Bitmeyen kaynak… umut yoksa gelecek de yok

Peki nerdedir umut? Sanatçı, yaşamın heyecanını duyurabilmek, estetiğe dönük farkındalık oluşturabilmek, hayatın tadını hissettirebilmek, insanın geleceğe yürüyüşünü anlamlı kılabilmek için gereksindiği umudu nerede bulacaktır? Onu nasıl elde edecek, varlığının bir parçası haline getirecektir?

CAFER YILDIRIM

“Şiir nedir?” sorusuna verilmiş cevaplardan bana en ilginç geleni Can Yücel’e aittir.

Enver Ercan’ın “Şiir nedir? Nasıl yazıyorsunuz?” sorusunu Can Yücel bakın nasıl cevaplandırıyor: “Şiir bir umutsuzluktur. Elbette bir umutsuzluktur. Niçin mi? Umutsuz olmayan adamlar şiir yazamaz. Umutsuz olmayan adamlar resim yapamaz, mimar olamaz. Yaratıcı olamaz. Bu dediğim elbet yaşadığımız bu dünya için bir söz. Çünkü kâğıt bir umutsuzluktur. Boş bir kâğıt… Tuğlalar, biriketler, çimentolar hepsi umutsuzluktur. Demirler bile umutsuzluktur. Onların içinden bir umudu bulmaktır şiir. Onu bulmak için yazıyorum.” (Düşün dergisi, Aralık 1985)

UMUTSUZLUKTAN UMUT ÜRETMEK

Can Yücel, şiir özelinden bir sanatçının var oluşunu, umutsuzluktan umut yaratma çabası üzerine kuruyor. Kendi yazma eylemini de bu çabayla tanımlıyor: “Onu (umudu) bulmak için yazıyorum.”

Bu ifşa, onun umudu arama, bir başka ifadeyle umutsuzluktan umut yaratma sürecinde güçlü bir umutla donanmış olduğunu da söylüyor bize.

Şairin hayatı, kendine şairliğini hissettiren ilk şiiri yazdığı günden önceki hayat değildir. Her şair bilir bunu. Her şair bu tılsımlı günün anısını bütün tazeliğiyle taşır içinde. Kelimelerin gölgeli dünyasından edindiği ve var oluşunun anlamı haline gelmiş olan nefesi sürekli kılabilmek için hayatının her karesiyle bedellenecek bir emeğin dinamosu olmuştur artık. Kendini yeni bir bilinç ve yeni bir heyecanla kuşatılmış bulduğu yeni dünyasında onun yegâne amacı artık şekilsizliği şekle, hiçliği anlama, sayrılığı sağlığa dönüştürmektir. Bu da hem metafor hem de gerçek anlamıyla umutsuzluktan umut üretmek demektir. Sanatçının böylesi bir yolculuğa çıkmasını sağlayacak ve bu yolculuk sırasında onun eylem ve gayretini sürekli kılacak olan seçkin güç ise yine umuttur.

UMUT YOKSA GELECEK DE YOK

Güldürü ustası Müjdat Gezen’in sanatla umut arasında kurduğu ilişki Can Yücel’in şiirle umutsuzluk arasında kurduğu ilişkiye koşuttur; onu pekiştirici ve tamamlayıcı bir içeriktedir: “Umutsuz yaşanmaz. Hele bir sanatçının umudu yoksa geleceği de yoktur. Umut sanatın ekmeğidir, suyudur. Umutsuz olursan sanat yapamazsın. Sanat umutla beslenir. Umut gıdasıdır sanatın. Sanatçı hiçbir durumda umudunu yitirmez. Çünkü umut biterse dünya durur.” (Uğur Dündar Diyor ki, Sözcü gazetesi, 2 Ocak 2021)

Peki nerdedir umut? Sanatçı, yaşamın heyecanını duyurabilmek, estetiğe dönük farkındalık oluşturabilmek, hayatın tadını hissettirebilmek, insanın geleceğe yürüyüşünü anlamlı kılabilmek için gereksindiği umudu nerede bulacaktır? Onu nasıl elde edecek, varlığının bir parçası haline getirecektir? Nerdedir umut?

“EY KALBİME HAZAN OLAN”

“Belki ve Hâlâ”da Şair Sait Zira da bu sorunun cevabının peşindedir:

Umut ordadır belki

Hiç denenmemiş yaşantıların ihtimalindedir

Bir sabahın belki hiç bakılmamış şafağındadır

Dağların hiç kazılmamış eteğindedir

– saklı bir maden gibi-

Saçlarımızı ansızın savuran esintidedir

Bir okyanus kıyısındadır

Gitmeyi hiç düşünmediğimiz

Hatta gidebilme ihtimalini aklımıza bile getirmediğimiz

Umut her bildiğimizin uzağındadır

Belki de her yaşadığımızın

Onca bilinenin öbür tarafındadır

Belki de ummayacağımız kadar yakınımızda

Yanı başımızdadır

Umut bir yerdedir mutlaka, bir yerindedir hayatın

Yokluğuna uyanılan her sabah

Ummakla bedellidir onu, aramakla

Ey kalbime hazan olan

Nerdedir umut sende değil mi