Bülent Ersoy ve ötesi… Kürk denince hemen akla onun adı gelir

Ünlü şarkıcı Bülent Ersoy, dört yıldır yeni kürk almadığını söylese de her kış olduğu gibi yine bu konuyla gündemdeydi. Bu inkâr ve bu eleştiriler, gelecek kış aynı konuyu konuşmamak için, geleceğin daha gelişmiş olması için ve kendimize dönüp bakmak için önemli bir adım. Çünkü hayvan zulmünün olmadığı bir toplumda yaşamak, her bireyin bunu istemesiyle mümkün.

NEŞE MESUTOĞLU

Hermes, Dior, Louis Vuitton ve Valentino[1] gibi efsanevi modaevleri kürk kullanmaya devam ediyor. Lady Gaga, Kate Moss, Naomi Campbell, Rihanna, Cher, Goldie Hawn ve Jennifer Lopez[2] gibi ünlüler gerçek kürk giymeyi sürdürüyor. Hatta Prens Charles tilki, Kurt Russell geyik, Madonna sülün, Eva Longoria[3], geyik, hindi, bıldırcın, yaban domuzu… Daha doğrusu Teksas’ta ne bulursa hemen her şeyi avlıyor.

Türkiye’de de elbette pek çok ünlü var kürk giyen. Mesela Bülent Ersoy hemen her sene kürkleriyle haber oluyor. Bu sene yine kendisinin bile kabul etmediği bir haberle gündeme geldi.   

İddiaya göre ünlü şarkıcı, dört ay önce ‘rönar arjante’ cins gümüş tilki kürkü siparişi verdi. 450 bin TL ödeyen Ersoy için özel tasarım bir palto hazırlandı ve 55 tilki kürkü kullanıldı. Neyse ki kendisi bu iddiayı yalanladı. Posta’ya konuşan Ersoy, 2017’de bir daha kürk satın almama sözü verdiğini belirtiyor. “O zamandan beri kürk almadım ama olanları da kapının önüne atacak halim yok,” diyor.

İLK TAŞI MASUM OLAN ATSIN!

Kürk giymek hayvan haklarına aykırı ve buna tepki vermek refleks halinde geldi. Peki ya deri ceket? Deri pantolon? Deri ayakkabılar? Evde arabada deri koltuk? Çanta, kemer, cüzdan ve tasarım aksesuarlar? Saat kayışlarını da unutmayalım. Masum olan ilk taşı atsın!

Kürk giymek; etobur beslenme alışkanlığı kadar, deri giymek kadar etik sorgulama konusu. Ve bu sorgulama herkesin kendi vicdani hesaplaşması.   

Çocukluğum hastalıklarla boğuşarak geçtiğinden üşümemek için kış aylarında napa mont giydim hep. Ve çok severek giydim. Dolabımda deri ceket var mı? Var. Deri ayakkabılar? Dolu. Yenisini almam ama henüz eskisini elden çıkartmadım. Ama aldım.

Belki o zaman uygundu.

Deri tasarımın etiketi ilgilendiriyordu beni materyali değil. Et yemeklerini keyifle yiyordum. Ağaçların sarkan dallarındaki yaprakları, çiçekleri koparabiliyordum düşünmeden. Akasya yapraklarını tek seferde çekerek koparmak çok hoşuma gidiyordu. Bir farkındalıkla değişim başladı. Bakış açım değişti ve ben de değişmeye devam ediyorum.

Belki dönem değişti.

Kürk giymek hayvan haklarına aykırı. Peki ya deri ceket? Deri pantolon? Deri ayakkabılar?

  Moda dergilerinde veya ünlü mağazaların vitrininde veya bir ünlünün üzerinde gördüğümüz bir kürk mantoya bakınca hayvanların dövüldüğü, elektrik şoklarına maruz kaldığı ve hatta canlı canlı derilerinin yüzüldüğü akla gelmiyordu. Şimdi bunu biliyoruz.  

Hayvanların duyguları olduğunu, sıcak yemek verdiğinizde ağzının yandığını, yavrusunu kaybedince acı çektiğini, soğukta tir tir titreyerek üşüdüğünü biliyoruz.

BUGÜN ARTIK FARKLI BİR DİL VAR

“Zarar vermeyen, zarar görmeyen, yorulmadan, yormadan, doyumlarını yakalayabilecek kişiliğe ulaşan bireyler yaşamın gerçek tadına varabilmektedir,” diyor Psikiyatrist David Hawkins.

Hatta Hawkins’e göre pozitif ve her şeyi olduğu gibi kabullenen mutlu bir insanın yaydığı enerji, 90 bin insanın yaydığı düşük enerjiyi dengeliyor.

Belki mutluluğun bu formülünü çözüyoruz. Her türlü canlıya zarar vermemeyi öğreniyoruz. 

Belki bu yeni döneme uyarlanıyoruz ve “update” oluyoruz.  

Bugün artık farklı bir dil var. Esas itibariyle yeni neslin dili bu. Bizlerden beklentileri de bu yönde. 1997–2012 yılları arasında doğan kişilerden oluşan Z kuşağını ayıran büyük bir fark var. Çevreye önceki nesillerden daha fazla önem veriyorlar. Onlar için çevreyi korumak temel bir değer. Doğayı ve hayvanları korumak, Z kuşağının günlük yaşamının bir parçası.

Çevreye etkileri iyileştirmek için elinden gelenin en iyisini yaptığına inandıkları tasarımcılar ve markalardan satın almak istiyorlar. Dünya artık onların beklentilerine göre şekilleniyor. Sadece onların değil, birçoğumuz gibi gelişmiş bilinçlenmiş bireylerin beklentilerine göre de şekilleniyor ve bu sayede etik tüketicilik yükseliyor.

VİCDANI TEMİZ, MUTLU İNSAN UMUT VERİYOR  

Yapılan araştırmalarla bu hassasiyeti saptayan ve bu yönde strateji geliştiren organizasyonların sayısı günden güne artıyor. Bu beklentilere hitap edemeyenler, yeni neslin ve bu vizyonu paylaşanların ilgi alanında yer alamayacak, medeni bir toplumda artık hayvan zulmüne yer verilmeyecek gibi görünüyor.

Evet hayal kuruyorum. Bir gün gerçek olacağına inandığım bir hayal.  

Çünkü vicdanı temiz, mutlu insanın gücünü bilmek umut veriyor.  


[1] https://www.humanedecisions.com/fashion-designers-still-using-real-animal-fur/

[2] https://www.animalsmattertoo.com/furhags.htm#Jennifer_Aniston

[3] https://www.outdoorhub.com/stories/2014/11/20/7-female-celebrities-didnt-know-hunters/

PAYLAŞMAK İÇİN