Barbarlık mı? Yok Oluş mu?

Sanayileşen Batı, sanayi ürünlerini kullanmayan Afrika, Asya ülkeleri milletlerini, Amerika’daki yerlileri barbar olarak nitelemişti. Barbarlık tüketmemekse, dünya barbarlık ile yok oluş arasında bir çözüm yapmak zorundadır

 

DR. ABDULLAH KÖKTÜRK

İskoçya’nın Glaskow şehrinde neredeyse dünyanın tamamını oluşturan 190 ülke küresel iklim değişikliğine karşı, (sözde) ne yapacaklarını konuşmak ve yeni kararlar almak için toplandı.

Tabi ki, her zamanki gibi bir sürü konuşma, bir sürü rapor ve uygulanmayacak kararlar alarak, ayrıca toplantıya gelirken kullandıkları uçaklar ile, orada bulundukları süre içinde kullandıkları makam araçları ile iklimi biraz daha olumsuz etkileyerek haftaya dağılacaklar.

Hatta bu İklim Zirvesi’nde radikal bir karar alınarak, iklim değişikliğinin en önemli kaynağı olan kömür kullanımına son verilmesi için ittifak bile oluşturuldu. Ama sanayilerinde kömürü en çok kullanan ABD, Çin, Hindistan ve Avustralya gibi ülkeler beklendiği gibi ittifaka katılmayarak bizi şaşırtmadı.

Dünyanın en az gelişmiş 46 ülkesinde toplam 1 milyar insan yaşamasına rağmen bu ülkeler karbon emisyonlarının sadece yüzde birinden sorumlu.

1997 Kyoto İklim anlaşmasını 2009 yılında onaylayan Türkiye, geçen aya kadar 2016’da yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması’nı onaylamayan altı ülkeden biriydi. Türkiye, aynı zamanda en fazla sera gazı emisyonuna neden olan ülkeler arasında 16’ıncı sırada yer alıyor.

Yeşil Büyüme Saçmalığı

Glaskow’da sürdürülebilir kalkınma, yeşil büyüme, yeşil ekonomi gibi saçmalıklar da konuşuldu. Oysa 1987 de Brundtland tarafından, Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu için hazırlanan “Ortak Geleceğimiz” raporunda ilk defa gündeme gelen, Sürdürülebilir Kalkınma (Sustainable Development) BM’nin kabul ettiği en aptalca kavram.

Glaskow’dan 15 gün önce ismini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştiren şeyin başı olan Kurum da, “yeşil kalkınma” diyor. Oysa ki, kalkınma oldu mu çevre olmaz. İklim değişikliği devam eder. Ediyor da.

Kalkınma nedir? Basit bir örnekle “herkesin arabası olsun”dur. Çevrecilik de “bunlar elektrikli olsun” der. Saçmalık burada. Elektrikli araç üretimi ve onların bataryaları için kullanılacak enerji küresel ısınmaya hizmet eder.

İklim Değişikliği İçin Çözüm Tüketmekten Vazgeçmektir

Kalkınma sanayileşmedir, yeşil kalkınma “sanayide yenilebilir enerji kullanılsın” der. Üretilen ürünler de doğayı mahvetmeye devam eder. Sanayileşme tüketime zorlar. Olmadık şeyleri ihtiyaç haline getirir.

Oysa, çözüm tüketmekten vazgeçmektir. Çözüm araba kullanmaktan vazgeçmektir. Çözüm teknoloji ürünlerini kullanmaktan vazgeçmektir.

Sanayileşen Batı, sanayi ürünlerini kullanmayan Afrika, Asya ülkeleri milletlerini, Amerika’daki yerlileri barbar olarak nitelemişti. Barbarlık tüketmemekse, dünya barbarlık ile yok oluş arasında bir çözüm yapmak zorundadır.

İnsanların büyük çoğunluğu tüketim alışkanlıklarından vazgeçmeyecek, hatta kalkınma devam ettikçe yeni ürünler tüketmek için can atacaklardır. Sanayileşme, kalkınma ve tüketim böyle devam ederse, 21. Yüzyıl bitmeden insan eliyle oluşacak bir kıyamet yaşanacaktır. Bu ülkeye böyle iktidar yakıştığı gibi, böyle dünyaya da böyle kıyamet yakışacaktır. Milyarlarca canlı türünden biri olan insanlığın yok olması belki de canlılık için kurtuluş olacaktır.

 

PAYLAŞMANIZ İÇİN