Devrimden Sonra

Türkiye’yi yaşadığı sorunlardan çıkartacak olan ne seçim, ne yeni anayasa, ne de iktidarın değişmesidir. Ülkeye yeni heyecan verecek olan devrimci durumdur. Türkiye ancak bir devrim ile üstüne giydirilmiş demirden gömlekten kurtulacaktır.

Dr. ABDULLAH KÖKTÜRK

Türkiye neredeyse beş yıldan fazladır yarı askeri bir rejimle yönetilmekte. Emeği baskılamak için kurgulanmış bu yarı askeri rejim bu şekilde devam edemez. Kendi geleceklerini Erdoğan’a ve Hulusi Akar’a bağlamış bazı askerler AKP iktidarının yıkılması ile beraber ne olacaklarını bildikleri için Erdoğan iktidarı bıraksa bile rejimin devamı için ellerinden geleni yapacaklardır. Ancak bu yazıda bu rejim yıkılırsa neler yapılması gerektiğini sıralayacağız.

Bunu Türkiye’de bir devrim olması üzerine kurgulayacağız. Önümüzde 2013 Gezi Direnişi var. Gezi benzeri bir direniş devrime dönüşse ne olurdu? Hayal kurmak serbest.

Devrimin İlk Günü

Herkes bu başlığın altına istediğini yazabilir. Ama ben olsam ilk gün Beştepe’yi yıkmaya başlarım. Ta ki sadece bozkır toprağı kalana kadar. O toprağı da, üçlü pullukla derin bir şekilde sürüp, alanı fens teli ile çevirip bir plaka koyarım. Plakada, “burada halkının çoğu sefalet hayatı yaşarken, birisi buraya saray kurmaya kalktı” yazar..

Bazılarına saçma gelebilir ama, ilk gün yapılacaklardan birisi de Sarıyer-Çayırbaşı tünelinin kapatılarak patates deposuna dönüştürülmesidir. Bu tünel İstanbul’un o kadar trafik sorunu varken, halkın kanını emen sermaye sahiplerinin Zekeriyaköy’deki villalarına kolay ulaşmalarını sağlamak için yapılmıştı. Büyük olasılıkla emek artı değerine el koyma ile alınan o villalara artık çabuk ulaşma ihtiyacı kalmayacağı için, çok fazla tepki çekeceğini de düşünmüyorum.

Devrimin İkinci Günü

Yeni bir Anayasa hazırlığına başlanıyor. Anayasa oybirliği ile kabul edileceği için kimse kendini dışlanmış hissetmiyor ve oy birliği ile kabul edilen anayasayı herkes sahipleniyor. Bunun nasıl olacağı hakkında daha önce çok düşündüğüm için bir daha yazmıyorum. İlgilenenler daha önce yazdığım “Bir Anayasa Nasıl Yapılır” başlıklı yazımı okuyabilirler.[i]

Devrimin ikinci günü yapılacak işlerden birisi de, 1950’den beri ilçelerde şube müdürü, jandarma bölük komutanı, emniyet müdürü vb. görevlerden başlayarak başbakanlık yapanlara kadar tüm daire başkanı, müsteşar, bakan, general vb. olanların 4. Derece yakınlarına kadar tüm varlıklarına el konularak sadece kendilerine bir ev ve maaşlarının bırakılması olacaktır.

Devrimin Üçüncü Günü

Artık devrim oturmaya başladı daha cesuruz. Diyaneti kapatıyoruz. Mallarına el koyuyoruz. Ona ayrılan bütçenin yüzde seksenini yarı yarıya milli eğitim ve sağlığa ayırıyoruz. Geri kalan yüzde yirminin yarısını sokak çocuklarına ve diğer yarısını sokak hayvanlarına ayırıyoruz.

Artık çok daha cesurca davranabiliriz. ABD amaçları için organize edilmiş Deniz Kuvvetlerini lağv ediyoruz. Sadece Sahil Güvenlik gemilerini bırakıyor hatta geliştiriyoruz. Ne denizaltı kalıyor, ne hücumbot, ne de fırkateyn. Yunana karşı kim savunacak diyenleri duyar gibiyim. Yüzlerce gemi varken onlarca adaya el koyan Yunan’a ne yaptıklarını sorun onlara. Yine Hava kuvvetleri uçaklarını üçüncü dünya ülkelerine hibe ediyoruz. Bu konuda eleştiri getireceklere şunu sorun; ABD ile savaşılsa o uçaklar havalanabilecek mi? En büyük düşman ABD ya, ABD ile savaşılsa o uçaklar savaşabilecek mi? Buradan tasarruf ettiğimiz paralar ile yoksulluğu yok etmeye başlıyoruz.

Daha ileri giderek Org, Korg ve Tümgeneral/amiral kadrolarını lağv ederek, Genelkurmay başkanını Tuğgeneral/amiral seviyesine düşürüyoruz. Kuvvet Komutanları Albay oluyor.  Lütfen, postası, şoförü ve emir subayı haricinde kuvveti ve yetkisi olmayan genel kurmay başkanının orgeneral/amiral olmasını kimse savunmasın.

Devrimin Dördüncü Günü

Milletvekillerinin maaşını en düşük memur maaşı olacak şekilde düzenleme yapıyoruz. Maaşlarını beğenmiyorlarsa en düşük memur maaşını arttırsınlar.

Ayrıca milletvekillerinin geri çağırılması kuralını getiriyoruz. 4 veya 5 sene için seçilen vekillerin yeri garanti olmayacak. Çalışmayan veya başarısız olan milletvekilleri seçim bölgesindeki seçmenlerce geri çağırılabilecek. Olmaz diyenlere 150 sene önce yaşanmış Paris Komününü incelemelerini öneririm.

Sonuç olarak, Türkiye’yi yaşadığı sorunlardan çıkartacak olan ne seçim, ne yeni anayasa, ne de iktidarın değişmesidir. Ülkeye yeni heyecan verecek olan devrimci durumdur. Türkiye ancak bir devrim ile üstüne giydirilmiş demirden gömlekten kurtulacak, manüple edilerek yıllarca ABD’ye hizmet eden bir iktidara destek verenler gerçek iktidarlarını kuracaklardır.


[i] Bir Anayasa Nasıl Yapılır, https://www.academia.edu/4652885/Bir_Anayasa_Nas%C4%B1l_Yap%C4%B1l%C4%B1r

PAYLAŞMAK İÇİN