Üç maymun – İşaya Üşür – İstek gereksinim ayrımı

PROF. DR. İ. MELİH BAŞ

ÖNDEYİ

Eskimeyen yele merhaba! Yeni ‘Eskimiyen’in sevgideğer okurlarına da merhaba! Umuyorum ki pruvası neta, rüzgarı kolayına olur. Umutsuz olmak mutsuz olmanın da yolunu döşer! Ne gereği var bunun? Tanışmadıklarımız ve meraklısı için kısa özgeçmişim sitemizde konulmuş, mor inciri mor patlıcana çevirir gibi fazla uzatıp tadını kaçırmamaya çalıştık, yurtdışı kısmı yok örneğin.

ÜÇ MAYMUN ANLATISI

Bilirsiniz, üç akıllı (gizemli, aktörel) maymun anlatısı (resmi ve dahi küçük bibloları) ünlüdür. Bu üç maymuna ilişkin geçerli (ünlü) yanlış, eski deyimle galatı meşru (meşhur) açıklamayı bir yana bırakırsak, üç açıklamasından söz edilebilir.

İlki Hindistan’da 8. yüzyılda çıkıp, Budist rahipler aracılığıyla Çin’e ve sonra da Japonya’ya yayılan bir Asya söylencesidir: “Kötü şeyi işitmemek (Kikarazu adlı maymun) – kötü şeyi görmemek (Mizaru adlı maymun) – kötü şey söylememek yani konuşmamak (Iwarazu adlı maymun)

Açıklama: http://thethreemonkeys.com/142.JPG

İkincisi, bir halkbilimci olan Prof. Archer Taylor (1890-1973) bir Roma atasözü ile açıklama getirmektedir: “Duy, gör, eğer barış içinde kalmak istiyorsan sessiz kal.”

Üçüncüsü, 21. Yüzyıl için uygun olan deyişle açıklamadır: “Her şeyi duy, her şeyi gör, özgürlük ve bağımsızlık için haykır, eğer barış içinde yaşamak istiyorsan!”

Üç maymun anlatısının 21. Yüzyıl çeşitlemesine örnek verebileceğimiz bir insan olan ve geçen ay yitirdiğimiz bir aydınımızdan söz edeceğiz aşağıda.

PROF.DR. İŞAYA ÜŞÜR’ÜN ARDINDAN

Açıklama: Prof. Dr. İşaya Üşür hayatını kaybetti - Evrensel.net
Prof. Dr. İşaya Üşür

20 Mayıs 2020 günü yitirdiğimiz değerli ve farklı bir iktisat hocasıydı İşaya Hoca. Mülkiye mezunu idi, Gazi Üniversitesi hocasıydı. Birçok demokratik kitle örgütünde kurucuydu, üyeydi ve onların etkinliklerine aktif katılım yaparak katkı veriyordu.

Kendisine bir armağan kitap da hazırlanmıştı, Ekonomi Politik: Zarif Mezar Taşları (Siyasal Kitabevi, 2018). Kitabın adı İşaya Hoca’nın Praksis dergisinde yayınlanan bir makalesinin başlığıydı (makaleye ağiçinde ulaşılabiliyor). İşaya Hoca geçmişteki iktisadi düşüncelere zarif mezar taşları yakıştırmasını yapmıştı, bunları artık yok sayan, geçersiz sayan burjuva iktisadının ana-akım yeni-liberal rüzgarına karşı!

Açıklama: https://images-na.ssl-images-amazon.com/images/I/41jc-uk++kL._SX336_BO1,204,203,200_.jpg

Kitaba sunuş yazan Prof. Dr. Korkut Boratav, bu sunuşta şöyle tanıtıyordu hocayı: “Mümtaz, devrimci bir aydın, olağandışı bir öğretmen ve Türkiye’de Marksist politik iktisadın önde gelen temsilcilerinden biridir.”

Boratav bu sunuşta İşaya Hoca’nın bir yazısına işaret ediyor: “Bazı Ders Kitaplarında Yer Alan İsabetsiz Bir Kavramlaştırma Üzerine Teşrihi Bir Not” (Mülkiyeliler Birliği dergisi, Cilt 18 -1994-, Sayı 166, ss.39-44). Yazıya internette ulaşılamıyor.

GEREKSİNİM Mİ İSTEK Mİ?

İşaya Hoca, işaret edilen bu makalesinde yeni-klasik düşüncenin iktisat anlayışında stratejik önem taşıyan istek (arzu) kavramı yerine ihtiyaç terimini kullanan Türkiye’deki çok sayıda yeni-klasik meslektaşının kitaplarından ve yabancı kitaplardan örneklerle kibarca bir şerh düşüyor. Aslında bu çok ciddi bir eleştiridir. Boratav Hoca diyor ki; “bu zerafet nedeniyle de muhatapları bu kritik eleştiriyi suskunlukla ört-bas ediyorlar.”

Bu makaleyi o tarihte okuyunca, çok beğenmiştim. İ. Hoca’ya bir mektup yazmış ve ABD’de pazarlamacıların bir takma adı olduğunu bunun da “want makers (istek yapıcılar)” olduğu – hatta tam bu adla kitap da olduğu- gibi kimi ek bilgileri paylaşmıştım. Karşılığında zarif bir teşekkür telefonu almıştım kendisinden.

Pek karıştırılır, netleştirelim. Gereksinimler sınırlıdır, sınırsız olan isteklerdir. Dolayısıyla iktisadın sınırlı kaynakların kullanımı sorunuyla çelişki oluşturan şey, sınırsız gereksinimler değil, sınırsız isteklerdir. Gereksinimler temel ve türetilmiş olarak ikiye ayrılır. Türetilmiş gereksinimler, piyasa (pazarlama) taktikleriyle istek haline getirilen unsurlardır, varsıl Almanların Çin’den yaban hayvan ithalatı yapmaları örneğinde olduğu gibi. Bu örneği vermemin nedeni bu tür ticaretin COVID-19 gibi salgınlara neden olabildiğinin ortaya çıkmış olması!

Bu kavram kargaşası, aslında Erich Fromm’un “Olmak veya Sahip olmak” kitabındaki ikileme götürüyor bizi. Çocuklarımız iyi spor yapan sağlıklı bir birey olup da mı mutlu olacak, yoksa yürümeyi bile sevmeyecek derecede egzersizden uzak ama ayağında çok pahalı ve lüks marka bir spor ayakkabıya sahip olarak mı mutlu olacak? İşte soru(n) bu. Bu kitabı herkes okumalı ama özellikle çocuklar ve gençler!

Gereksinimlerimiz yerine isteklerimize (özellikle de türetilmiş olanlara) odaklanarak yapılan bir tüketim – üretim sarmalının bizi toslattığı duvarın tuğlaları biyoçeşitliliğin azalması, çölleşme ve kuraklık, eşitsizlik, açlık ve susuzluk, ekolojik göçler ve savaşlar.

SONDEYİ

Bunları 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ışığında ekotoplumcu bir pusulayla ele alacağız. Pusulasız gemi de, gemisiz pusula da bir işe yaramaz öyle değil mi?

Pusulası kaybolmuş olmak da ayrı bir konu hani. Sahi, bir Türk, bir Kürt, bir Azeri ve bir İranlı’nın oluşturduğu No Land adlı grubun albüme deadını veren Pusulası Kaybolmuş şarkısını dinlediniz mi? Bakın kimi dizelere: Çölde fırtına / Kumdan simgeler / Pusulası Kaybolmuş / Yolumuz Nereye?

Usunuza geldi mi ya da dilinizin ucuna? “Nereye payidar nereye, çıkmaz bu yol çıkmaz bu yol bir yere…”

Hoşkalın…hoşça değil!