BERKİZ BERKSOY yazdı; Tarık Günersel… Gerçek, güzel ve iyi

İmkân keşifleri, hayatın keşfi, umutlar ve hayallerle içiçe olmak ona heyecan veriyor. Kutsalı hayatın dışına çıkararak hayatın kendisini laik bir kutsallıkla yaşamak kendi seçimi. Hayatı varolan bir kutsalın eseri olarak görüyor, benimsiyor, işini o özenle yapıyor. Ve yaratıcılığının her anını heyecan duyarak yaşıyor.

BERKİZ BERKSOY

Kimliği: «Gerçek Güzel ve İyi».[1] Buna inancım tam.

UNESCO’nun 2018 Troya Yılı adına küratörü olduğum TROYA DÜĞÜMÜ Kavramsal Video-Art sergisine Tarık Günersel “Troya/lar” adlı destanıyla katıldı. Homeros’un İlyada’sını aslı gibi 24 bölüm/24 görsel şiir biçiminde yorumladı. 7 sanatçı aylar boyu çalıştık, zorlukları birlikte aştık. O kimliğe inancım pekişti. Demek istediğim koyduğum başlık sağlam.

2012 yılında tanıştık. İBB Sahne ve Kostüm Tasarımcısı Feyza Zeybek’in Göz Ardı Tasarımlar sergisini BVB Tasarım ve Ambiyans Evi’nde gerçekleştirirken Tasarım Platformu düzenledim.

Davet etmek üzere Günersel’i aradığımda «Beni nasıl buldunuz? Pek öyle tanınmış biri değilimdir.» dedi. İletişim bilgilerini Anadolu’da Kadının Kültürel Şifreleri’ni yazan Yıldız Cıbıroğlu’nun verdiğini söyledim. Serginin niceliğini anlattım, tiyatro alanında akademik kariyeri olan Yeditepe Üniversitesi’den hocam Ayşın Candan’ın da bulunacağını belirttim. «Sevindim zevkle katılırım» dedi. Cıbıroğlu’ndan adını çok sık işittiğim uzaktan uzağa hayranlık duyduğum Tarık Günersel’le yüz yüze gelmek heyecan verici oldu.

Dostluğumuz böyle başladı.

HAYATI LAiK BiR KUTSALLIKLA YAŞAMAK

Feyza Zeybek’in kırk yılı aşan meslek hayatında gerçekleştirilmeyen göz ardı edilen tasarımlarını dikkate değer bir sergi haline getirmek gururlandırıcıydı. Beklan Algan’ın kurduğu, yürüttüğü TAL’de (Tiyatro Araştırma Laboratuvarı’nda) Faust konusunda görücüye çıkmamış çizimlerini, çalışmalarını tiyatro severlere sunmak ayrıcalıklı bir çalışmaydı. Tasarım Platformu’nda Candan, Günersel, Zeybek gibi son derece yetkin kimliklerin ağzından tiyatro, sahne, yaratı, oyun hakkında bilgileri kalıcı kılmak önemliydi.

Günersel’in platformda en çok kullandığı kelimeler «heyecan» ve «hayat»tı.  Hayatta el yordamıyla yaşamanın el yordamıyla yapmanın heyecan verdiğini yineledi. Psikolojik nedeni ne olursa olsun hayatta kalmak bunu varoluş tarzı olarak gerçekleştirmek onun gözünde gereklilikti.

Sanatı kollayan yazına değer veren bir aileden gelmesi önemli belki ancak onu ilginç kılan bu işin hangi stratejiyle nasıl yapılması gereğini çocuk yaşlarda araştırmış içindeki gizli yeri erkenden keşfetmiş olması. Bu başarıyı aynı heyecanla sürdürürek üretiyor olması kanımca onu alanındakilerden kesin çizgilerle ayıran nokta. Belki egoistçe belki de kendine acıyarak edindiği o gizemli köşeye bütün özgünlüğüyle sadık kalması; ona dürüst ve alçakgönüllü yaklaşması onu gerçek, güzel ve iyi yapan etken bence.

İmkân keşifleri, hayatın keşfi, umutlar ve hayallerle içiçe olmak ona heyecan veriyor. Kutsalı hayatın dışına çıkararak hayatın kendisini laik bir kutsallıkla yaşamak kendi seçimi. Hayatı varolan bir kutsalın eseri olarak görüyor, benimsiyor, işini o özenle yapıyor. Ve yaratıcılığının her anını heyecan duyarak yaşıyor.

Hayatı merkezine koymayı amaç edinen Günersel bedenen ve zihnen özgürce ve yoğun yaşananan bir ömrün belki tehlikeli ama son derece geliştirici olduğundan emin. İşin içinde sonucun ne olacağını bilmemenin heyecanı var diyor ve bunun yaratıcılıkta önemli bir yer tuttuğunu söylüyor. Belki evliliğin belki çocuk yetiştirmenin zorlukları mutlaka var Günersel’e göre ama zaman yitirme kaygısı da var şair olarak olduğu yeri sorgulama takıntısı da alanında gerçekten bir değer yaratıp yaratamadığı endişesinin dayanılmazlığı da. Bunlar kesinlikle yaşanıyor şaire göre. Yaşadığının tam özgürlük olduğunu, onu geliştirdiğini, hepsinin yararlı ve bereketli olduğunu kabul ediyor. Ayrıca edebiyat arkeologlarına güveni de tam.

Gelmiş geçmiş tüm insanlığa gönlünü açan bir insan Tarık Günersel.

GERÇEK, GÜZEL VE İYİ BİR KİMLİK

İnsancı Günersel… İnsana duyduğu saygıyla öne çıkıyor.

«Kesin bir şey varsa sevgi bütün güçlükleri çözüyor. Aynı şekilde her büyük tutku sonunda hakikatin olduğu yere götürüyor.»[2] diyen bir insan. 2013 yılında Sampsonia Way internet dergisinde yayımlayarak çağrıda bulunduğu insanlığın yararına yönelik Dünya Uygarlığı Projesi insanlık için «iyi» nin arayışı değil de nedir? Hareketin isim babası olarak «ütopya» yerine alçakgönüllülükle «proje» sözcüğünü seçmesinden daha «güzel» bir etik anlayış olabilir mi?  

İnsanlığı ilgilendiren çeşitli girişimleri her zaman yakından takip eden Günersel 6 Nisan 2015’te Pittsburgh’da Slippery Rock Üniversitesi’nde verdiği konferansta «aynı gezegendeyiz, her birimiz sorumluyuz, katkı görevimizdir» diyor. 22 Nisan Dünya Günü’nün özel anlam taşıdığını söylüyor. O gerçek, güzel ve iyi bir kimlik. Dünya Uygarlığı’ nın etkileşimle oluşturulabileceği, adına kimsenin konuşma yetkisi olamayacağı ama herkesin bu bağlamda katkıda bulunabileceği ilkeleri kimliğini kanıtlamaya yeter.[3]

Hayatın zenginleşmesine milyarlarca insanın katkıda bulunduğunu, bir fikrin boşluktan doğuverme anlamında tamamen orijinal olamayacağını, bazen çeşitli düşünce atomlarının belirli enerjilerle birleşip verime yol açtığını mütevazı dille açıklayan insan. Dünya Uygarlığı Projesi’nin bu tür bir adım olduğunu söylüyor, olumlu zincirleme reaksiyonlara ya da etkileşimlere yol açmasını umuyor ve bunu bekleyerek değil yaparak göreceğimizin altını çiziyor ve hepimizi Gelişen Dünya Uygarlığı dediği açık uçlu ve zenginleştirici sürecin parçası olmaya davet ediyor. İnsanlık için gerçek, güzel, iyi bir felsefeyi hayata geçirmek değil de nedir? İnsanlığa bundan daha dürüst ve nahiv nasıl bakılabilir?

EVRENİN ORTAYA ÇIKIŞINDAN İNSANLIK SONRASINA

Kendini dünyanın gidişine ayarlamamış, hakikati dünyadan daha çok severek yaşıyor, şu anda dünyayı mahvetmekle meşgul çoğunluğun umursamadığı hatta duymak bile istemediği konuyu projelendiriyor. İnsanlık için asıl gerçek olana doğru giden yolu kazmakta Günersel… Masumiyet ve suçluluk denen şeylerin hissedilmesini istiyor. Şiirin kalıcı ahlaki hakikatleri ortaya koyabilecek güçte olduğuna güveniyor. Görsel şiir, somut şiir ve lettrist şiir örnekleriyle Türk şiir yaşatışına yeni biçimler vererek[4] felsefesini yaşıyor, yaşatıyor.

Broy Yayınlarından 1993’te çıkan Uzay Bilinci Özdeyişler kitabı projesini geliştirdiği yıllara ait. Öyle bir düşünceden yola çıkmış ki üzerinde çalıştığı proje sürekli gelişiyor, bitmiyor. Edebiyat tarihinde bütün şaheserler başarısızdır çünkü yazarın, şairin hedefi o kadar müthiştir ki eserinde vardığı sonuç ister istemez hedefine göre yetersiz kalır düşüncesi onu harekete geçiren, meşgul eden, sürekli geliştiren, başaramadığını düşündükçe şaheserini ortaya çıkarmaya iten şey olmuş. Varoluşu geçmişi geleceği bütün boyutlarıyla taşıdığını söylüyor. Sınırlandırmadan yazmak sonra ayıklayarak esnek bir mozaik[5] bir piramit oluşturmak hedefi. ‘Bir çeşit melez destan’ saydığı eserin ‘kapsama alanı’nın evrenin ortaya çıkışından insanlık sonrasına uzandığını belirtiyor. Yaşam boyu bitmeyeceğini düşündüğü bu eserin nasıl bir eser olacağını merak ediyor. Ona heyecan veriyor bu.

 TÜM İNSANLIĞA GÖNLÜNÜ AÇAN BİR İNSAN

Deneysel yaşamanın önemi Günersel için büyük. ‘Work in progress’ terimini 2000’li yıllarda öğrendiğini, bu terimin tam da projesini anlatan terim olduğunu söylüyor. En uç karşı çıkışlara kadar gidip gelmek böyle var olmak riskli ve insanı nahoş noktalara vardırabiliyor, diyor. Ancak tadı tuzu olmayan aşırı ehlileştirilmiş yaşamdan şairi uzak tutması, risk dolu olsa da geliştirici oluşu önemli. Yazmaktan, kötü yazmaktan, saçmalamaktan korkmamak gerektiğini yoksa otosansüre yenik düşüleceğini, yazarın bu engeli aşmasının zorunluluğunu savunuyor. İzin almaya gerek duyulmayan, cezalandırılmayacak bedava yolculuklar sağlayan hayal gücünü yazar asla tepmemeli görüşünde.

1995’te Şiir Uzayı Laboratuarını açarken Beklan Algan’ın kurduğu TAL’den esinlenmiş. Dünya Şiir Günü fikriyse bu oluşumda yer alan Gülseli İnal tarafından destek görmüş. 1997’de İnal ile Günersel’in 21 Nisan önerisi PEN Türkiye Merkezi Genel Kurulu‘nda kabul edildikten sonra UNESCO tarafından 21 Mart olarak takvime alınmış.[6]

Gerçek, güzel ve iyi bir insan elbette her türlü bölücülüğün karşısında olacaktır.

Günersel Tarih’e karşı bölücülüğün de karşısında. 8500 yıllık kent İstanbul’un hangisi olursa olsun yalnızca belirli tarihler arasındaki kısmıyla benimsenmesine karşı. Bu anlayışla İstanbul’un yalnızca o tarihlerdeki kültürü mimarisi insanlarıyla alınmış olacağını, dışında kalan İstanbul’u görememenin fakirlik, bir ahlaki yükümlülüğü göz ardı etmek demek olduğunu belirtiyor.[7]

Yüz binlerce yılın karanlığından gelen uzak mırıltıları bile duymadan yaşamak istemeyen bir şair. Gelmiş geçmiş tüm insanlığa gönlünü açan bir insan Tarık.

Ayrıntılı bilgi için:

www.tarikgunersel.com


[1] Michel Houellebecq, Rester Vivant et autres textes, Librio, Flammarion, 1997, s.26 : « Croyez à l’identité entre le Vrai, le Beau et le Bien. »

[2] A.g.e., :«En définitive, l’amour résout tous les problèmes. De même, toute grande passion finit par conduire à un e zone de vérité.»

[3]https://www.sampsoniaway.org/sw-daily/2013/08/16/declaration-of-earth-civilization-project-ecp/ ; https://www.youtube.com/watch?v=lyDKFEiRtLQ&feature=youtu.be

[4] Prof. Talat Sait Halman, « World Literature Today », 1990:Bkz. www.tarikgunersel.com

[5] « GÜNERSEL, Tarık », in, Tanzimattan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, YKY, CİLT II, 2001, s.383: « Şair ve yazar olarak eşitliliğe verdiğim önem 1972’de tasarladığım ‘Mozaik’ projesi bağlamında değerlendirilmeli » diyen Günersel, şiirde sesi ve görselliği öne çıkarmasıyla kendine özgü bir yer edindi. »

[6] Tarık Günersel’in İzleri; https://www.milliyet.com.tr/kultur-sanat/tarik-gunerselin-izleri-967038

[7]Tuba Emlek ile İSTANBUL; https://www.youtube.com/watch?v=lyDKFEiRtLQ&feature=youtu.be

PAYLAŞMAK İÇİN