Yalnız ve muhalefetsiz ülkem

DR. ABDULLAH KÖKTÜRK

Yazı HDP’nin son zamanlarda neden pasif kaldığı üzerine idi. Ancak ana muhalefet ve İYİ Parti’nin durumlarına bakıldığında tüm partilerde böyle bir sorun olduğunu görünce muhalefetin pasifliği üzerine yazmak gerektiğine karar verdim.

CumhuriyAK Parti’ye Dönüşen CHP

CHP’nin son kurultayında yaşananlar bende bizim bilmediğimiz ama CHP yönetiminin bildiği ülke bekasına yönelik bir sır varmış hissi yarattı. Genel Başkan adaylarının yeterli imza toplayamamasına yönelik yapılanlar da şüphelerimi arttırdı. Sanki ülke bekası için Erdoğan’ın başkanlığının devam etmesi ve bu sırra vakıf Kılıçdaroğlu yönetiminin CHP’nin başında kalması gerekiyor.

Dokunulmazlıkların kaldırılmasında iktidarla birlikte hareket edilmesi ve tüm sınır dışı operasyonlara koşulsuz destek verilmesi, işsizlik ve sefalet artarken iktidarın ortaya attığı gündemlerle meşgul olunması Cumhuriyet Halk Partisi’nin CumhuriyAK Parti’ye dönüşmekte olduğunu gösteriyor.

Cumhur İttifakına Göz Kırpan İYİ Parti

MHP’nin AKP iktidarına eklemlenmesi ile buradan kopan milliyetçilerin kurduğu daha liberal ve seküler görünümlü İYİ Parti dış politikada Erdoğan iktidarına koşulsuz destek verirken, son günlerde genel başkan Meral Akşener’in açıklamaları kafaları daha da karıştırdı. Önce Devlet Bahçeli’nin çağrıları, daha sonra Erdoğan’ın İYİ Parti’yi Cumhur İttifakına davet etmesi Akşener’de beklenenin aksine yumuşak karşılık buldu. Akşener Erdoğan’ın davetine, “iyileştirilmiş parlamenter sisteme dönüş için destek verebileceklerini” söyleyerek açık kapı bıraktı. Yani Erdoğan parlamenter sisteme dönülebileceği üzerine birkaç laf etse Akşener beklemeden Cumhur ittifakına girecek.

MHP ve AKP bloğu olası bir seçimde çoğunluğu sağlayamayacak gibi duruyor. Bu sebeple Erdoğan’ın şiddetle İYİ Parti oylarına ihtiyacı var. Erdoğan’ın İYİ Parti’ye yönelik başka çıkışlarını da önümüzdeki süreçte görürsek bu şaşırtıcı olmayacak.

Tarihinin En Pasif Dönemini Yaşayan HDP

1989 yılında Halkın Emek Partisi’nin (HEP) kurulmasıyla başlayan Kürt hareketinin siyasallaşması hareketi ÖZEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP ve DTP ile sürmüştü.  Bugün de Halkın Demokrasi Partisi (HDP) ile oy oranı ile en yüksek ancak siyaset olarak en pasif dönemini yaşıyor.

Baraj sorunu yaşarken DEP milletvekilleri göz altına alındığında ülkeyi ayağa kaldıran hareket dokunulmazlıkları kaldırılan milletvekilleri tutuklanırken suskunluğunu koruyor. Vatan Partisi 100 bin oy alırken Genel Başkanı hapse girince Silivri’de çadır kurup onbinleri toplayıp hapishane kapısında nöbet tutmuştu. Bugün HDP 7 milyona yakın oyu ile bir kitle partisi iken ve genel başkanı Selahattin Demirtaş neredeyse 4 yıldır hapisteyken ses getirici bir eylem yapamıyor. Belediye Başkanlarının yüzde 80’i görevden alınıp yerlerine kayyum atanırken durumu basın bildirileri ile protesto etmekten öteye geçemiyor. Demokrasi yürüyüşü diye başlattığı hareket nerdeyse marjinal bir örgütün eylemi kadar kalabalık topluyor.

Bu durumu sorduğumuz HDP’liler gerekli mücadeleyi göstermek istediklerini ancak iktidarın faşizan tutumu nedeni ile baskı altına alındıklarını ifade ediyorlar. Bu bir anlamda pasif durumlarını kabul etmek oluyor. Ancak ülke daha önce de gül bahçesi değildi. 90‘ların karanlık günlerinde bile siyaseten çok aktif olan hareketin üzerine neredeyse ölü toprağı serpilmiş. Sanki bir güç onların siyaset yapmalarını istemiyor.

HDP’nin pasifliğinin bence üç sebebi olabilir. Birincisi istibdat rejiminin baskıları sebebi ile elleri ve kollarının bağlı olması. Diğeri İmralı’da tutulan Öcalan’ın iktidar bağlantıları sebebi ile HDP içinde Öcalan bağlantılı bir grubun partiyi pasifize etmesi. Son sebep ise HDP’nin emperyalizm ile bağlantıları. Eğer ABD’nin Suriye kuzeyinde Fırat doğusunda kendine bağlı bir devlet kurma projesi var ise HDP’nin siyaseten pasif durumda olması işine gelecektir.

HDP yukarda saydığım üç nedenden ötürü kendini ve Kürt hareketini felç etmiş durumdadır. Bu sadece HDP’yi etkilememektedir. HDP’ye yakın EMEP, TİP gibi partilerden başlayarak Türkiye Solu’nun bir kısmını da felç etmektedir.

Muhalefeti Olmayan İktidar Yine de Yönetemiyor

Bir iktidar için en uygun muhalefete sahip Erdoğan buna rağmen ülkeyi yönetmekte zorlanmaktadır. Tarihin en güçlü iktidarını, burjuvazi emeği baskılamakta hala yetersiz görmektedir. Neredeyse tüm medya elinde olmasına rağmen kitleleri maniple etmekte zorlanan Erdoğan iktidarının önünde sadece savaş seçeneği kalmıştır

Akdeniz veya Ege’de Yunanistan ile yaşanan gerginliğin sıcak çatışmaya dönüşmesi kısa sürede iktidara manevra alanı yaratsa da, bir şekilde İYİ Parti’yi ittifaka çekebilen Erdoğan iktidarını sağlamlaştıracağını düşünse de, yeterli muhalefet yapmayan CHP iktidara istediğini yapma imkanı tanısa da, HDP’nin pasifliği muhalefet edecek dinamik bir kitleyi felç etse de, işsizlik ve yoksulluk kıskacındaki kalabalıklar nihayetinde Erdoğan iktidarının sonunu getireceklerdir.  Çelişki karşıtını doğurmuş, Parlamento’nun gücünü sıfırlayan Erdoğan, iktidarını sürdürecek araçları da sıfırlamıştır.

Erdoğan zor durumdadır. Onu bu pasif muhalefet bile kurtaramayacaktır.