Balaban 100 yaşında

Türk resim dünyası büyük usta Balaban’ın doğumunun 100. yılını kutluyor. 2018 yılında 98 yaşında iken aramızdan ayrılan İbrahim Balaban’ın 100. yaş günü ustaya layık bir sergiyle kutlanıyor

Nâzım Hikmet’in Bursa cezaevinde tanışıp ressamlığa yönlendirmesiyle Çağdaş Türk resim sanatı tarihinde ayrıcalıklı bir yere sahip olan İbrahim Balaban’ın 100. doğum günü  5 – 12 Şubat tarihleri arasında Balaban Sanat Galerisinde gerçekleştirilecek anma sergisiyke kutlanıyor.
Balaban’ın deyimiyle: ‘’Nâzım Hikmet bir güneşti ve Balaban o güneşin içinden doğdu’’.

Ressam İbrahim Balaban 1921 yılında Bursa’nın Seç köyünde zor bir çağın çocuğu olarak dünyaya gelir. Savaşın, yoksulluğun baskın olduğu, eğitim olanakları kısıtlı bir hayatın içinde yetişen Balaban yaşadığı çevredeki insanların yüzünde oluşan ümitsizliğe ortak olur. O dönem 3 yıl süren köy eğitim programı ile ilk okulu tamamladıktan sonra çok istediği halde eğitimine devam edemez. 6 yaşında edindiği kalem ve kağıt her zaman hatırında kalır. Bir de köyün kütüphanesindeki kitaplar… Kendisine aldığı ‘’anı’’ defterine yaşadıklarını, gördüklerini, düşündüklerini yazmaya başlar, bir yandan da çevresinde ne gördüyse bir başına desenler çizer.

Bursa cezaevinde tanıştığı Nâzım Hikmet için çizdiği portre Nâzım’da  hayranlık yaratır ve Balaban’ı çırak olarak eğitir. Kemal Tahir’e yazdığı mektupta Balaban’ı şöyle anlatır: “Ben burada bir ressam Yunus Emre keşfettim. Köylü, orta köylü, köy mektebinde okumuş, berberlik ediyor içeride. Ben resim yaparken başımdan ayrılmaz. Nihayet birgün boya istedi, verdim ve ilk iş olarak aynada kendi resmini yaptı. İkinci portre bir şaheserdi ve şimdi üç aydır şaheser portreler yapmakla meşgul.

Nâzım kendisine resim ve sanat tarihi dersleri yanında; felsefe, sosyoloji ve ekonomik politik dersleri de verir. Balaban da başta tarih, mitoloji, felsefe kitapları olmak üzere bir çok kitap okur, kendisini geliştirir. Türk resim sanatında önemli izler bırakan ustalardan biri haline gelir. Ustası ‘’Memleketimden insan manzaraları’’ üzerine şiirler yazarken o, memleketinden insan manzaraları resmeder.

Balaban’ın kırılma noktalarından hareketle belirli izlekler üzerinden ilerleyen sanatında emek (doğa içinde emeği ile var olmaya çalışan köy ve şehir emekçiler), kültür ve tarih bilinci (erenler-evliyalar serisi), kan davası (babasının vuruluşu), ana-çocuk,  aşk (Anadolu aşk hikayeleri), toplumsal ve siyasi çatışmalar (öğrenci hareketi , mahpusluk), usta-çırak ilişkisi (Nâzım Hikmet ve şiir resimleri), göç gibi konular yer alır.

Balaban’ın ürettiği, yağlı boya, desen, baskı, seramik ve heykellerden oluşan çok sayıda eserin yer alacağı sergi hafta içi her gün 10:30 – 19:00 saatleri arasında sanatseverlere açık olacaktır.