Biraz daha nazik olun

Bir ucu Spartaküs, Galile, Che; bir ucu Pir Sultan, Nazım, Deniz bizimkilerin… Biz ki sayılmayız parmak ile tükenmeyiz ölmek ile. Ha, işte bunu da hesaba katın.

 

 

 

HAYRETTİN GEÇKİN

 

                                           (Gazeteci Levent Gültekin’e yapılan saldırının ardından)

 

Ölüleri sevindirmeyin erken gittiklerine

Biraz daha nazik olun bizleri öldürürken

Öte dünya için yaşayan, ama mülkiyet hırsından da vazgeçmeyen ümmetinize davrandığınız gibi davranın örneğin, bizleri öldürürken… Size secde ederken kendi ölümlerini seyreden müminlerinize davrandığınız gibi davranın bizlere de… Çok şey mi? Biraz nazik olun. Ölüme  adalet getirmiş olursunuz böylece.

Son model telefon markası için günlerce kuyrukta bekleyen veya telefon parasını denkleştirmek için kız arkadaşını satışa çıkaran gençleri öldürdüğünüz gibi davranın bizleri öldürürken de. “Eşitlik sağlıyoruz” demek için yüzünüz olur en azından. İyiliğiniz için diyorum… Sonra başınıza iş alır evdeki bulgurdan da olursunuz.

KESER DÖNER, SAP DÖNER

Bütün haberler zaferleriniz üstüne. Ne istiyorsanız onu söylüyor kanallar. Yaşatmaktan bi habersiniz. Dizilerle ve nefret dilinizle öldürüyorsunuz milyonları. Kimsenin gıkı çıkmıyor. Her şey kılıfına uygun! Kendi hikâyelerinize inandırıyorsunuz onları. Ne güzel! Kendilerinden istifa ettirip kendinizi alkışlattırıyorsunuz. Başkalarının yangınıyla ısınan, yemeğini pişiren milyonlar neyinize yetmiyor Allah aşkına? “Cahilleri yalanla, akıllıları zorbalıkla susturmak gerekir” yollu düşüncenizde bir mantık hatası var bence. Anlıyorum sizi ama yanlış yapıyorsunuz. Sonra bu kadar gözü dönmüşlük niye? Biraz daha nazik olun bizleri öldürürken.

Çünkü kardeşi kardeşe, komşuyu komşuya düşman edecek bir sürü oyun biliyorsunuz zaten. Eliniz sağlam. İstediğinizde devreye sokabildiğiniz, kimsenin akıl sır erdiremediği zarif ihanet tezgâhları işe yarıyor bence. Korku sirkleri kuzuya çeviriyor size itaatte kusur etmeyenleri. Eee, itiniz var, bitiniz var. Hatta gönüllü linç çeteleriniz bile… Söylemenize gerek yok, zor tutuyorsunuz onları evlerinde. Üstelik eğitim yöntemleriniz de mükemmel! Öyleyse neden korkuyorsunuz? Dinle ve milliyetçilikle beslediğiniz insanlar ekmek de istemiyor ki sizden. Din ve kadın bedeni üzerinden yürütülen politikalarınız damardan giriyor kullarınıza. Bu işten daha çok ekmek yersiniz. Bakın gözlerini açmıyorlar işte, hiçbir şeye karşı çıkmıyorlar. Sorgu sual yok! Narkoz yemiş hastaya çevirdiğiniz toplumu istediğiniz gibi denetleyebiliyorsunuz. Daha ne? Benden demesi. Sonra keser döner, sap döner… Üzülürsünüz! İşte bu yüzden diyorum, biraz daha nazik olun bizleri öldürürken.

GÜVENMEYİN ÖLÜLERE

Ayrıca rüzgâr eken fırına biçer demiş atalarımız. Babasının ölüm haberinden sonra Manisa’dan kalkıp koruma birlikleri eşliğinde Ceneviz gemileriyle Sarayburnu’na gelen ve Amasya’dan tahta erişmeye çalışan kardeşinden önce tahta çıkan II. Selim, elinin eriştiği şehzadeleri, yani kardeşlerini boğdurtup cesetlerini Ayasofya önünde kıl çadırlarda halka sergilemekle tahtını ebedi mi kıldı sanki? Padişahın verdiği ölüm emirleri yerine getirilirken, makam ve kimliğe göre bir usul uygulayıp şehzade, sadrazam, ulema yahut kaymakam, doktor gibi yüksek makamlara sahip “ölüme mahkûmlar” boğdurulup ibret ve inandırıcılık için ölümden sonra baş kesme işlemi yapılır, bu işlem için özel usturalar kullanılırdı. Peki, bütün bunlar koskoca imparatorluğu ayakta tutmaya yetti mi? Yetmedi. Diyeceğim o ki yollara, binalara, saraylara onların adını verin ama onlar artık yok. Pek de fazla güvenmeyin ölülere!

BİRAZ İNCE OLUN

Öyle ya! İstediğinizi vali, istediğinizi sadrazam, istediğinizi kral seçmede hiç ama hiç zorlanmıyorsunuz. Bu da güzel! Sonra kutu kutu paralar, gemi gemi vurgunlar. Sizin için her taraf Yağma Hasan’ın böreği. Doymak bilmiyorsunuz! Beşli Çete’den kasa bile yaptırdınız kendinize. Uluorta  “dövün, öldürün”emirleri vermeyin. Biraz ince olun. Örneğin atalarınız çok kabaydı İsa’yı çarmıha gererken. İbrahim’i ateşe atarken çok kabaydılar… Onların İzinden gittiğiniz belli oluyor. İnsanları fırınlara doldurup yakanlara özen gösterirken ele veriyorsunuz kendinizi. Yapmayın bunu. Bizleri paslanarak çürümeye bırakılan demir yerine koyun demiyorum. Hazır elinizde bu kadar fırsat varken o kadarla yetinemezsiniz elbette. Yapacağınız yapın, ama şimdi yaptığınız gibi yapmayın. Kurulan darağaçlarında idam edilenleri boyunlarındaki yafta ile ibret-i âlem için sergileyenlere de güvenmeyin bana kalırsa. Çünkü onlar bile cinayetlerini ulu orta sergilemekten vazgeçtiler daha sonra. Düzene çelme takmaya kalkanları idamlar, toplu katliamlar, faili meçhuller yoluyla ortadan kaldıranlar sizi kurtaramaz. Daha dün diyebileceğimiz yıllarda insanları helikopterden atıp, “düştü” diye kayıtlara geçirenler, insanları evlerinden alıp bir daha aldıkları yere bırakmayanlar, gözaltındaki kayıplar için “camdan atladı” beyanında bulunanlar, insanları türlü işkencelerden geçirenler de kirli karneleriyle tarihin çöplüğünden çıkıp kurtaramaz sizi. Bu yüzden diyorum, biraz daha nazik olun bizleri öldürürken.

SAYILMAYIZ PARMAK İLE TÜKENMEYİZ ÖLMEK İLE

Marks’ın, “kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser” sözünü yalana çıkardınız. Maşallahınız var! Meyvesini yediğiniz, sayesinde büyük kârlar elde ettiğiniz ağaçları bile tahammülünüz yok. Şaşılacak şey! Sonra da dönüp doğruluyorsunuz Marks’ı. “İnsanlıktan düşme sınıf” olarak gördüğü işçileri maden kuyularında boğuyor, ardından utanma belasına cesetleri ordan çıkarıp, sonra da üzerlerine beton atıyorsunuz. Olmuyor bence. Oysa toprağın altında bile yer darlığı var. Bunu gözden kaçırıyorsunuz. Biz “yine de dünya dönüyor” diyeceğiz. Giyotin fena bir ölüm değil bizler için. Sokrates’e içirdiğiniz baldıran zehrinden içirin bizlere de. Daha iyidir bizi sokak aralarında tekme tokat vurup öldürmekten. Yahut “yanlışlıkla” beynimize saplanmasından mermilerinizin…

Bir ucu Spartaküs, Galile, Che; bir ucu Pir Sultan, Nazım, Deniz bizimkilerin… Biz ki sayılmayız parmak ile tükenmeyiz ölmek ile. Ha, işte bunu da hesaba katın.

Ölüleri sevindirmeyin erken gittiklerine

Biraz daha nazik olun bizleri öldürürken

PAYLAŞMAK İÇİN