Egemenlerin karikatür çevreciliği

Doğayı koruma zorunluluğu bilinç ve yasayla olur. Zorunlulukta ilahi bir yön aramak, bugünün toplumlarının ve yönetimlerinin değil, geçmiş kabile, avcı-toplayıcı daha sonra da yağmacı toplumların özelliği

 

ALİ HAN EREÖRNEK

5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir mesaj yayımlamış. Bakalım neler söylemiş? (Yazının sonunda verdiğim Hürriyet gazetesi linkinden aynıyla aktarıyorum)

Tabiat, ilahi bir tecelli olarak insanlara emanet edilmiş canlı bir varlıktır. İnsanlık için tüm unsurlarıyla doğanın korunması bir tercih değil bir zorunluluktur.

Artık modern toplumlarda ve üretim ilişkileriyle yaşıyoruz. Bu yüzden doğayı koruma zorunluluğu bilinç ve yasayla olur. Zorunlulukta ilahi bir yön aramak, bugünün toplumlarının ve yönetimlerinin değil, geçmiş kabile, avcı-toplayıcı daha sonra da yağmacı toplumların özelliğiydi. Bu sözler bu çağın sözleri ve bilimsel bir söylem değil diye düşünüyorum.

Özellikle son iki asırda tüm dünyada sanayi ve teknolojilerdeki gelişmeler, insan ile doğa arasındaki ilişki ve anlayışta da değişiklikleri beraberinde getirmiştir. Sınırsız tüketim ve doğaya tahakküm etme zihniyeti en büyük zararı yine insana, çevreye ve geleceğe vermektedir.

Sanayi devrimiyle cümleye başlaması güzel. Cumhurbaşkanı’nın sınırsız üretim yerine, sorunu sınırsız tüketimde araması ilginç. Tüketimi artıran, sınırsız kâr hırsıyla yapılan üretim değil mi? Doğaya tahakküm etme zihniyeti hakkında söylediklerine yürekten katılıyorum; ancak lafta kalmasın Kanal İstanbul adlı çılgın projeden vazgeçecek mi dersiniz? Son cümlede çevre kavramı da belirsiz, sanki insan dışında herhangi bir canlı yaşamıyor ve önemleri de yokmuş gibi.

Dünya genelinde kirlenen denizler, kuruyan su kaynakları, azalan orman varlığı, verimsizleşen topraklar hepimiz için bir tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle yaşanabilir bir dünya için tabiata, çevreye ve hayata bakış açımızın düzeltilmesi gerekmektedir.

Dünya geneline gelmeden, kendi ülkemizdeki durumu görmekte fayda var. Marmara Denizi’nin kirliliği yeni başlamadı. Artan barajlaşma, maden sahaları yüzünden yeraltı ve yerüstü suları, ormanlar zaten tehdit altında. Övündükleri ağaç dikme politikası da Muğla coğrafyasında bir sonuç vermiş değil. Yani bir ağacın normal koşullarında üreyip büyümesiyle, insan eliyle dikilmesi ormanlaşmaya aynı katkıyı vermiyor. Ekonomik plantasyon dedikleri ve özel şirketlere peşkeş çekilmiş orman arazileri var. Kesilen ağaçlar yerine dikilen cılız fidanlar boy bile atmadı kaç yıldır. Hayata bakış açısının değişmesi ise ancak bilim ve eğitimle olur ki, ülkemiz maalesef bu konuda çok geride.

Çevrenin korunması; bütün bireylerin, bütün ülkelerin ve bütün insanlığın ortak meselesidir. Bu noktada çevreye duyarlı ve kanaati esas alan bir anlayışla hareket edilmesi önemlidir. Aksi takdirde çevre felaketi, kirlilik, salgın hastalıklar, kıtlık ve yoksulluk gibi küresel sorunların çözümü mümkün olmayacaktır.

Paris İklim Anlaşması’nı imzalamayan ülkeler: Eritre, İran, Irak, Libya, Yemen ve Türkiye. Çevreyle ilgili ortak sorunları çözmek için gönüllü bir hükümetimizin olup olmadığı buradan anlaşılmıyor mu?

Ekosistemin korunması ve geliştirilmesi kadar, oluşan tahribatın onarılması da atılacak önemli adımlardan birisi olmalıdır. Türkiye olarak doğayı koruyan, çevre kirliliğini önleyen ve çevre bilinci kazandıran çalışmalarda öncü bir rol üstleniyoruz. Çevre dostu bir yaklaşımla doğal varlıklarımızın korunması, planlı şehirleşme çalışmaları, ağaçlandırma seferberlikleri ve çevre kirliliğinin önüne geçilmesi amacıyla gerçekleştirilen projelere özel bir önem veriyoruz.

Sanırım bir ekolojist olarak ben farklı bir ülkede yaşıyorum. Plansız bir şekilde yok edilen doğa benim yanı başımda dururken, aynı manzara sanırım saraydan farklı görünüyor. Ayrıca, ekosistem korunuyorsa, “oluşan tahribatın onarılması” için adım atılması neden önemli olsun ki!

Erozyonla mücadelede dünya lideri olan Türkiye, orman alanını artıran nadir ülkelerden biri konumundadır. Son 19 yıl ağaçlandırma yapılan alan miktarını 3,6 milyon hektardan 9,2 milyon hektara, orman varlığımızı ise 20,8 milyon hektardan 22,9 milyon hektara çıkardık. 2023 yılına kadar 81 ilimizde 81 milyon metrekare Millet bahçesi hedefimiz kapsamında bugüne kadar 61 Millet bahçemizi vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. 324 Millet bahçesinde ise çalışmalarımız devam ederken, tabiat parklarımızın sayısını 17’den 250’ye çıkardık. Yenilenebilir enerji seviyemizi toplam enerji üretimimizin yüzde 40’ına, atık su artıma tesisi sayımızı 145’ten 1170’e ulaştırdık. Mavi bayraklı plaj sayımızı 127’den 519’a çıkararak bu alanda da ilk sıralardaki yerimizi korumayı sürdürüyoruz. Bütün bu projelerin çevre için oluşturduğu değerin yanı sıra çocuklarımız ve gençlerimiz başta olmak üzere bütün vatandaşlarımızın artan çevre duyarlılığından büyük bir memnuniyet duyuyorum. Hem ülkemizi ve hem de dünyayı daha yaşanabilir ve temiz çevre ile buluşturmak için çalışmaya devam edeceğiz. Dünya çevre günü vesilesiyle, çevrenin ve doğal zenginliklerimizin korunması konusunda herkesi duyarlı olmaya davet ediyor, bütün vatandaşlarımızı en kalbi duygularımla selamlıyorum.

Cumhurbaşkanımızın sanırım inşa edilen hidroelektrik santrallarının, hâlâ yasaklanmayan pesitisit gibi kimyasalların tarım alanlarında yarattığı erozyondan haberi yok. Millet Bahçesi dediğimiz yapılar da ancak insanların gezip piknik yapacağı makyajlı alanlar olup insan dışındaki canlıların yaşam alanları olamaz. Bilimsel anlamda bir ekosistem kabul edilemez.

Çevreyi park veya otoban kenarında oluşturulan dikey bitkilerden ibaret saymak sanırım hiçbir dünya liderine özgü değildir. Dolayısıyla yukarıdaki tüm açıklamayı dikkatle okuduğumuzda karşımıza egemenlerin karikatür çevreciliği çıkıyor. Doğayı sadece insan olarak gören ve aslında insanı dahi zerre kadar düşünmeyen neoliberal çevrecilikle bu kadar olur. Üstelik bu maalesef bizim ülkemize has bir durum değildir. Ülkemizin ahbap-çavuş kapitalizmi, neoliberal zamanın en bilimdışı, en vahşi halidir. Kısacası ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, lafla çevreci asla olunmaz!

Haber kaynağı :  https://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-dakika-cumhurbaskani-erdogandan-cevre-gunu-mesaji-41825603

Cumhurbaşkanının konuşma metni Hürriyet gazetesinden aynen alınmıştır.

 

PAYLAŞMANIZ İÇİN