Biyoçeşitliliğin düşmanı kediler…

Serbest dolaşan evcil kediler, biyoçeşitliliği avlanma, rekabet ve hastalık yoluyla etkilerken, evlerde beslenen kediler ise verilen mamaların içerikleri itibariyle diğer hayvanları tüketiyor.

 

 

 Kediciyim, ona şüphe yok. Pek bir şımartmış olduğum iki pisi kızım var. Yaşadığım yerlerde sokak canları için elimden geleni yapıyorum ve onlar için elinden geleni yapanlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Bu destek ne kadar ölçülü olsa da ölçünün kaçtığı bir nokta var: Kedilere yapılan pozitif ayrımcılık.

Tüm dünyada kedilere yapılan bu pozitif ayrımcılık, biyoçeşitlilik için bir tehdit oluşturuyor.

Kediler, yaban kedileri Felis silvestris‘in soyundan geliyor. Yaklaşık 10.000 yıl önce Yakın Doğu’da (ve belki de Mısır’da) evcilleştirilmelerinden bu yana, insanlarla birlikte dünyanın hemen hemen her köşesine seyahat ediyor. Evcil kediler nam-ı diğer Felis catus, Antarktika hariç tüm kıtalarda yaşıyor ve en uzak takımadalarda bile bulunuyor.

Serbest dolaşan evcil kediler, biyoçeşitliliği avlanma, rekabet ve hastalık yoluyla etkilerken, evlerde beslenen kediler ise verilen mamaların içerikleri itibariyle diğer hayvanları tüketiyor.

Ortalama 3.5 yıl yaşayan sokak kedileri sıklıkla insanlardan yiyecek desteği bulurken, ortalama 18 yıl yaşayan evlerdeki kediler de sahiplerinden genellikle sağlık bakımı, barınma ve tabii mama alıyor.

Ve beslenmelerinde en büyük pay, etten oluşuyor.

KEDİ MAMALARI BAŞKA HAYVANLARDAN OLUŞUYOR

Besinin; protein, karbonhidratlar, yağlar, vitaminler, mineraller ve su olarak alt kategorilere ayrıldığını düşünürsek; kedi mamasının protein kaynakları arasında mısır glüteni ve soya küspesi gibi bazı bitki bileşenlerinin yanı sıra yaygın olarak et, kümes hayvanları ve balık bulunuyor.

Ez cümle bütçe hesabı yapmadan paket paket aldığımız kedi mamaları, başka hayvanlardan oluşuyor. Ve bu durum bir hayvansever için günden güne göz ardı edilemeyecek bir miktar ve dolayısıyla önem kazanıyor.

Çünkü kediler kadar mama içeriğinde yer alan tavuk, hindi, kuzu ve somon gibi diğer hayvanlar da can ve onları da koruma sorumluluğumuz bulunuyor.

ÇARE KISIRLAŞTIRMA

Bu noktada kedicilere düşen sorumluluk, pisileri şişmanlatmayacak bir şekilde frene basarak mama desteğiyle yola devam etmek gibi görünüyor.

Kendi adıma; kedi ve köpeklerde, sütün içeriğindeki sütün baskın şekeri laktozun yeterli sindirilememesinden kaynaklanan “laktoz İntoleransı” (sütün sindirilememesi) sorunu nedeniyle süt değil ama yoğurdu bir çözüm önerisi olarak sunuyor ve kullanıyorum. Kefir de ek bir besin kaynağı olabiliyor kimi zaman.

Ama bunlar yetmiyor tabii. Biliyorum. Sevimli dostların ağız tadını geliştirip dengelerini bozmadan sebil mama dağıtımına devam ediyorum. Ve tek olmadığımı biliyorum. Organize olamadığımızı da biliyorum. Kimsenin bizi durduramayacağını da. Bu konuda belediyelere güvenmediğimizi de. Yine de belediyelerin bu konuda uyanması, veteriner odalarının en azından kısırlaştırma fiyatları konusunda esnaflığı bırakması çok önemli.

Çünkü gerçek çözüm kısırlaştırma çalışmalarına öncelik vermekte yatıyor. Çünkü kedi popülasyon oranını ve hayvanseverlerin omuzlarındaki yükü azaltmak ve biyolojik çeşitliliği korumak için tek çare var: kedileri kısırlaştırmak.

Kaynaklar:

https://besjournals.onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/pan3.10073

Commercial Cat Foods