Bellini, Fatih, Cem Sultan

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından Londra’da düzenlenen müzayedede satın alınan Fatih Sultan Mehmet'in tablosu, halkın ziyaretine açıldı. İBB tarafından 25 Haziran'da Londra'daki Christie's müzayede evinden satın alınan tablo, İstanbul'un kurtuluşunun 97. yıl dönümünde vatandaşlarca da ziyaret edilmeye başlandı. ( Esra Bilgin - Anadolu Ajansı )

VE SOFU BAYEZİD’İN PARTİSİ, CEM SULTAN’IN PARTİSİNİ YENİYOR

Bölüm 2

SARAYDAKİ GENTİLE BELLİNİ RESİMLERİNİN AKIBETİ

  1. Bellini Venedik’e dönüyor

Gentile Bellini 1480’in sonuna dek İstanbul’da kaldı.

Yıl sonunda -nereye savaş açtığı hâlâ bilinmiyor- Fatih, sefer hazırlıklarına başladı. Yola çıkmadan önce ressamı huzuruna çağırdı, “Bey” unvanı vererek, boynuna 250 altınlık gerdanlık takarak ve Venedik yönetimine verilmek üzere “takdirname” yazarak teşekkür etti, gitmesi gerektiğini söyledi.[1]

Dönüşünde Venedik sarayınca da özenle karşılanan Gentile Bellini, hemen 200 duka altını maaşla saray baş ressamı yapıldı.

İstanbul’daki sarayda o ünlü portre tablonun dışında hatırı sayılır sayıda eskiz ve görsel doküman bıraktı Bellini. Bir o kadarını da yanında Venedik’e atölyesine götürdü. Bu eskizler ileride onun tablolarına yepyeni bir soluk getirecekti.

2. II. Bayezid, Bellini resimlerini pazarlayarak satıyor

Fatih, damla hastalığının yeniden başlamasına aldırmadan 1481’in ilk aylarında, muazzam toplar eşliğinde 300 bin kişilik bir orduyla Üsküdar’a geçti, kime savaş açtığını söylemeyip gizli tuttuğu bir Anadolu seferine çıktı.

Bu, tarihçilerin çeşitli varsayımlar geliştirmelerine neden oldu.

Bunlardan biri de Fatih’in; Amasya’da vali olan, hiçbir konuda anlaşamadığı, uyuşturucu kullandığı gerekçesiyle bir mektupla azarladığı,[2]  Rönesans programını ve projelerini anında iptal edeceğinden emin olduğu için tahtını bırakmak istemediği oğlu II. Bayezid üzerine yürüdüğü varsayımıdır.[3]

Nitekim korktuğu ölümü sonrasında başına gelmiştir.

Hastalığının ilerlemesine aldırmadan ordusuna Üsküdar’dan Gebze yönüne yürüme emri verdi. Ne var ki Tekfur ya da Sultan Çayırı adı verilen yere geldiğinde bazı kaynaklara göre aşırı ve yanlış ilaç verilmesi yüzünden öldü.[4]

Vezirler şehzadelere ölüm haberini iletmesi için bir elçiyi Amasya’daki Bayezid’e, bir elçiyi de Karaman’daki Cem’e doğru yola çıkardılar. Ne var ki Bayezid yanlısı vezirler, Cem’e giden haberciyi yolda yakalatıp öldürttüler.

Böylece İstanbul’a daha erken gelerek tahta oturan, II. Bayezid oldu.

II. Bayezid ( Sofu )

Ona göre babası bir dinsizdi.[5] Portresini yaptırması, sarayının duvarlarını frenk kralları gibi fresklerle süsletmesi, özel odalara onlar gibi erotik figürler çizdirtmesi[6] ve daha niceleri, bu dinsizliğinin kanıtıydı.

İlk icraatı, tablo, eskiz ve çizimleri saraydan çıkartmak oldu.

Tümüne yakınını pazarlarda haraç mezat sattırdı.

Bazı Hıristiyan özellik taşıyan tablo ve desenlerin listesini tutturarak Batılı krallara satış teklifleri sundu.[7]

Öte yandan saray duvarlarındaki, tavanlardaki ve oda içlerindeki freskleri duvarlar tamamen boş kalana dek kazıttı.

Fatih’in “İkinci Floransa” hayali, böylece tarihe gömülmüş oldu.

Torunlarından Yavuz Sultan Selim[8] ve Kanuni Sultan Süleyman,[9] dedeleri Fatih Sultan Mehmet’in Rönesans hamlesini canlandırmak istedilerse da kültürel altyapıları buna yeterli olmadığından girişimleri sonuçsuz kaldı.

CEM SULTAN’IN FATİH İÇİN ÖNEMİ

1. Fatih, Cem Sultan’ı veliaht olarak hazırlıyor

Kaynaklardan edindiğimiz izlenim, yineleyelim, projelerine sahip çıkacağına inandığı için olsa gerek, Fatih’in, büyük oğlu II. Bayezid’i değil, küçük oğlu Cem’i veliaht olarak düşündüğü ve hazırladığıdır.

Bu konudaki sayısız kaynaktan en önemli üçüne söz verelim.

İsmail Hakkı Uzunçarşılı:

“Fatih Sultan Mehmed’in, iki oğlundan Cem Sultan’ı (II. Bayezid’den) daha çok sevdiği anlaşılıyordu. … Kanunname-i Al-i Osman’da şehzadelere yazılacak elkab nümunesi gösterilirken … Cem’in isminin zikredilmesi ve bu kayda padişahın ses çıkarmaması dikkati çekmektedir.”[10]

İsmail Hami Danişmend:

“Fatih’in «Kanunamesi»nde Cem Sultan’dan «Varis-i mülk-i Süleymani» şeklinde bahsedilmiş olmasından ve bazı İtalyan vesikalarındaki serahatlerden anlaşıldığına göre Fatih Sultan Mehmet bu iki oğlundan Cem Sultan’ı veliaht tayin etmiştir: Anadolu’nun en mühim merkezi olan Konya valiliğine büyük şehzade dururken küçük şehzadenin tayin edilmiş olması da bu noktayı te’yid eden bir vaziyet sanılabilir.”[11]

Halil İnalcık:

“Konya’da vali Şehzade Cem, babasının sıkı idaresini ve fetih politikasını devam ettirecek görünüyordu ve Fatih tarafından halefi olarak tercih olunmuştu.”[12]

Ne var ki Fatih’in ölümü sonrası politik kavgayı, Cem’i desteklediği için öldürülen Vezir-i Azam Karamani Mehmet Paşa’nın iktidar partisi değil de ayaklanıp İstanbul’u ateşe vererek II. Bayezid’in padişah olmasını isteyen sofuluk yanlısı İshak Paşa’nın muhalefet partisi kazandı.[13]

Bu, Fatih’in başlattığı çağdaşlaşma hareketinin sonu demekti.

2 Bellini, olacaklardan haberdardı

Yukarıda sıralamaya çalıştığımız ve yazımıza taşıyamadığımız onca veri, Bellini’nin, saray içinde olan bitenden, eğer II. Bayezid tahta geçerse ürettiği sanat eserlerinin başına gelebileceklerden haberdar edildiği fikrine götürmektedir bizi. Belki bu bilgiyi kimbilir, ressama bizzat Fatih’in kendisi aktarmıştır. Kaldı ki iki rakip parti, sarayın her biriminde politik çekişme içindeydi ve konuşmaları, tartışmaları, restleşmeleri, iyi gözlemci olan Bellini’nin dikkatinden kaçmamaktaydı. Bu yolla da durum hakkında bilgi edinmiş olması bize göre hafife alınacak bir varsayım değildir.

Bu nedenle hiç yüz yüze gelmemiş olmasına karşın Bellini, Fatih’in sevgili oğlu ve veliahtı Cem Sultan’ı yüzünü görmüş kadar tanımaktaydı. Şunu biliyordu ki II. Bayezid padişah olursa onca emeği birkaç gün içinde yakılıp yıkılacak, silinip yok olacak, oysa Cem Sultan kazanırsa, sonsuza dek yaşayacaktır.

Cem Sultan

Bütün bunlar varsayım kuşkusuz, ama şu gerçek:

1480’de -tarihçilerin tahminine göre- oluşturduğu kültür mirasını imha edeceğinden emin olduğu büyük oğlu II. Bayezid üzerine sefer yapma hazırlığına başladığında Fatih’in yanına çağırarak boynuna iki yüz elli altınlık gerdanlık takıp “Türk Beyi” payesi verdikten sonra ülkesine dönmesi gerektiğini söylemesi, sanırız Bellini’nin politik durumu kavramasına yetmiştir.

Nitekim, Cem yenilmiş, II. Bayezid tahta oturmuş, Fatih’in binbir emekle oluşturduğu kültür ve sanat mirasının başına da korkulanlar gelmiştir.

*

Yarın:

*Cem Sultan, Batı pazarında müşterisi olan bir figür

*Satır başlarıyla Cem Sultan kimdir?

*Cem Sultan, Batı’nın ve Doğu’nun yıldızı oldu.

*Batı’nın yıldızı olarak Cem’e ait resimler

*Viyana’daki resimler

*Siena’daki duvar freskinde yer alan Türk resmi

*Louvre’daki desen

*Basel’deki (artık İstanbul’daki) resim

*Tablodaki kavuk sarma sorunu

Sonuç


[1] Nurullah Berk, Bellini’ler, s. 23, MEB, 1951

[2] 1- Şerafettin Turan: “Afyon kullandığı için bir ara babası ile arası açılmış, ancak Fatih oğlunu buna sürükleyen Hızır Paşazade Mahmud ile Müeyyedzade Abdurrahman’ın öldürülmelerini emretmişse de Bayezid musahiplerini korumuş ve babasına zayıflamak için aldığı bazı ‘müferihattan’ vazgeçtiğini bildirerek af dilemiştir.” Bayezid II, TDV İslam Ansiklopedisi, C 5, s. 234, 1992
2- İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Bayezid II, MEB İslam Ansiklopedisi, C 2, s. 392, 1979

[3] Franz Babinger: “Aslında pek çok kişi sultanın Amasya’ya, Bayezid’in sancak beyi olduğu şehre yürüdüğü görüşündeydi.” Fatih Sultan Mehmet ve Zamanı, s. 347, Oğlak, 2010

[4] 1- İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C 1, s. 290, Türkiye Yayınevi, 1971

    2- İsmail Hakkı Uzunçarşılı: “Fatih’in ölümünün saklanması ve heyecanlı durum nedeniyle cesedin ihmal edilerek koktuğu…” Osmanlı Tarihi, C 2, s. 144, TTK, 2011

[5] Yalçın Küçük, Atamanoğlu Fatih, s. 191, Mızrak, 2012

[6] Franz Babinger: “Venedikli ressam Osmanlı sarayında geçirdiği on altı ay boyunca … Topkapı Sarayı’ndaki cinsel temalı duvar resimlerini yapmakla uğraşmış olsa gerek.” Fatih Sultan Mehmet ve Zamanı, s. 425, Oğlak, 2010

[7] Julian Raby: “Rölik (İsa, Meryem ve azizlerle ilgili) koleksiyonun varlığı, Mehmed’in oğlu II. Bayezid’in emriyle, İtalyanca hazırlanan bir liste yoluyla kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kanıtlanmıştır. Bu liste ile –‘[padişah]’ın rahmetli babası Büyük Türk tarafından Konstantinopolis’i aldığında Sultan’ın sarayına konulan bu kalıntılar’- Fransız Kralına satılmak üzere sunulmuştur.” Bir Paradoks Sultanı: Sanatın Hamisi Olarak Fatih Mehmed, Sanat Tarihi Dergisi, çev. Semra Daşçı, s. 324, 29/1, April, 202s

[8] Semavi Eyice: “Floransa’da Gondi Bankasının Edirne’deki temsilcisi olan Tamasso di Tofo tarafından 1 Nisan 1519’da Edirne’den gönderilen yazıda, Michelangelo’ya şu yolda bir ifade bulunmaktadır: ‘Siz bu memleketi (İstanbul’u) görmek üzere buraya gelmek isteğinde bulunmuş, fakat ben de size, hangi çeşit olursa olsun sanat eserlerini sevmeyen, hatta onlardan nefret eden bir Sultan’ın (II. Bayezid) burada hakim olduğunu belirterek sizi fikrinizden caydırmıştım. Bugünkü Padişahımızın (Yavuz Sultan Selim) görüşü ise tamamen aksinedir. Nitekim son günlerde eline geçen, yatmış vaziyette başını kollarına dayayarak tasvir edilen çıplak bir kadın heykeli, duyduğuma göre onu çok ilgilendirmiştir. Hâlâ eski fikrinizdeyseniz, buraya gelmek üzere derhal yola çıkmanızı tavsiye etmek isterim.’” II. Bayezid Devrinde Davet Edilen Batılılar, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Sayı 19, s. 28, 1969

[9] M. Tayyib Gökbilgin: “Padişah (Kanuni Sultan Süleyman), sadrazamı (Pargalı İbrahim Paşa) ile birlikte 3 zilhicce (12 eylül)de Budin’e vasıl olmuş ve kurban bayramını burada geçirmişti. Buradan alınarak gemiler ile nakledilen ganimetler arasında (Pargalı) İbrahim Paşa, bilhassa, Herkül, Diyana, ve Apollon’un tunçtan mamul heykellerine ehemmiyet vermiş ve bunları sonradan İstanbul’da kendi sarayının önüne diktirmişti.” İbrahim Paşa Makbul Maktul, MEB İslam Ansiklopedisi, C 5 -II, s. 910, 1987

[10] İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C 2, s. 161-162, TTK, 2011

[11] İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C 1, s. 295, Türkiye Yayınevi, 1971

[12] Halil İnalcık, Devlit-i ‘Aliye, C 1, s. 129, İş Bankası,

[13] 1- Joseph von Hammer, Osmanlı Tarihi, s. 294-295, MEB, 2005

    2- İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C 1, s. 295-296, Türkiye Yayınevi, 1971

    3- Franz Babinger, Fatih Sultan Mehmet ve Zamanı, s. 348-349, Oğlak, 2010