TÜRKİYE’YE AKDENİZ’DE BÜYÜK TUZAK

Türkiye hızla Akdeniz’de – Ege dahil, savaşa sürükleniyor.
Oruç Reis sondaj-araştırma gemisi için 23 Ağustos’a kadar “Navtex”(yasak saha) ilan edildi.
AKP iktidarının İhvancılarla ortak İslam âlemi lideri olma sevdası Türkiye’nin çıkarlarına büyük engel teşkil ediyor.


AKDENİZ’DE HİÇBİR DOSTU OLMAYAN TEK ÜLKE

Türkiye görünüşte, Akdeniz ve Ege’deki “Mavi Vatan” bölgelerinde doğal gaz – petrol çıkarlarını korumak, deniz sınırlarını genişletmek için mücadele ediyor.
Ancak Türkiye’nin imzaladığı tek anlaşma Libya’nın sadece 1/3’nü elinde tutabilen, geleceği son derece belirsiz, kabileler konfederasyonundan oluşan İhvancı Milli Mutabakat Hükümeti ile.
Libya’da kimin kazanacağı belirsiz görünse de en azından bölüneceği açık. Bu durumda Türkiye ile UMH sınırları arasına Libya’nın ortasında ve doğusunda egemen olan Hafter bölgesinin kaması giriyor.


MISIR – YUNANİSTAN ANLAŞMASI
Yunanistan ile Mısır, Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz bulunduğuna inanılan bölgeler için ekonomik münhasır alan anlaşması imzaladı.
Türkiye’nin Mısır’da İhvancı Mursi için devlet çıkarını çöpe atıp Mısır ve Arap dünyasının en güçlü figürü Sisi ile cephe cepheye gelmesiyle oluşan fırsatı Yunanistan kaçırmadı. Mısır ile Yunanistan’ın yaptığı anlaşma Libya’da UMH hâkim olsa bile Türkiye Libya anlaşmasının önünü kesiyor.
Dünya tarafından meşru hükümet tanınan Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Mısır ile yapacağı aynı bağlamlı anlaşma Türkiye’nin bütün iddialarının önünde tsunami etkisi yaratacak.
Oysa Türkiye’nin Mısır ile düşmanlık değil dostluk kurduğu br durumda Yunanistan yerine yapacağı anlaşmayla olağanüstü çıkarları olacaktı. Ancak AKP iktidarı bu seçeneği hiçbir devlet geleneğine sahip lmadığı ve dahası İhvan dünyasının lideri olmak için çöpe attı.
Akdeniz’de İsrail, Lübnan ve Suriye’nin de benzer anlaşmalara yöneleceği ve elbette bu anlaşmalarda Türkiye’nin devre dışı bırakılacağı tespit ediliyor.
Erdoğan’ın İhvancı politikalarıyla Türkiye’nin Akdeniz’deki çıkarlarının, Libya’daki geleceği pamuk ipliğine bağlı UMH’ne bağlanması dış politikadaki faciayı yansıtıyor.

KİM KİMİN YANINDA
AKP’nin iktisadi alanlardaki iflası, Türkiye maliyesinin hızla iflasa sürüklendiği koşullarda, halkın yoğunlaşmasını içten dışa çevirmek için kontrollü ve “zafer” kazanılmış havasının verileceği bir savaşı göze alacağı yabana atılmayacak iddialar arasında.
Ancak “kontrollü savaş” diye bir şey yoktur.
Türkiye’nin arkasındaki kısmi ABD kışkırtmasının ( desteği değil) dışında geriye kalan bütün ilişkilerde güçler karşısındadır.
AKP iktidarı özellikle Ermenistan, Yunanistan, Kıbrıs R.Y, Suriye ile kavgalıdır.
Doğu’da sadece Azerbaycan destek verebilir, ancak Azerbaycan’ın da Rusya’ya karşı kopuşu göze alamayacağı da yüksek olasılık.
Rusya Türkiye’nin Karadeniz, Ukrayna, Suriye’deki kaypak politikalarından son derece rahatsız, Libya’da ise doğrudan hasım.
Akdeniz’in en güçlü iki donanmasına sahip nükleer denizaltılara ve uçak gemisine sahip Fransa ile yine gelişmiş savaş gemileri ve uçak gemisine sahip İtalya ile de hasım durumuna düşmüş durumda ve bu ülkelerin çeşitli derecelerde Yunanistan’ın yanında yer alacakları da belirgin.

ABD’nin ise durum kontrolden çıkmadan müdahalesi beklenmiyor. Tarafların birbirlerini yıpratıp eldeki malzemelerini önemli ölçüde tükettikten sonra devreye girecek ABD, kendi istediği gibi çıkar bölüştürmesi yapacak.
Ancak ABD’nin Türkiye karşısında hasım olma ihtimali Türkiye’yi tamamıyla çaresiz bırakacak en kötü senaryo.

SAVAŞ KŞKIRTICILARI
Durum buyken çeşitli milliyetçi, şovenist, İhvancı çevrelerin hangi zafer hesabına dayandığı çok anlamlı, dualı, reisli savaş nârâlarına, asker – sivil “stratejistler”inki de eklendi.
Bunlardan genel Kurmay başkanlığı İstihbarat Dairesi eski başkanı, emekli korgeneral İsmail Hakkı Pekin Haber Global’de yaptığı açıklamada, Türkiye ile Yunanistan arasında çatışmanın artık kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Pekin, Yunanistan’ın oyunbozanlık yaptığını belirterek “Yunanistan devamlı bir oyunbozanlık yapıyor. Bir şımarıklık peşindeler. Yunanistan’ın iddiaları talepleri bitmez. Maksimal düşünüyor ve Doğu Akdeniz’i, Ege’yi kendine almak istiyor. Bu anlaşmayı öne sürerek oralarda Türkiye’nin hakkını gasp etmeye çalışıyor. Yarın öbür gün bunu Lübnan, Suriye ve Mısır ile yapacaklar. Çatışma artık kaçınılmazdır. Türkiye’nin artık kuvvetini göstermesi gerekiyor. Yunanistan ile bu masada anlaşma yapılamıyor. Türkiye, Meis Adası’nda sismik araştırma yapmalı. Burası Kars’tan Konya’dan farklı bir yer değil. Burası bir vatanın bir parçası. Mavi Vatan boş bir olay değil. Türkiye Mavi Vatan’a sahip olması gerekiyorsa bunları iyi tasarlamalı. Libya’daki durumu da dikkate alırsak maalesef durum çatışmaya doğru gidiyor ifadelerini kullandı.

BUNLAR STRATEJİYİ KASAP OKULUNDA MI ÖĞRENİYOR
İsmail Hakkı Pekin’ler Yunanistan ile bir çatışma durumunda Nato’nun nasıl ve kimden yana davranacağını açıklamıyor.
Mısır’ın da çatışmaya dahil olmasıyla Türkiye karşıtı blokun güç dengesini izah edemeden, tam destek, etkili destek, gizli destek kapsamında kim kimden ne yardım alacak ya da karşısında kimi bulacak açıklamıyorlar.
Bire bir durumda Türkiye’nin Yunanistan’a ağır darbeler vurduğu durumda, asıl sorunun o zaman başlayacağını, mazlum Yunanistan’a Türk saldırısına karşı teyakkuzdaki kuvvetlerin devreye gireceğini halka izah etmiyorlar.
En kötü durum senaryosunda Türkiye’nin, yabana atılamayacak donanmalara sahip Yunanistan ve Mısır ile; ek olarak Kıbrıs R. Yönetimi, Suriye ve Irak’taki Kürt güçlerinin, Rusya destekli Ermenistan’ın ve bu durumda Irak- Suriye- İran blokunun da taaruzuyla karşı karşıya kalacağını açıklamıyorlar.
Türkiye’nin bu savaş bütçesini nasıl karşılayacağını, nereden bulacağını; hiçbir şey değişmese bile ekonomisinin ne hale geleceğini de açıklamıyorlar.
En kötüsü de, her şeyin bir fırsatı ve bahanesinin oluşacağı ilk zamanda Türkiye’nin yeniden Sevr’in hedefi olabileceğini de açıklamıyorlar.
Belki de AKP iktidarının adım adım kışkırtmalarla düşmana uygun hale getirdiği zemin de bu zemindir. Açıklamıyorlar.

TEK ÇÖZÜM: ACİL BARIŞ VE GELENEKSEL TC DİPLOMASİ POLİTİKALARINA DÖNMEK
Türkiye bu diplomatik yalnızlığından ve sıkışmışlığından nasıl kurtulacaktır bilinmez. Bilinen tek şey hiçbir devlet geleneği olmayan AKP’nin kabadayı ve İhvancı “fetih” politikasından derhal uzaklaması.
Çözüm için:
Türkiye’nin eski diplomasi politikalarına bir an önce dönmesi.
Deneyimli diplomat ve devlet kadrolarına yeniden işbaşı yaptırılması ve görev verilmesi.
Türkiye’nin uluslararası denge politikaları gözeterek sadece ikili ilişkiler ve ortak çıkar temelinde dış politika oluşturması.
Türkiye Mısır ile, Suriye ile öncelikli olarak iyi ilişkiler kurup anlaşmalar yapmalı.
Suriye ve Mısır’ın olmadığı hiçbir anlaşma Türkiye’ye Doğu Akdeniz’de en ufak yarar sağlamayacaktır.
Türkiye’nin kendi eliyle kendini kuşattığı bu politikasızlıktan kurtulması AKP iktidarından kurtulmasına bağlıdır.