2021 yaklaşırken, hep aynı hikaye!

Valla Turan Bey, bizim köy Rum çeteleri ile doluydu, bizi bunlardan İsmet Paşa kurtardı savaşta… Ama bizim parti öyle dedi, bugünkü ortamda İsmet Paşa asker kaçağı demek bizim işimize geliyor. Başka konuya girmeye gerek bile kalmıyor

AV. CEM BAYINDIR

Bilirsiniz, 1950 genel seçimleri kampanyasında, Demokrat Partili Tahsin Marmara kürsüye çıkıp “İsmet Paşa asker kaçağıdır” deyince halk coşkuyla alkışlar, İsmet Paşa’ya ‘yuh’lar çekilir. Böylelikle bu sav o seçimde dilden dile aktarılır.

İnsan ya da toplum bir kez sorgulama (muhakeme) yetisini yitirdi mi, artık sağlıklı ve sorgulayıcı düşünme mümkün olmaz.

Kurtuluş Savaşı kahramanı İsmet İnönü’nün asker kaçağı olduğu yolundaki saçma ötesi bir sav, kimi çevrede gerçek sanılmış, seçim sürecinde taraftar bulmuştur. Turan Güneş şöyle anlatıyor:

Kandıra’da bizim Yuvacık köyü vardır. O köyde Demokrat Hasan diye ağzı laf yapan bir Demokrat Partili var. Yukarıdaki sözü yineleyip duran Hasan’a seslendim:

‘Yahu Hasan, koca İsmet Paşa asker kaçağı olur mu?’ dedim…

‘Valla Turan Bey, bizim köy Rum çeteleri ile doluydu, bizi bunlardan İsmet Paşa kurtardı savaşta… Ama bizim parti öyle dedi, bugünkü ortamda İsmet Paşa asker kaçağı demek bizim işimize geliyor. Başka konuya girmeye gerek bile kalmıyor, doğrudan ona asker kaçağı diyorum.’

DEĞİŞEN NEDİR?

Aradan yetmiş yıl geçmiş… Değişen çok bir şey yok. Bugün de siyasetçiler, “Avrupa bizi kıskanıyor”, “kimse bizi çekemiyor”, “en ileri demokrasi bizde”, “dünyanın en özgür ülkesiyiz”, yargı sistemimiz her zamankinden daha bağımsız ve tarafsız”, “İsmet Paşa camileri ahır yaptı”, “Atatürk, ‘Allah’ demeyi yasakladı”, “Atatürk Kuran okuyanı idam ettirdi”, “Atatürk, Lozan’da iki milyon km² toprağımızı yedi yüz seksen bin km2’ye düşürdü” gibi yüzlerce tuhaf sözle oy almaya çalışıyor, hâlâ da başarılı oluyorlar.

Koruma yasası nedeniyle Atatürk’e açık düşmanlık yapamasalar da İsmet İnönü onun denli şanslı değil. Cumhuriyet düşmanlarının -en az 50 yıldır- kum torbasına dönmüş durumda.

Bugünkü geriye gidişi, sorunları, yıkımı gizlemek ve halka yaranmak isteyenler, Cumhuriyeti kuranları ve temel değerleri acımasızca ve kinle yok edip duruyorlar.

Her ne denli ülkede çağ atlama, cihan devleti olma, dünyayı titretme, ekonomiyi düzeltme, dış borcu kapatma, IMF’ye borç verme, dış politikada dik durma, sağa sola nizam verme, ileri demokrasi gibi somut gerçekliğin dışına çıkmış pespembe düşlerle yaşasak da bunların gerçek olmadığını hemen herkes biliyor.

AKIL ALMAZ SÖZLER

Son dönemde de:

Türk kadınlarına seçme seçilme hakkının 2013’te verildi

“18 sene önce araba var mıydı araba?”

“İkinci, üçüncü maaşlarımızı ‘hayır hasenat işleri’ için harcıyoruz, tecavüzcü CHP”

“Salgında dünya kırılıyor ama biz destan yazıyoruz, rakamlara bakın ne kadar az” gibi tuhaflıklarla akıl sağlığımızı ölçüyorlar…

DÜNYA MALI TATLI GELDİ

Görülüyor ki, siyasal anlayış, en az beş yıldır bizi yönetme becerisini yitirmiş durumda. Ancak ülkeyi yönetme olanağını kolay kolay bırakmayacağı, dünya malından, iktidardan kolay vazgeçmeyeceği de ortada.

Artık çaresizlikten olsa gerek, yurt dışı ve içinde hamasetle, sert ve suçlayıcı sözlerle, milli ve dinsel değerlere dönük propagandayla, izlemekten bıktığımız saçma sapan savlarda bulunan hep aynı sözleri yineleyen hep aynı akademisyen, gazeteci, yorumcuların geyik muhabbeti yaptığı televizyon programlarıyla, radyo ve gazetelerle ve bir de trajikomik senaryolarla çekilmiş tarihsel dizilerle halkı etkileme peşindeler.

2015, 2016,2017, 2018, 2019 bizim için üzücü yıllar oldu derken 2020 hepsine rahmet okuttu, kötüye gidiş hiç azalmadı, iç, dış politika, ekonomi, adalet, eğitim, spor, sanat dibe vurmaktan bıkmadı.

ÇÖZÜM: MUHALEFETE SALDIRI

Karşıt düşüncelere dayançsızlık (tahammülsüzlük), iyiniyetli eleştirilere bile sövgü ve hakaret, muhalefeti ötekileştirme (şeytanlaştırma), hedef tahtası yapma her gün rastladığımız sıradanlığa büründü.

Her alanda tökezleyen, ekonomide ve salgınla gizlenen başarısızlıkların ortaya çıkması ile halkın gözünde itibar yitiren bu koalisyon, başarısızlığı düzeltmek yerine muhalefete karşı vatan hainliğinden tecavüz suçlamalarına, hakaretten tehdide, sertliğin dozunu artırmayı çözüm olarak görüyor. Ellerinde bulunan basın ve yandaş yazarlarca, kuru gürültüyle, gerçekler çarpıtılarak, kimi zaman kamu gücüyle kimi zaman yer altı dünyasından kişileri konuşturarak yapılan saldırıların altında bu neden olduğunu düşünüyorum.

Geçen gün gördünüz, muhalefet partili bir vekilin Tank-Palet fabrikasının Katar’a verilmesine karşı kullandığı, yanlış anlaşılmalara olanak vermemek üzere aynı anda düzeltme yapıp sözlerine açıklık getirdiği, özür dilediği halde, kamu görevlisi, askeri, vekili, yazarı, yandaşı, televizyonu, gazetelerinin toplu saldırısını…. Bence bu dikkatleri dağıtmak, halktan kaçırmak niyetli girişim pek başarılı olmadı, halk pek de umursamadı. Ama artık anlaşıldı ki, dikensiz gül bahçesi için muhalefeti şeytanlaştırmak, ötekileştirmek, fail ilan etmek, bastırmak hatta yok etmek elde kalan tek yol…

Sistemli ve bilinçli, gerilimin artırılarak toplumun kutuplaştırılması, halkın ortak değerlerinin ve kimyasının, sorgulama yeteneğinin ve eleştirel düşünme yetilerinin- özellikle algı yönetimi ile- bozulması artık açık amaç.

Cumhuriyetimizin temel değerlerinin büyük bölümü yıkıldı, direnen kıyıda köşede kalmış değerler için de yıkım ve parçalama çalışmaları sürecektir.

Ne yazık ki, tüm değerleri silinmiş ve sarsılmış bir ülkenin tek çıkar yolu olarak da “Sistem Değişikliği” dışında bir seçenek sunulmamış, bir muhalefet partisinin desteğiyle, topluma zorla dayatılan bu seçenek, devletin tüm olanakları ve seçim işlerinde tek yetkili kurulun da yardımı ile oldu bittiye getirilip geçirilmiş, demokrasi, parlamenter sistem yok edilmiştir.

MELEZ BİR TOPLUM YARATMA

Ben, toplumun yok edilmeye çalışılan hafızasının yerine Türk tarihi ve kültürü ile ilgisiz, çok ayrı melez Orta Doğu eksenli yapay değerler ve tarih anlayışından doğacak bir toplum yaratılması girişiminin kesinlikle sürdürüleceğini düşünüyorum. Bilirsiniz, Orta Doğu toplumlarında ne demokrasi vardır ne yerleşik etik ne de hukuk kuralları. Orta Doğu toplumlarında ulus ve yurt kavramları da dinin yanında birer hiçtir…

Bu yönetme ısrarı sürdükçe, anlaşılan artık girilen yoldan dönülmeyecek; ekonomik, siyasal, toplumsal, vb. hiçbir sorunu çözemeyen siyasal gücün bundan sonra yığılan, biriken sorunları çözmesi artık hiç olası olmasa da, tüm yoğunluğuyla toplumu istedikleri kıvama dönüştürmenin son taşları döşenecektir.

Bu da bireysel özgürlüklere izin verilmeyeceği, bireysel hak ve özgürlüklerin yok edileceği ve bireyin yaşamının tüm alanlarının, denetim altında olacağı güç bir döneme gireceğimizi gösteriyor.

Pir Sultan Abdal’ın “bozuk düzende sağlam çark olmaz” sözünü anımsatmak isterim.

Yaşamın her alanına kötülüğün, nefretin, şiddetin, hoşgörüsüzlüğün egemen olduğu bir ortamda ne sanat ne bilim ne sağlık ne eğitim, ne düzen, ne de iyi davranışlar kalır…

Bu bakımdan, 2021 yılı için, ekonomi, huzur, mutluluk, can ve mal güvenliği, ulusal güvenlik, dış politika, eğitim, adalet, iç barış gibi konuların, var olan siyasal partiler ve bu siyasal anlayış ile çözülebilmesi konusunda umutlu olmak ya da olumlu gelişmeler beklemek olanaksızdır.

 

Kaynakça

Güneş Turan, Araba Devrilmeden Önce-1983, Kaynak Yay.
Güneş Turan, Türk Demokrasisinin Analizi–Anılar- 2009, Agora Yay.

Bila Fikret, Çullanma Siyaseti, 05.12.2020 https://t24.com.tr/yazarlar/fikret-bila/cullanma-siyaseti,28921

Lewis Bernard, Modern Türkiye’nin Doğuşu, Arkadaş Yay, 2009,

Lewis Bernard, Demokrasinin Türkiye Serüveni, YKY, 2010