Auschwits kampının günümüze taşıdığı anlamlar

İlginç olan modernitenin yalnızca ve yalnızca Marksizme atfedilmesi olduğu kadar modern olduğu söylenen diğer dünya görüşlerinin (liberalizm, faşizm, vb.) yaratılan yeni bir imgeler dünyasında aklanması

MEHMET CENGİZ

Bir Nazi toplama kampı olan ve yaklaşık on millete mensup, çoğunluğu Yahudi ve Polonyalı on milyondan çok sürgünün geçtiği Auschwits, günümüzde anlamı kendisiyle çeşitlenen bir olgu haline geldi. Elbette gündemde olduğu günlerde bu kamp özellikle üstün ırk teorileriyle ideolojik destekli kapitalist diktatörlüğün en kanlı bir biçimi olan faşizmin vahşetini simgeledi, günümüzde de simgeliyor. Öyle ki bu olaydan sonra şiir yazılmaz bile dendi. Bugün, ayrıca bir müze olarak o günlerden kalan vahşeti, insan dışılığı, farklı ırk ve düşüncelerden olanlara karşı acımasızlığı gösteren canlı bir tanıklığın simgesi olmaktan öte içerikler edinmiş durumda. Öncelikle insanoğlunun siyasi aklı yitirebileceği ve bu olgunun farklı şekillerde gerçekleşebileceğini imliyor. Bu imge değişik zaman ve mekanlarda karşımıza günümüzde de çıkıyor. Susurluk’un taşıdığı anlam da siyasi olarak akıl dışı bir durum.

            Öte yandan, global tarihin önemli bir bölümünü oluşturan modernleşmeye yönelik her türlü eleştiride Auschwits değişik biçimlerde anlamlandırılmakta. Ancak bu eleştirilerin sivri uçlarının Marksizme çevrilmesi, çıkarılan anlamların çoğu zaman yorumda nasıl yabancılaşıldığını gösterdiği için, eleştirileri ilginç kılmaktadır.

            Gerçekten de moderniteye yönelik eleştiriler, modernitenin bizzat kendi vaatlerini gerçekleştirememesinden kaynaklanıyor; böylece eleştiri çözümden uzak ve yıpratıcı olsa da, bunlar pek göz önüne alınmadığından haklılık kazanıyor. Haklılık kazanan her türlü eleştiri Marksizme sivri oklarıyla yönelirken modernleşmeyle Marksizm eşdeğer görülüyor. Burada eleştiriden duyulan haz, eleştirilerin haksız veya anlamsız oluşuna baskın bir özellik kazanıyor demek! İlginç olan modernitenin yalnızca ve yalnızca Marksizme atfedilmesi olduğu kadar modern olduğu söylenen diğer dünya görüşlerinin (liberalizm, faşizm, vb.) yaratılan yeni bir imgeler dünyasında aklanması. Oysa reklama ve medyanın varolan değerleri yeniden kopyasına dayanan bu imgeler dünyası arzuyu yönlendirirken, albenisiyle cezbedici hale gelen kurulu dünya düzeni, eleştirinin ve yine imgeler dünyasının müdahalesiyle yeni bir söylem de oluşturuyor. Bireyle toplumun, tüketim ile iletişimin aynı vücutta eritildiği bu söylem biçimi  ideoloji olarak sevimli bir diktatörya söylemi kimliği kazanıyor. Sadece görüntülerinin yoruma tabi tutulduğu bu yeni diktatoryal demokraside artık bireyle cemaatler hızla birbirlerinin yerini alarak bir görünüp, bir kayboluyorlar. Aslında modernleşmeyle ne anlaşıldığı kadar önemli olan dünyevileşme ve insanileşmenin modrnleşme içinde taşıdığı anlamdır da. Modernleşme yalnızca Marksizme atfedildiğinde ise yaşanan tam bir büyü bozumu.[1]

            Akıl ve modernleşme ilişkisi bu kadar köklü iken, eleştirel olarak önümüze almamız gereken Auschwits ve bunun gibi insanlık ve akıl dışı ve tarihsel anlam taşıyan olayların oluş nedenlerinin köküne inmektir. Evet, Auscwits akıl dışıdır. Ama aklın dışına çıkılmasına sebebiyet veren olgular ve nedensellikler Marksizmden kaynaklanmamaktadır. Tersine kaynak, kapitalizmin kendisidir. Onun yapısından kaynaklanan günahları ve kötülükleridir. Marksizan sistemlerdeki akıl dışı olayların sebebi ise aklın iyi kullanılamaması olduğu kadar, ilkelerin öne alınması, insana verilen değerin ideoloji uğruna göz ardı edilmesinden de kaynaklanmaktadır. -Diğer ekonomik ve benzeri sebeplerin yanı sıra…

            Uzun ve ağır bir kışın içinde olduğumuz şu dönemde, özellikle gereken eleştiri ve yorum olduğu kadar, eleştirinin kendisini ve yorumu disipline etmesidir de, yasakçı bir zihniyetin tersine. Olgular ne ise oldukları şekilde görmek bu disiplinin asıl ve temel öğesi olmalıdır. Evet, Auschwits kapitalizmin gözü dönmüş diktatörlüğünün insanlık dışı bir abidesidir. İnsanın bugün içine düştüğü ve tarihin sonu olarak görülen diktatöryal demokrasinin yaratıcısı ve bunu imgesel olarak çekici kılan yeni liberalizmdir. Kişiye sonsuz yaratma hakkı yanında bunu başkalarını, başka insanları kullanarak yapma hakkını veren liberalizm. Öyle bir kullanım hakkı ki insanı artık bu süreçte insanlık dışı bir varlık haline getirebilmektedir. Bir tür medyatik canavardır istenen: yalnızca tüketen, ekonomik, düşünme yeteneğini kaybetmiş güdülen insan. Çıkarılacak çok ders var insanlığın geçirdiği bu utanılası laboratuvardan.

Şiirli günler dilerim


[1] Cemaat toplumunun çözülüşü, aydınlanmayla gelen uyanışı anlatan ‘büyü bozumu’ sözünü, burjuvazinin kendi iç yüzünü göstermesi açısından geçici olarak kullanıyorum.–