Balkan Harbi öncesi gibi

DR. ABDULLAH KÖKTÜRK

Türkiye ile Yunanistan arasında, Ege ve Doğu Akdeniz’de birkaç aydır gerginlik hüküm sürerken, siyasi, askeri ve ekonomik durum, 1912 yılında büyük bir felaketle sonuçlanan Balkan harbi öncesini anımsatıyor.

Savaşın hemen ertesinde 1913 yılında o günün Kurmay Binbaşı (daha sonra Tümgeneral) Ali İhsan Sabis tarafından yazılıp, Tüccarzâde İbrahim Hilmi (Çığıraçan) tarafından yayınlanan Balkan Harbinde Neden Münhezim (Mağlup) Olduk[i] kitabı bu konuda yazılmış önemli eserlerden birisidir. Kitap, mağlubiyetteki siyasi hataları, askeri hazırlıklardaki noksanlıkları, bahriyeye önem vermemenin sonuçlarını, stratejik hataları, seferberlik hazırlıklarındaki hataları ve komuta kademesi başta olmak üzere asker kalitesi ile taktik bilgisizlikleri analiz etmektedir. 

Bu yazı 1912 yılında büyük bir felaketle sonuçlanan Balkan Harbi’ndeki durum ile bugün yaşanan Doğu Akdeniz-Ege gerginliğindeki durumu karşılaştırmak amacı ile yazılmıştır.

Balkan Harbindeki Siyasi ve Stratejik Hatalar

Balkan harbi öncesi Sırp-Yunan-Bulgar ittifakı oluşmuştu. Fransa Avusturya ve Rusya sözde arabulucu idi. Makedonya’daki karışıklıklar baş ağrıtmaya devam ediyordu.

Stratejik olarak kuvvetleri tek bir noktada toplamak gerekiyordu. Ancak kuvvetlerin dağınıklığı sebebi ile Trablus’u kaybetmemek uğruna Rumeli kaybedilmişti.

Siyasi olarak da ülke bölünmüş durumda idi. Siviller kadar asker içine de siyaset girmiş, ordu İttihatçılar ile İtilafçılar olarak bölünmüştü. Bunun haricinde Hükümet Balkan Harbi öncesi meclisi fesh edip yeni seçimlere gitmeyi planlıyordu.

Bugün ise Yunan–Fransa-BAE-Suudi Arabistan ittifakı var. Mısır ittifaka girmeye çalışıyor. AB olası bir çatışma durumunda Yunanistan’ı desteklemeye hazır. Almanya ise sözde arabuluculuk yapıyor. Türkiye dış politikadaki stratejik hatalar sonucu yalnız kalmış durumda.

İktidarın, iç siyasetteki yanlış politikaları sonucu ülke Millet ve Cumhur ittifakı olarak ikiye bölünmüş durumda. Savaşa dönüşecek bir gerginlikte tüm ittifaklar birleşecek olsa bile, kitlelere niye savaşa girildiğinin anlatılması zor olacak gibi duruyor. Bunun yanında nüfusun yüzde 15 civarını oluşturan Kürtler uzun zamandır kendilerini sahipsiz görüyorlar. Kürt Partisi HDP ye oy vermiş olanlar yaşanan olumsuzluklar sebebi ile dış düşmana karşı savaşta isteksiz olabileceklerdir.

Bugünkü hükümet meclisi felç etmiş durumda, ne zaman bir seçim yapsam da muhalefeti yok etsem peşinde. Hiçbir ağırlığı kalmamış meclisin ve parti genel başkanlarının işareti ile oy kullanan iktidar+MHP milletvekillerinin durumu millet egemenliğine iknayı imkânsız kılıyor.

Balkan Harbindeki Askeri Hatalar

O günlerde, ordunun 50-60 tabur askeri Yemen’de savaşırken, bir kısmı Libya’da İtalya karşısında idi. Ayrıca Arnavutluk isyanına da asker gönderilmişti. Balkan Harbi’nden önce sürekli iç karışıklıklarda ve çete savaşlarında kullanılan ordu harbe hazırlanmak için zaman ve imkân bulamamıştı.

Bugün ordunun bir bölümü Suriye’de DEAŞ ve PYD ile çatışırken, bir bölümü Libya’da Hafter karşısında, bir bölümü de G. Doğu’da PKK ile mücadele ediyor. Düzenli ordu ile savaş gayri nizami harbe benzemez. Uzun yıllar gerçek bir savaşa girmemiş ordular, karşılarında düzenli orduyu gördüklerinde bocalayabilirler.

Balkan Harbinde kuvvetli bir donanmanın olmayışı, savaşı kaybetmekte büyük bir etken olmuştur.  Donanmanın yetersizliği sebebi ile Trablus ile her türlü ulaşım ve lojistik nakliyat kesilmiş, Yemen’e gönderilen birlikler orada kalmış, Anadolu’dan Rumeli’ye asker sevkiyatı bile büyük zaafa uğramıştı. Elimizde Hamidiye ve Mecidiye ile Fransa’dan alınan dört torpidobot haricinde işe yarar gemi yoktu. Almanya’dan alınan Peleng-i Derya, Peyk-i Şevket ve Berk-i Satvet gemilerinin sürat ve teçhizat olarak zayıflığı sebebi ile hiçbir askeri değeri bulunmuyordu. Balkan Harbinde adaların kaybedilmesinin de donanmanın yetersizliği büyük bir neden teşkil etmiştir.  Donanmanın başında Mahmud Muhdar Paşa gibi bir karacının Bahriye Vekili olarak bulunması da donanmanın zafiyetine neden olmuştur.

Bugün Balkan Harbi aksine donanma en güçlü dönemindedir. Ancak gemilerin bakım tutuma girmeden aylarca stim üstünde tutulması donanmayı yıpratacaktır. Ayrıca donanma gemilerimizin kullandığı güdümlü mermiler dahil harp stokları çoğunluk ABD menşeli olduğundan, sıcak bir çatışmada bunların sürekli tedariki sağlanmaz ise birkaç gün içinde donanma cephane olarak zorlanmaya başlayacaktır.

Balkan Harbi Öncesi Ekonomi Çok Kötü İdi

Balkan savaşı öncesi ekonomi tam takır ve borçların ödenmesinde sorunlar yaşanıyordu.  Balkan harbine kadar açığını borçla kapatan hükümet, Savaş nedeniyle borç verenler yüz çevirince, en sıradan acil masraflarını karşılayamayan hükümet, ordunun ve memurların maaşlarını bile aylarca ödeyememiş, lojistiği sağlanamayan ordu düşman karşısında açlığa terk edilmişti. 

Bugün ekonomi son 15 yılın en kötüsündedir. 431 milyar dış borcun üçte birinden fazlası 2020 yılı içinde ödenmek zorundadır. Bu sebeple dolara sıkışan piyasada dolar Türk lirası karşısında   yılbaşından beri yüzde 40 değer kaybetmiştir. Bu kadar kötü bir ekonomi ile girilecek bir savaşın sonunun ekonomik olarak felaket olacağı görülmektedir.

Balkan Harbi Öncesi Subay Kadrosunun Durumu

Balkan savaşı öncesi orduda 2 dönem asker birden terhis edilip 60 bin eğitimli asker evlerine gönderilmişti. Ordudaki kaliteli subaylar, görevden uzaklaştırılmış, birlikler yeteneksiz ve bilgisiz subaylara emanet edilmişti. Çoğu birlik komutanı cephelerde savaşmadan şehirleri düşmana teslim etmiş, bu durumu gören askerler de düşman önünden kaçarak İstanbul’a yığılmışlardı.

Bugün askerlik sistemi zorunlu askerlikten sözleşmeli askerliğe geçiş dönemindedir. Sözleşmeli askerler daha ciddi bir savaşta denenmemiştir. Sadece asker değil, subay ve astsubay miktarı da yetersiz durumdadır. FETÖ kumpasları ile ordudan uzaklaştırılanlar yanında, FETÖ soruşturmaları yüzünden ordudan ihraç edilen rütbelilerin sayısı 30 binleri bulmuştur.

Yeni Bir Balkan Felaketinden Kaçınmak Gerekir

1912 yılında siyasi, askeri ve ekonomik olarak tam hazır olmadan girilen Balkan Harbi Osmanlı İmparatorluğu için büyük bir felaket olmuştur. Üzerinden 100 seneden fazla zaman geçmesine rağmen bu topraklar Balkan Harbinin travmasından kurulamamıştır.

Son yılların en büyük ekonomik krizini yaşayan AKP iktidarı, bunun bir toplumsal patlamaya dönüşmesinden çekinmektedir. İktidar, otoriter rejimini arttırarak sürdürme yolu olarak savaş seçeneğini kullanabilir. Yunanistan ile haklı olunan birkaç teoriyi kullanarak en son düşünülmesi gereken sıcak çatışmayı diplomasinin önüne koymanın bedelini bu ülkenin halkının ödeyeceği akıldan çıkarılmamalıdır. Kurucu liderimiz Atatürk’ün söylediği gibi, “kendine karşı bir saldırı olmadıkça, savaş felakettir.”


[i] Ali İhsan Sabis, Balkan Harbinde Neden Mağlup Olduk
(Yay. Tüccarzâde İbrahim Hilmi),
Yay.haz. Hasip Saygılı, İstanbul, İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, Şubat 2014.