Aleviler Üzerine Oyun ve Türkiye’nin Nüfus Yapısının Mültecilerle Değiştirilmesi

İktidarın düşük nitelikli, taassup ehli, sünni kökenli mültecileri Türkiye’ye yerleştirmek ve en azından hatırı sayılır bir oranını vatandaş yapma projesinin vuracağı ilk kesim olan Aleviler oyunun farkında mı?

HALDUN ÇUBUKÇU
Bunu daha önce de birkaç kez yazdım.
Şimdi durum daha da vahim.
Türkiye’ye İslam ülkelerinden mülteci yerleştirerek, zaman içinde vatandaş yapma projesi, Türkiye’nin laik toplum katmanını (ve elbette seçmen yüzdesini) seyreltip azaltma, dolayısıyla da etkisizleştirme girişimidir.
Özellikle Suriye’den “getirilenler” iktidardaki BAAS partisi ve Alevi nefretiyle biçimlenmeş, Sosyolojik ve kültürel donanımları açısından fevkalade geri bağnaz kitlelerdir.
 
Türkiye’nin dinamikleri bu kitlenin, getirenlerin emellerinin tam tersine bir biçimleniş, evrim geçirmelerini; modernitenin istediği insan tipine evrilmelerini de mümkün kılabilecek esnekliktedir. Ancak, bu en azından orta vadeli bir süreç ve iktidarların bu yönde politikalarını gerek şart kılar.
Ufukta böyle bir irade yoktur.
 
Durumun öncelikli yansıması ise, moderniteyi en çabuk içselleştirmiş, laik ve devrimci reflekslere sahip Alevi kitlemiz üzerine olacaktır.
Alevi kitlesi Türkiye’deki nüfussal çoğunluğunu birkaç yüzyıl önce çeşitli nedenlerle yitirmiş ve hızla azalmaktadır.
Bu azalmada kentlileştikçe, eğitim payı yükselip kadın sosyal yaşamda daha çok işlevsel hale geldikçe doğum oranının, tıpkı diğer Batılı yerleşim demografilerinde görüldüğü gibi düşmesinin de etkisini saptamak mümkün.
Gerçekçi bir hesaplamayla bugün TC yurttaşı Alevilerin oranını yüzde 8 – 12 bandında olduğu tahmin edilebilir.
 
Sünni kökenli, milliyet bilincine bile varamamış, kendilerini hâlâ ümmet tasnifi içinde gören Suriye, Afganistan vb. ülkelerden gelmeleri sağlanan milyonlar ülkenin nitelikli nüfus yapısını niteliksizler lehine azaltacağı gerçeği kadar, Alevi kitlesinin de, bu mülteci nüfusun yarısının vatandaş kılındığı ( kılınmasa da fiilen demografiyi değiştirdikleri ) durumda en çok yüzde 7, ve artan ivmelenmeyle yüzde 4’e kadar düşeceğini görmek, bilmek ve ivedilikle siyasal mücadele hattı belirleme görevi oluşturmak her halde belirleyici önemdedir.
En basiti, seçimlerde bugün belirleyici bir güçken, çok yakın bir gelecekte etkisiz bir nicelik haline dönüşme tehlikesi ortadadır.
 
Peki, bu tehlike karşısında Alevi kitlesi ne yapıyor?
Beklentilerinin tam tersine, ne kadar kendisi için zararlı yönelim varsa, umutlarının tahakkuku için emanet ettiği CHP tarafından uygulanmakta, onlar da pasifleştirilip uyuşturulmuş halde seyretmektedir.
Başında bir Alevi bulunan anamuhalefet partisinin, Aleviler üzerine kurgulanan planlarda hiçbir şey yapmadan kolaylaştırıcı rol oynamasından daha elverişli bir zemin olabilir mi?
Hele o parti Laiklik’ten cin görmüş gibi korkar, dinci bir söylemi ve sağcılığı içselleştirmişken, AKP iktidarı için “Şam’da kayısı”dır.
Alevi dernekleri yönetimleri ise -belki birkaçının dışında- bütünüyle reel ortamın akçalı ilişkilerine kilitlenmiş, yöneticileri CHP’den olmadı HDP’den milletvekilliği, o da olmadı ihalelerle mutlu edildikleri bir düzeniçileşmede yozlaşmanın ve teslimiyetin en iç karartıcı işlevlerini yerine getirir olmuşlardır.
Pir Sultan Abdal’ın köpeklerinin bile tenezzül etmediği ziyafet sofralarından paylarına düşeni almak için sıraya girmişlerdir.
 
Pek çok yerdeki ( Balkanlar’dan Irak Türkmenlerine, Azerbaycan’dan Anadolu ücralarındaki ) hızlı Sünnileşme karşısında kültürel varlıklarını korumak bir yana, yekpare Alevi nüfusu,  Avusturya devletinin üstüne ne gerekse, “İslam dışı yeni bir din” saymasında olduğu gibi, kendi içinde ve hakkında bölünmeye uğratılıp kimliksizleştirilerek yok edilmesine hizmet bile ediyorlar.
Ne karşılığı?
 
Ben tehlikenin farkındayım. Endişeli ve üzgünüm.
Aleviler farkında mı?
paylaşmanız için

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*