Çeteler Ülkesinde Narko Siyaset

Türkiye’nin Kolombiya’dan sonra dünyanın en büyük kokain ticareti merkezi olduğu görülüyor. Bu kadar uyuşturucunun devletin üst kademelerine rüşvet verilmeden taşınması düşünülemez. Bu kadar uyuşturucuya rağmen Türkiye’nin Escobar’ının ortaya çıkmamış olması da merak uyandırıyor.

DR. ABDULLAH KÖKTÜRK

Derin devlet dediğin adı üzerinde derinlerdedir, gizlidir. Ancak birkaç ay önce Yalıkavak Marina’da derin devletin fotoğrafı yayınlandı. Mehmet Ağar’ın Azeri bir işadamından ele geçirdiği marinadaki fotoğrafta, Eski MİTçi ve Özel Harpçi emekli yarbay Korkut Eken, MHP milletvekilliği yapmış emekli korgeneral Engin Alan, suç örgütü lideri ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yakın dostu Alaattin Çakıcı ve İç İşleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, valilik, milletvekilliği yapmış, polis içinde hâlâ güçlü olduğu söylenen, oğlu Tolga Ağar’ın da AKP milletvekili ve partinin Marmara Bölge Koordinatörü olduğu Mehmet Ağar bulunuyordu.

Bu fotoğraf aynı zamanda poz verenlerin ikisinin sivil, ikisinin eski asker olması dolayısı ile derin devletin yarı askeri tarafını da gösteriyordu. Yarı askeri rejim ile yönetilen ülkenin derin devleti de buna uyum sağlamıştı.

AKP adına mitingler yapıp aydınları ve muhalifleri tehdit etmiş başka bir suç örgütü lideri Sedat Peker’in Dubai’den yayınladığı videolar derin devlet ve yarı askeri rejim içindeki çatışmaların göz önüne çıkmasına yardımcı oldu.

Alaattin Çakıcı, Mehmet Ağar, Engin Alan, Korkut Eken

Sedat Peker’in bu açıklamaları İngiliz İstihbaratı MI6 ve İsrail istihbarat örgütü Mossad’ın oldukça etkili olduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) yapması bu çatışmanın uluslararası boyutunu da gösteriyor. MI6 ve MOSSAD’ın bulunduğu bir yerde CİA ve MİT’in olmaması düşünülemez.

 

Türkiye Uyuşturucu Trafiğinin Merkezinde

Güvenlik çalışmaları yapanlar bilirler ki, istihbarat örgütleri kendi terörist gruplarını uyuşturucu paraları ile finanse ederler. Bu maksatla uyuşturucu trafiğini yönetmek bu örgütler için oldukça önemlidir.

Türkiye üzerinden yılda yaklaşık 140 milyar TL lik uyuşturucu geçişi olduğu da bilinmekte. Ekim 2020’de Mersin Limanı’na Brezilya’dan gelen gemide 220 kilo kokain ele geçirilmişti. Mersin Limanı 2019 da limana gelen bir konteynerde bulunan 615 kilo kokain ile daha önce de adını duyurmuştu.

Ağustos 2020’de Kocaeli Dilovası’ndaki Yılport Limanı’nda Brezilya’dan gelen gemideki konteynerde 540 kilo kokainin yakalanması ise ilginçti. Çünkü bu kokain yakalanmadan önce, ilk aramada ‘temiz’ raporu düzenlenmiş, bir memur gümrükler bölge müdür vekiline ihbarda bulununca iş ayyuka çıkmış, buna rağmen olayın üstü örtülmeye çalışılmıştı.

Birgün gazetesinden Timur Soykan’ın haberi ile öğreniyoruz ki, geçen perşembe günü Güney Amerika ülkesi Ekvador’daki Bolivar Limanı’ndan yola çıkan gemiye Orta Amerika’daki Panama’da operasyon yapılmış. Varış noktası Mersin Limanı olan konteynerde 616 paket kokain yakalanmış. Bolivar Limanı’nı Kocaeli Dilovası’ndaki liman gibi Türk şirketi Yılport’un işletmesi ise ilginç bir detay.

Yine öğreniyoruz ki, 9 Haziran 2020’de Buenaventura Limanı’nda yine Türkiye’ye gidecek bir gemide yaklaşık 5 ton kokain yakalanmış.

Narko Ekonomiden, Narko Siyasete

Türkiye’nin Kolombiya’dan sonra dünyanın en büyük kokain ticareti merkezi olduğu görülüyor. Bu kadar uyuşturucunun devletin üst kademelerine rüşvet verilmeden taşınması düşünülemez. Bu kadar uyuşturucuya rağmen Türkiye’nin Escobar’ının ortaya çıkmamış olması da merak uyandırıyor.

Merkez Bankasının kasasında dolar kalmadığı bilindiğinden, milyarlarca dolar kara para dolarının piyasaya çıkmasının ekonomiye ne katkısı olacağını tahmin etmek zor değil. Narko ekonominin, kısa sürede narko siyasete dönüşeceği de düşünülebilir.

ABD’nin dünya esrar ve eroin üretiminin merkezi durumundaki Afganistan’dan çekilecek olması da istihbarat örgütlerinin iştahını kabartmış olmalı. Her örgüt, bu trafikten olabildiğince pay almaya ve karşı tarafı zayıflatmaya çalışacaktır. Sedat Peker’in açıklamalarını bu gözle de izlediğimizde büyük bir paylaşım kavgasının başında olduğumuzu görebiliriz.

Ekonominin zora girmesi sebebi ile, ihtiyaç duyulan acil döviz girişinin, insan kaçakçılığı ve uyuşturucu ticareti ile sağlanmaya çalışılmasının ülkeyi kısa zamanda “başarısız devlet” (fail state) durumuna düşürebileceği de gözden kaçırılmamalıdır.

Uyuşturucu trafiğini izleyerek, ülke içindeki suç örgütlerinin derin devlet ile bağlantısı bulunulabilir. Devamında Türkiye’nin Escobar’ına da ulaşılabilirse ülkenin bu karanlık durumdan çıkması daha kolaylaşabilir. Bunun için öncelikle ülkede hukuk düzeninin sağlanması gerekmekte.

PAYLAŞMAK İSTERSENİZ