Boğaziçi öğrencileri eylemde: BU MESELE DEMOKRASİ MESELESİ

Geçtiğimiz saatlerde Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs kapısı önünde eylem yapıp ardından basın bildirisi metinlerini okuyan öğrenciler, asıl sorunun Melih Bulu’nun akademik geçmişi ve şahsi duruşun ötesinde olduğunu dile getirirken meselenin isimlerden bağımsız bir demokrasi, akademik özerklik, fikri özgürlük meselesi olduğunu ifade etti.

EYLEMDEN SAATLER ÖNCE GELEN POLİS ARAÇLARI

2 Ocak 2020’de yayımlanan Resmi Gazete’deki karara göre, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kayyum atanan rektör Melih Bulu’yu protesto etmek isteyen Boğaziçili öğrenciler, mezunlar ve bazı Öğretim Üyeleri Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü önünde buluştular. Eylemden saatler öncesinde çok sayıda polis araçları ve polisin kampüs etrafında bulunduğu gözlerden kaçmadı. Diğer üniversitelerden de desteğe gelen öğrencilerle birlikte güçlü bir kalabalık yaratan grup kampüs içerisine alınmadı. Kapıyı ısrarla sonunda açabilen öğrenciler “Akademi biat etmeyecek”, “Kayyum rektör istemiyoruz”, “Yaşasın öğrenci dayanışması”, “Melih Bulu rektörümüz değildir” sloganlarını attılar. 

Öğrencilerin eylemden önce Güney Kampüs’teki Rektörlük binasının kapısını mühürlemesi dikkat çekti.

Sosyal medyada #BoğaziçiRektörSeçimiİstiyor etiketiyle öğrenciler seslerini duyurmaya devam ediyor… 

Basın bildirisinin ardından Kuzey Kampüste forum yapan öğrenciler. 

BU MESELE DEMOKRASİ MESELESİ, FİKRÎ ÖZGÜRLÜK MESELESİ

Saat 2’de Güney Kampüs kapısı önünde basın bildirisi metinlerini okuyan öğrenciler, asıl sorunun Melih Bulu’nun akademik geçmişi ve şahsi duruşun ötesinde olduğunu dile getirirken meselenin isimlerden bağımsız bir demokrasi, akademik özerklik, fikri özgürlük meselesi olduğunu ifade ettiler. 

Basın bildirisinin sonuna doğru taleplerini belirten öğrenciler,

Tüm üniversitelerdeki kayyum rektörlerin istifasını, bütün rektörlerin demokratik yöntemlere uygun olarak seçimle belirlenmesini istiyor ve akademisyenlerden acilen yeni bir seçim düzenlemelerini talep ettiklerini açıkladılar. Bu demokratik tavır ve zorunluluğun bütün üniversitelerde yer bulması için hem diğer üniversitelerden öğrenci arkadaşlarını hem de mezunları kendilerine destek olmaya çağırdılar.

Basın bildirisinin okunmasının ardından Güney Kampüs önünden Kuzey Kampüs’e yürüyen öğrenciler, Kuzey Kampüs’te forum yapacaklarını duyurdu. 

İşte Boğaziçili öğrencilerin okuduğu basın bildirisinin tam metni…

Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri olarak bu atamayı kabul etmiyoruz ve vazgeçmiyoruz!

2016 yılında yapıldığı gibi, yine bir gece yarısı tepeden inme bir şekilde üniversitemize yapılan yeni bir “rektör” atamasıyla karşı karşıyayız. Üniversitemizde yerini yıllardır koruyan demokrasi anlayışı ile 2016 yılına kadar seçimler neticesinde belirlenen rektörlerimizin yerine; 2016’dan sonra anti-demokratik bir şekilde tek elden kayyumlar atanmaya başlanmıştır. Üstelik, Boğaziçi Üniversitesine 1980’lerin askeri rejim döneminden beri ilk defa okul dışından bir rektör ataması yapılmıştır. Bu durum 2016’dan bu yana sürmekte olan ve rektör seçimlerini ortadan kaldıran anti-demokratik uygulamaların bir devamıdır.

Üniversiteler bir ülkenin bilim ve fikir üreten, özgür düşünceyi besleyen en değerli kurumlarıdır ve bu kurumların sürdürülebilmesi ancak akademinin özerkliği ile mümkündür. Akademi, ideolojiler ve siyaset üstü bir oluşumdur; ancak üniversite mensuplarının iradesinin hiçe sayılarak üniversitemize bir rektör atanması politiktir. Biz Boğaziçili öğrenciler olarak, üniversitemizin ilkelerine ve kültürüne binaen, üniversitemizin özerkliğinin; kişiliğine ve geçmişine bakılmaksızın tepeden atanan herhangi bir akademisyen ile değil, üniversite mensuplarının yaptığı demokratik yollarla belirlenen bir rektör seçimiyle sağlanacağını savunuyoruz. Bu şartlar sağlanmadığında, ortaya çıkan anti-demokratik uygulamaların üniversitemize zararlar verdiğini üzülerek görmekteyiz. Bu zararların en aza indirilebilmesi için üniversite senatosunun 2012 yılında kabul ettiği Akademik İlkelere bağlılığımızı yinelemek isteriz:

  1. Üniversitelerin herhangi bir kişi ya da kuruluşun etki veya baskısına maruz kalmaması ve siyaset aracı olarak kullanılmaması, bilimsel ve toplumsal gelişim açısından vazgeçilmezdir.
  2. Üniversitelerde karar alma yetkisinin demokratik yöntemlerle seçilmiş kurullarda ve akademik yöneticilerde olması özerklik için şarttır. Rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, bölüm başkanı gibi akademik yöneticiler atamayla değil seçimle belirlenmelidir.
  3. Üniversitelerin, özerk anayasal kurumlar olarak, akademik programlarını ve araştırma politikalarını öğretim elemanlarınca ve/veya üniversite kurullarınca kararlaştırılarak belirlemesi, bilimsel özgürlüğün ve yaratıcılığın şartlarındandır.

Boğaziçililer olarak asıl sorunumuz Melih Bulu’nun akademik geçmişi ve şahsi duruşundan da ötedir. Sorun isimlerden bağımsız bir demokrasi, akademik özerklik, fikri özgürlük meselesidir. Bu sorunun çözümü ise üniversitelerin kararlarının ve rektörlerin, üniversitelerin iradeleriyle belirlenmesidir. Bu nedenle bir kez daha söylüyoruz ki:

Üniversitemizin karar alma mekanizmalarındaki özerkliğine, demokratik ilkelerine, düşünce özgürlüğüne ve seçim yapma iradesine yapılan müdahaleleri kabul etmiyoruz. Kayyum rektör istemiyoruz ve duruşumuzdan vazgeçmiyoruz.

Taleplerimiz şunlardır:

-Tüm üniversitelerdeki kayyum rektörlerin istifasını, bütün rektörlerin demokratik yöntemlere uygun olarak seçimle belirlenmesini istiyor ve akademisyenlerden acilen yeni bir seçim düzenlemelerini talep ediyoruz.

-Bu demokratik tavır ve zorunluluğun bütün üniversitelerde yer bulması için hem diğer üniversitelerden öğrenci arkadaşlarımızı hem de mezunlarımızı bize destek olmaya çağırıyoruz.

Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz!

Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri

 

 

Bir Girişimcilik seminerinde “Bir işi annenize anlattığınızda anlıyorsa o işi yapmayın” diye kayyum rektör Melih Bulu’ya cevaben öğrencilerin pankartı…

 

 

İşte sosyal medyada #BoğaziçiRektörSeçimiİstiyor etiketiyle atılan  bazı tvitler…