasın. Başlarını tartmak istediklerinizin kafasını terazinin bir kefesine, sözlerini de diğer kefesine koyun.

Siz sizinkileri tartarken ben de son günlerde benim takıldıklarımı tartayım.

Terazinin bir gözüne: “Zevzeklik etmişler,” sözünü koydum mesela. Diğer gözüne de etekli erkeklerden birinin kafasını, yani söz sahibinin başını. Sizce baş mı ağır, söz mü? Sözün kimlere söylendiğine bakarsanız, üstelik söylenen kimselerin aldıkları eğitim, memlekete ettikleri hizmet, buna rağmen çektikleri eziyet dikkate alınırsa, söz sahibinin kellesi gram etmiyor. Kellesinin yanına “kadın” sözcüğünü de ekliyorum, sözcük çığlık çığlığa kaçıyor kefeden. Demek sadece görüntü kadın.

Bir başka etekli erkeğin sözüne geçelim. Hayır hayır bunu tartmayacağız. Çünkü tartıya, özellikle adaletin elinden ödünç aldığımız teraziye hakaret olur. Öyle ya terazi bir değeri ölçmek için kullanılır, nerede görülmüş gübre ölçtüğü?

Gübre deyince, başın sözle tartılması çok daha anlam kazanmadı mı? Kişi var, sabah akşam küfrediyor, ağzı gayya kuyusu. Kişi var, hep konuşuyor, tartacak bir söz bulamıyorsun, havaya karışıyor; oluyor karbondioksit. Kişi var, inciler dökülüyor ağzından, toplayıp kenarda biriktiriyorsun.

Bir de şu söze bakın hele:

“Bağırta bağırta Akdeniz Belediyesini aldık, kanırta kanırta büyükşehri alacağız.” Okurken utandığınızı tahmin edebiliyorum, çünkü ben hem duyduğumda utanmıştım, hem de yazarken utandım. Sahi biz utanmayı mı unuttuk yoksa? Hani bulmacalarda, utanma duygusu derdi biz de iki harfli boşluğa AR yazardık. Hani çocukça yaptığımız bir hata karşısında “Senin hiç mi utanman arlanman yok?” diyen azarı işitirdik anne babamızdan. Evet evet biz utanma duygumuzu kaybettik. Hem de kadın erkek, çoluk çocuk. Yoksa şu utanarak yazdığım sözleri, yerinde bir benzetmeyle etekli erkek dediğim ama bedeni bir kadın olanın ağzına yakışır mı? Yakıştı mı? Oldu mu şimdi? Biraz psikolojisini kazısak alt benlikte sapkın bir erkek yatıyor; elinde tespih, yüzünde bir kilo sakal, gözlerinde tecavüzkar bakış, denk getirdiğini zorla sahip olacak ve sonunda kafasını duvara vura vura öldüreceğini göreceğiz sanki. Çünkü “bağırta bağırta, kanırta kanırta” diyor. Bu sözcükler pornografik. Bu sözcükler tecavüz. Bu sözcükler kanlı. Bu sözcükler ters, hem de insan tersi. Bu sözcükler bir erkekte bile utanç. Kaldı ki bu laflar bir kadına ait.

Vah vah!

Mecliste kadınlar olsun deriz hep. Tüm dünyadaki demokrasilerde buna dikkat edilir ve kadın kontenjanını, partinin genel karakteristiği belirler. Seçimler yapılır; meclise, bakanlar kuruluna kimi göstermelik, kimi gerçek kadınlar girer. Fakat aynı kurulda lacivertleri çekmiş erkek yoldaşlarından zerre farkları yoktur. İster kaldır eteğini bak, ister aç kafatasını, erkek egemen bir cinsiyet duruyordur orada. Ne anladık? Kafa erkekse, beden dişi olmuş bir şey değişmez ki? Kadın eli değmiş olmaz ki ortama. Olmuyor da zaten!

Çünkü kadın dediğin ülke pazarlık masasına yatırılırken sessiz kalmaz. (Ülke yuvadır ve dişi kuş kurduğu yuvayı kendi eliyle bozmaz.)

Çünkü kadın dediğin hemcinsleri öldürülürken, “Bazıları da hak ediyor canım,” demez! (Kadın kadının hasmı değil, hısmıdır, hısmı olmalıdır.)

Çünkü kadın dediğin çöplük gibi kokan ağızlardan çıkan çöplükten beter siyasi kararların yanında durmaz. (Kadın akıllıdır, kapalı kapılar ardını duyar, sezer.)

Çünkü kadın dediğin adaletin yok oluşuna seyirci kalmaz.

Çünkü kadın dediğin bizzat kadını gözeten sözleşmelerden çıkmaz.

Ah hanım efendiciğim, ah… Sizler ne zaman bu denli erkek oldunuz ve biz sizi kadın zannettik? Siz ne ara bu kadar bencil oldunuz, biz farketmedik?

Son cümle: Ağzınızı toplayın, utandırmayın bizi cinsiyetimizden!

En son cümle: Sizler bu denli etekli, mafyavari erkek rolüne devam ederseniz, daha nice Ursula von der Leyen’ler ayakta kalır, ülkece utançlardan utanç beğeniriz. O muhteşem Türk misafirperverliğimizi de unutur gideriz. Yazık…

PAYLAŞMANIZ İÇİN